22 Ocak 2024, Pazartesi
Servet BAŞOL
Servet BAŞOL [email protected]
  • Hey hepinizin birbirinizden haberi yok hepinize farklı bilgiler verilerek hepinizin birbirinize düşman olması hepinizin birbirinizin ardından iş çevirmesi isteniyor. Bu durumu da sen kurtsun sen aslansın diyerek sizleri besin değerinin üst sınıfındaki bir hayvan diğerlerini de sizin avınız sanmanız isteniyor… Kabul etmezsen bu salak sistemi hepsi bir olup sana yöneliyor korkudan kim bu diye? Sanmalarla sizler birbirinizle uğraşırken asıl hainler
  • Artıklarını Dikkatli Bakıp Gözlemlerseni Günüzmüze Kadar Geldiğini Görebilirsiniz [#Fetullah#Gülen#ve#Müritleri#] Gibi
  • Artıklarını Dikkatli Bakıp Gözlemlerseni Günüzmüze Kadar Geldiğini Görebilirsiniz [#Fetullah#Gülen#ve#Müritleri#] Gibi
  • Yine çok güzel bir yazı olmuş tebrikler,değerli Şafak hanımdan alıntı yapmanız da yazınıza ayrı bir güzellik katmış. Böyle değerli yazılarınızı sürekli yazabilmeniz dileğiyle saygılar sunarım.
  • Yeni buldum. https://www.sosyalarastirmalar.com/articles/mind-control-methods.pdf
  • Sadece Türkiye'de değil ABD dahil dünyanın bir çok ülkesinde "popülizm" olarak tanımlanan siyasi akımların yükselişini de açıklayan çok değerli toplumsal analiziniz için çok teşekkürler.
  • Toplum içine yerleşmiş klikler vasıtasıyla bireylere ulaşılıp etrafındaki kişiler öncelikle küçük ifşalarla temizleniyor. Sonra kişi yavaş yavaş yalnızlaştırılıp ilaç ya da telkin yoluyla bilinç bulanıklığına doğru yönlendiriliyor. Sonrası kolay. Hangi amaç için klikler örgütlendi ise istedikleri gibi süreci ve kişileri yönlendiriyor. Zayıf ve mental olarak yetersiz kişilerin oluşturdukları klikler vasıtasıyla normal şartlarda ulaşamayacakları makamlar ve mevkiler açılmaya başlanıyor. Yani Birileri toplumu bilerek parçalıyor yeniden yönetebilmek için. Tabi bu bir senaryo şimdi oturdum salladım kafamdan :)

ANOMİ

Toplumu bir arada tutan saygı, dayanışma, kültür, etik, adalet gibi değerler yok edildikçe neler yitirdiğimizi görebiliyor musunuz?

Giderek daha fazla insan, hayattan hiç zevk almadığını, yaşamak ve bir şeyler yapmak için motivasyonu kalmadığını söylüyor.

Sayısız genç, geleceğe dair hiçbir umut beslemiyor.

Böylesi sıkıntıların kaynağı yalnızca bireysel becerisizlikler değil!

Bu durumun çok önemli toplumsal bir boyutu da var!

Sosyoloji biliminin kurucularından Emile Durkheim, birey ya da toplumun, doğruyu yanlıştan ayırmaya yarayan ölçütlerinin kaybolduğu, norm ve değerlerinin çöktüğü, yeni norm ve değerlerinse henüz benimsenmediği kuralsızlık durumuna “ANOMİ” adını verir.

Anomi, bireylerin ve toplumun anlam kaybına uğraması demektir.

Bizleri bir arada tutan ortak ahlaki değerler ve hukuk kuralları işlevsiz hale geldiğinde normlar dağılır.

İnsanlar normlarını, içinde yaşadıkları toplumlardan alırlar.

Anomide kurallar, birbiriyle çelişir.

Bir gün alınan karar veya söylenen söz, ertesi gün inkâr edilir.

Kanun ve kurallara uymamanın yaptırımı olmaz.

Uygulamalar keyfidir, akıl erdirilemez!

Giderek ilkesiz, sorumsuz davranmak sıradanlaşır; kuralsızlık yerleşik kültür halini alır.

Ortak değerlerin kaybı, insanların birbirine olan duyarlılığını ve saygısını da azaltır.

Dayanışma ortadan kalkar.

Bencillik artar, paylaşım duygusu yok olur.

Şiddet tırmanır.

Cehalet kendinde, akla ve aydınlığa fütursuzca saldırma cesaretini bulur.

Çünkü böylesi toplumlarda ileriye ve aydınlığa yönelik ortak bir utku yeşeremez.

Bilginin önemi azalır.

Eğitimin amacı, yaşamın bilinmezlerini keşfetme heyecanı olmaktan çıkar; para kazanma amacı olarak bir diploma edinme telaşına dönüşür.

Anomi bazen anarşi ile karıştırılır k, bu yanlıştır.

Anarşide siyasi bir otoriteye veya yönetime başkaldırı vardır.

Anomide bir hedef, bir ülkü yoktur.

Pusulasız gemi gibidir anomik toplumlar; yönünü yitirir.

Her tür toplumsal örüntü, zamanla değişecek hatta çözülüp gidecektir elbette!

Ama anomide çözülüp gidenin yerine yenisi inşa edilemez.

Toplumsal doku gevşer.

Kitle iletişim araçlarının, değersizliğin temsilcilerini sözde “uzman” olarak sürekli ekranlara ve basına taşımasıyla, yaşanan tuhaflıklar normalleştirilir.

Böylece bireyleşememiş eğitimsiz kitleler, mantıksız ve ilkesiz davranışlarını meşrulaştırır.

Düşünmeden, sürü psikolojisiyle, sorumsuzca alınan karar ve tutumlar anomiyi hızlandırır.

Hayatın anlamsızlaşması, değersizlik duygusu, heyecan yitimi, hedef belirleyememe, umutsuzluk ve çaresizlik, hiçbir şeyin hiçbir zaman düzelmeyeceğine olan inanç, görünmeyen zehirli bir gaz gibi yayılarak bireyi ve toplumu yavaş yavaş öldürür.

Dilerim bu yazı size, hissettiğiniz yabancılaşmanın, yalnızca bireysel değil, çok ciddi toplumsal bir sorundan kaynaklanıyor olabileceğini gösterir.

Çözüm, yakınmak yerine sorumluluk üstlenip akılcı düşünce ışığında daha sağlıklı bir sosyoekonomik düzen ve toplumsal değerler sistemi inşa etmek üzere elimizi taşın altına koymamızdadır.

Şafak NAKAJİMA

Atina demokrasisi veya Klasik demokrasi, Antik Yunan şehir devletlerinde uygulanmış olan demokrasi çeşididir. Atina devlet yönetimi, antik çağın bilinen ilk demokrasisi ve belki de en önemlisidir. Bilinen ilk doğrudan demokrasi denemesidir. Doğrudan demokrasi, Atina’da yaşayan herkesin devlet yönetimine katılma hakkı olduğu anlamına gelmez.

Demokrasi, Yunanca bir sözcüktür. Sözcüğün son kısmı "kratos"; iktidar, yönetme, güç anlamına gelmektedir. "Demos" sözcüğü ise; halk, yurttaş topluluğu, sıradan halk gibi pek çok anlamı olan bir sözcüktür.

Modern bakış açısına göre Atina’da oy verme hakkına sahip erkek vatandaşların katılımı ile demokrasi sağlanabilmiştir. Atina’da oy hakkı devlet memurlarına, askerlere, asillere ve Atina doğumlu erkeklere aitti. Kadınlar, köleler ve vatandaş olmayanlar oy kullanamazlardı.

MÖ 460 civarında, General Perikles’in yönetimi altında Atina demokrasisi, aristokrasi diyebileceğimiz bir şeye dönüşmeye başladı: Herodot’un “tek adam, en iyisi” dediği şeye. Yani Tek Adam hakimiyetine.

Tarih yinelemedir diyenlerin dayandıkları gerçek, sosyolojik eğitimsizliğin ortaya çıkardığı sonuçtu. Ne Atina demokrasisi -sadece eğitimlilerin oy kullanması- ne de Hilafet- sadece erkeklerin oy kullanması- demokrasideki halkın kendini yönetmesi ilkesi, işe yaramıyordu. Eleştirel sesler yükseldi;

  • Demokrasi, düşüncelerin serbestçe ifade edilebildiği bir rejimdir. (Mustafa Kemal Atatürk)
  • Demokrasi, hak ettiğimizden daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden sistemdir. (G.Bernard Shaw)
  • Kendi kendimize egemen olmayı öğreten yönetim, en iyi yönetimdir. (Goethe)
  • Demokrasi; insanların, insanlar tarafından, insanlar için coplanmasıdır. (Oscar Wilde)
  • Demokrasi halkın iktidarlığıdır; iktidarın hak gördükleri değildir. (Eddie Anter)
  • Demokrasi, cahil kitlelerin egemen olduğu bir yönetim şekline dönüşebilir. (Aristoteles)
  • Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti bütün halkın güvenliği için tehlikedir. (John F. Kennedy)
  • Seçim yapacak olanlar, zeki bir şekilde seçim yapmaya hazır olmadığı sürece, demokrasi başarılı olamaz. İşte bu yüzden, demokrasinin temel şartı eğitimdir. (Franklin Roosevelt)
  • Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar. (Platon)

Demokrasi esasına müstenit (dayalı) hükümetlerde, hakimiyet, halka, halkın ekseriyetine (çoğunluğuna) aittir. Demokrasi prensibi, hakimiyetin millete ait olduğunu, başka yerde olmayacağını iltizam eder (anlatır). Bu suretle, demokrasi prensibi, siyasi kuvvetin, hakimiyetin menşeine (kökenine) ve meşruiyyetine (geçerliliğine) temas etmektedir. Yöneticiler, iktidara saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında vereceği kararla karşılaşırlar. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler.

(Mustafa Kemal ATATÜRK)

  • Cumhuriyet erdemli insanların rejimidir. (Montesquieu)
  • Düşüncelerinden dolayı hakaret gören, aşağılanan insanların yaşadığı toplum da gerçek demokrasiden söz edilemez. (İsaac Newton)
  • Cumhuriyet, ilim ve ahlakın, adalet ve faziletin iktidarıdır. Bunların fiilen yaşanmadığı yerlerde şekil ve iddia ne olursa olsun cumhuriyet yoktur. (Seneca)

Çözüm, yakınmak yerine sorumluluk üstlenip akılcı düşünce ışığında daha sağlıklı bir sosyoekonomik düzen ve toplumsal değerler sistemi inşa etmek üzere elimizi taşın altına koymamızdadır.

Akılcı düşünce en önemli tavırdır.

Modern davranışlarına 50.000 yıl önce kavuşan insan; beyin ve zeka olarak genetik değişimine uygun hızla evrilseydi şu anda galaksiler arasında seyahat ediyor olurduk.

-.Mısır İmparatorluğu dönemi fizikçi ve gök bilimci Kamose-Menes, anıt mezarların ve piramitlerin ölümden sonra kimseyi canlandırmayacağını söylediği için öldürüldü. Soyu devam etmedi.

-Antik Mısır'ın diğer bir filozofu Amentebat, ''insanları mumyalayarak öbür dünyaya gönderemezsiniz'' dediği için ailesi ile birlikte yok edildi. Soyu devam etmedi.

-Romalı Flavus Lucretius Claudius, matematikçi, gökbilimci ve filozof; Roma Tanrı’larının masal olduğunu söylediği için katledildi. Soyu devam etmedi.

-Antik Yunanlı’lar, devrin en büyük filozofu Sokrates, 2500 yıl önce Yunan tanrılarına inanmadığı için öldürdüler. Soyu devam etmedi.

-Giardano Bruno, italyan filozof. Kapalı evren görüşünü ilk reddedenler arasında. Dünya güneş etrafında dönüyor dediği için Kilise tarafindan Roma'da diri diri yakıldı. Soyu devam etmedi.

-Sadece Avrupa engizisyon mahkemelerinde 50.000 aydın, düşünür, filozof, sanatçı yakıldı. Soyları devam etmedi.

-Paleolitik çağ'dan itibaren son 40.000 yılda istatistiksel olarak sayıları 143 milyon olarak hesaplanan üstün zekalı insan “Dinlere, Tanrı’lara, dogmalara, tabulara, masallara” inanmadığı için öldürüldü ve hiç birisinin soyu devam etmedi.

Soyları devam etseydi bugün dünya insanların %5’i değil %35'i üstün zekalı olacaktı.

https://www.servetbasol.com/Articles/Ucuyorum/APH-2323.htm

Elini taşın altına koyacak olanları azınlığa düşürmeye yönelik cehalete övgü ve ahlaki çöküşü hızlandıran eşitsizlik, Ouroboros misali gerçeğe dönüşmektedir. İhtiyacı olmadığına inanlara verilenin yararı olmayacak ve kıymet görmeyecektir. Bundan dolayıdır ki sosyolojik eğitim, insan hakları, eşitlik ve adalet kavramı, akılcı düşünce ışığında verildiğinde kıymete binecektir demokrasi ve cumhuriyet.

https://servetbasol.com

ANOMİ

Yorumlar

Bilinçli ~ 3 ay önce
Hey hepinizin birbirinizden haberi yok hepinize farklı bilgiler verilerek hepinizin birbirinize düşman olması hepinizin birbirinizin ardından iş çevirmesi isteniyor. Bu durumu da sen kurtsun sen aslansın diyerek sizleri besin değerinin üst sınıfındaki bir hayvan diğerlerini de sizin avınız sanmanız isteniyor… Kabul etmezsen bu salak sistemi hepsi bir olup sana yöneliyor korkudan kim bu diye? Sanmalarla sizler birbirinizle uğraşırken asıl hainler

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Hassan Sabah ~ 3 ay önce
Artıklarını Dikkatli Bakıp Gözlemlerseni Günüzmüze Kadar Geldiğini Görebilirsiniz [#Fetullah#Gülen#ve#Müritleri#] Gibi

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Hassan Sabah ~ 3 ay önce
Artıklarını Dikkatli Bakıp Gözlemlerseni Günüzmüze Kadar Geldiğini Görebilirsiniz [#Fetullah#Gülen#ve#Müritleri#] Gibi

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Hahah ~ 3 ay önce
Bir kurt tek başına yaşayabilir ama bir köpek çoğu zaman başka bir insanın köpeği olmayı tercih ederek yaşamayı sever. Sevgiler…
Servet bey ~ 3 ay önce
Yine çok güzel bir yazı olmuş tebrikler,değerli Şafak hanımdan alıntı yapmanız da yazınıza ayrı bir güzellik katmış. Böyle değerli yazılarınızı sürekli yazabilmeniz dileğiyle saygılar sunarım.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Evet ~ 3 ay önce
Yeni buldum. https://www.sosyalarastirmalar.com/articles/mind-control-methods.pdf

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Teşekkür ~ 3 ay önce
Sadece Türkiye'de değil ABD dahil dünyanın bir çok ülkesinde "popülizm" olarak tanımlanan siyasi akımların yükselişini de açıklayan çok değerli toplumsal analiziniz için çok teşekkürler.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Bilinçli ~ 3 ay önce
Toplum içine yerleşmiş klikler vasıtasıyla bireylere ulaşılıp etrafındaki kişiler öncelikle küçük ifşalarla temizleniyor. Sonra kişi yavaş yavaş yalnızlaştırılıp ilaç ya da telkin yoluyla bilinç bulanıklığına doğru yönlendiriliyor. Sonrası kolay. Hangi amaç için klikler örgütlendi ise istedikleri gibi süreci ve kişileri yönlendiriyor. Zayıf ve mental olarak yetersiz kişilerin oluşturdukları klikler vasıtasıyla normal şartlarda ulaşamayacakları makamlar ve mevkiler açılmaya başlanıyor. Yani Birileri toplumu bilerek parçalıyor yeniden yönetebilmek için. Tabi bu bir senaryo şimdi oturdum salladım kafamdan :)

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Evanjelistler ~ 3 ay önce
"Lutherci Protestanlık ile başlayan, püritenizmle olgunlaşan, Jimmy Carter, Ronald Reagan ve baba Bush'un başkanlıkları döneminde adım adım gelişen Evanjelizm, 11 Eylül'den sonra oğul Bush ile küresel emperyalizmi yönlendiren esas güç hâline gelmiştir".
Hahaha ~ 3 ay önce
Yok artık Hassan Sabbah ve müritleri

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000