· Bir şirketin üniformalı görevlisi o şirketi temsil eder mi?
· Peki, görevli görev yerindeyse?
· Parayı alırken Avrupa Birliği, hizmeti verirken Allah ne verdiyse…
Kurallar galiba kişiye, havaalanına ve ülkeye göre pek sık değişiyor Pegasus’ta!
Bazen şüpheleniyorum: Ya şirket yönetmeliği çalışanlara anlatılmıyor, ya da çalışanlar yolcuya nasıl davranacakları konusunda kendileri karar veriyorlar.
Bakınız bayramın son günü İstanbul’da saat 17.00 uçağına binmek için beklerken başımıza ne geldi. Başkası anlatsa şaka yaptığını düşünecektim. Fakat olay bizzat benim başıma geldiği için yaşananlardan eminim…
Olay sonrasında,mecbur kalmadıkça,bir kez daha bu havayoluyla uçmamaya karar verdim.
***
Eskiden uçak yolculuğu titizlikle verilen bir hizmetti. Görevlilerde, işlerini önemseyen, dolayısı ile yolcuların da verilen hizmetin değerli olduğunu hissettiği bir özen açıkça gözlemlenirdi. Görevlilerin tümü güler yüzlüydü mesela. O havayollarını tercih ettiğiniz için memnun olmanızı kaçınılmaz kılan bir tutum içerisindeydiler. Birçok havayolu hala aynıdır.
Oysa ne yazık ki uzunca bir süredir Pegasus’un gerek Ercan’da, gerekse de başka ülkelerdeki/kentlerdeki tutum ve davranışları dikkatimi çekiyordu.
***
Çoğu zaman, hem bulunduğu yerden, hem de karşısında olmanızdan inanılmaz memnuniyetsiz bir yüz ifadesi olan görevlilerle karşılaşırdım.
Pasaportumun tam olarak hangi ülke pasaportu olduğundan emin olamayıp dakikalarca beni bekletenlere de rastladım, inanılmaz yavaş hareketlerle check-in yapıp kuyrukta bekleyen insanları hiçe sayan da…
Lakin kurban bayramının son günü İstanbul’da bardak taştı!
Oldukça erken bir vakitte, uçuştan yaklaşık 2 saat önce kontuardaydık. Karşımızda,görev yerinde memnuniyetsiz ve negatif bir elektrikle gözümüze bakan görevlinin, az sonra art arda patlatacağı bombaları bilmeden ona doğru yaklaştık.
Kimliklerimizi verdik. 2 kişi toplamda 3 bagajımız vardı. 40 kilo hakkımız olduğunu bildiğimizden son derece dikkatliydik. Az sonra okuyacaklarınız öncesinde dikkatinizi çekerim: Tek bavulumuz da olabilirdi…
Karı-koca biri büyük, biri de uçak içi el bagajı ebadında bavulumuz ve bir de paketimiz vardı. Doğrusu içimiz rahattı. Çünkü adı geçen havayolu şirketinin kendi sitesinde de yazılı kurallar arasında bulabileceğiniz bir cümleyi çok net biliyorduk. Avrupa Birliği kuralları gereğince, bagaj başına maksimum ağırlık limiti 32 kg.dır.
Bizim en ağır bagajımız 24.1 kilo idi. Diğerleri de 16 kg. kadardı.
Toplam hakkımızı doldursak da geçme imkânımız yoktu. Geçersek de farkı neyse ödenecekti…
Büyük olan bagajı tarttırdık. Görevli 4kg fazlanız var dedi. Biz ona olmadığını, çünkü başka eşyalarımız daha olduğunu, ancak toplamın 40 kg.’ı geçmediğini anlattık.
O anda ikimiz de hayatımızda ilk defa duyduğumuz bir kuralı öğrendik.
PNR numaralarımız farklı olduğundan bagajlarımızı birleştiremeyecektik.
En garibi: Soy isimlerimiz aynı olsaymış PNR numaramıza rağmen bagajlarımızı birleştirebilecekmişiz! Bu arada Ercan’dan da 2 parça eşya ile çıkmıştık. Hatta Pegasus’un bize gönderdiği SMS’ler hep tek PNR ile idi…
Uzunca bir süre anlamakta güçlük çektik. Çünkü yıllarca farklı yerlerden farklı zamanlarda kesilmiş biletlerle havalimanında karşılaşarak ortak bagaj verdiğimiz çok olmuştu o güne kadar.
Israrcı olmaya çalıştık. Oysa onun tek doğrusu vardı. Bizler ise onun için bagajlardan farksızdık…
Bize doğru bilgiyi vermek yerine, kuralın ne olduğunu anlatmak yerine soyadlarımız da aynı olmadığına göre hiçbir şey yapamayacağını tekrarladı durdu. Biz o anda rakiptik karşısında, yolcu, müşteri ya da başka hiçbir şey değil. Havayolu şirketinin internet sitesi Avrupa Birliği kuralları ile süslenmişti, fakat uygulama Allah’a emanetti…
Despot, dediğim dedik havayolu görevlisinin şirketinin aynası olan tutumları…
Israrımızın fayda etmesine imkân yoktu, çünkü başka havalimanlarını bilmiyordu fakat kendileri çok sıkı denetleniyordu. Önündeki bilgi işletim sistemi de buna engeldi…
Bunca yıldır hiç karşılaşmamış olduğumuz bu kuralın şaşkınlığı içerisinde, artık o şirkete bir kuruşluk ağırlık parası vermemek üzere, büyük olan bavulumuzdan küçüğüne birkaç paket aktarınca olay dengelendi.
Fakat o stres, o saygısızlık ve o görevlinin ukala bakışlarıyla yüzleşmek durumunda kalmıştık!
Eve geldiğimizde kuralı araştırmak istedik: Evet havayolunun internet sitesinde benzer bir cümle var. Diyor ki o cümle:
“Birlikte seyahat etmelerine rağmen, farklı PNR’larda rezervasyon kayıtları olan misafirlerin herhangi bir sorun yaşamaması için, aksaklık raporunda durum belirtilmelidir. Kendi adına bagaj etiketi ibraz edemeyen misafirimize karşı hiçbir sorumluluk kabul edilmez.”
***
Şimdi aynı kredi kartından kesilmiş, 2 çift yönlü bileti, farklı PNR’lar ile kesen turizm acentesinin mağduru olduğumuza mı yanalım;
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları kapsamında eşinin soyadı yerine kendi soyadını kullanabilen bir kadının, eşi ile tek bavul kullanarak 40 kg. hakkı olduğu halde bagaj ücreti ödettirilerek cezalı seyahat ettirilmesine mi;
Tüm yasalar değiştirildiği halde kadının karşısına soyadını sorun olarak çıkaran ve bunu bir maharetmişçesine “soyadın kocanınki ile aynı olsaydı her kapı sana açılırdı” demeye getiren yetkili memurun zihniyetine mi;
Bir havayolunun kadına yönelik ayrımcı ve şiddete varan ifadeleri kullanabilen görevlileri tercih edebilme ihtimaline mi;
Yoksa, seyahatimizin sonunda huzurumuzun kaçırılmış olmasına mı yanalım?
İşin garibi bu konuda muhatap bulamayışımızın öğrenilmiş çaresizliği de cabasıdır!
Hayırlı uçuşlar dileriz.
Parayı alırken Avrupa Birliği, hizmeti verirken Allah ne verdiyse…
Buysa ben almayayım!
Yorumlar Tüm Yorumlar (179)