Barış Kartalı" projesi kapsamında havadan ihbar ve kontrol uçağının, 3. Ana Jet Üssü'nde düzenlenen Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine giriş törenine Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine giriş törenine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çicek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk katıldı.
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, "Bugün dünyada az sayıda hava kuvvetlerinin sahibi olduğu bir yetenek, Türk Hava Kuvvetleri tarafından kazanılmaktadır. Havadan İhbar Kontrol (HİK) sistemi uçaklarımızın üzerinde dünyanın en gelişmiş ve en modern radar sistemleri bulunmaktadır" dedi.
Öztürk, "Barış Kartalı" projesi kapsamında havadan ihbar ve kontrol uçağının, 3. Ana Jet Üssü'nde düzenlenen Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine giriş töreninde, hava kuvvetleri için 2014'ün tarihteki pek çok ilkin, vizyon doğrultusunda kazanılan önemli yeteneklerin envantere girmesinde tarihi bir yıl olduğunu söyledi.
Tarihi günlerden birinin daha idrak edildiğine işaret eden Öztürk, "Bugün dünyada az sayıda hava kuvvetlerinin sahibi olduğu bir yetenek, Türk Hava Kuvvetleri tarafından kazanılmaktadır. HİK uçaklarımızın üzerinde dünyanın en gelişmiş ve en modern radar sistemleri bulunmaktadır. Türkiye, Avustralya ve Güney Kore'nin ardından bu özellikleri sahip HİK uçaklarını envanterine alan üçüncü ülke durumundadır" diye konuştu.
Hava kuvvetleri olarak içinde bulunulan dönemde pek çok projeyi sonuçlandırarak, kıtasında etkin, bölgesinde lider bir hava uzay ve bilgi gücü olma yolunda önemli kabiliyetler kazanıldığına dikkati çeken Öztürk, Türk Havva Kuvvetleri'nin ebedi başkomutanı ve en büyük havacı Mustafa Kemal Atatürk'ün eşsiz öngörüsüyle havacıların çizdiği yolda emin adımlarla yürüdüğünü dile getirdi.
- "Hava sahamız daha etkin şekilde gözetlenebilecek"
"Bizler 'istikbal göklerdedir' temel parolası üzerinden, yüksekleri hedeflemekte ve çağımızla yarışmaktayız. Ülkemizin ve milletimizin desteğiyle gücümüze güç katarak, hedeflerimize doğru, emin adımlarla ilerliyoruz. Hava gücü sadece muharip unsurlardan oluşmaz. Muharip unsurların, görevlerini yerine getirirken destek unsurlarına ihtiyacı vardır. Bazen destek unsurları ise kuvvet çarpanı olarak adlandırılır" diyen Öztürk, şöyle devam etti:
"Kuvvet çarpanları, muharip unsurların etkinliklerini artırır, sayısal değerlerini daha güçlü hale getirir. Bugün hava kuvvetleri saflarına dahil ettiğimiz HİK uçakları, en önemli kuvvet çarpanlarımızdan biri olmuştur. Yüksek seviyede durumsal farkındalık, merkezi sevk ve idare, hava gücünün temel gereksinimleridir. Bunun için dost ve düşman unsurlarının tespiti ve teşhisi, kara, deniz ve havadaki yayın kaynaklarının belirlenmesi, düşman muhabere düzeninin ve tamamlanmış hava resminin üretilmesi, bu bilginin komuta kontrol merkezlerine, havadaki uçaklarımıza aktarılması gerekmektedir. Türk Hava Kuvvetleri, ihbar ve kontrol faaliyetlerini, bugüne kadar yurt çapına yaymış olan radar menziliyle yerine getirmekteydi. Yerdeki radarlarımız açısından en önemli kısım arazi engebeleri, sabit konuş durumu, yüksek irtifa görev yapan HİK uçakları, yerdeki radarlara göre daha büyük ve geniş görüş alanlarına sahiptir. Dağların arkaları ve vadi içlerindeki arazi engebelerinden etkilenme olasılıkları daha düşüktür. Yerdeki radarlarımızın devre dışı kaldığı durumlarda oluşacak açık, HİK uçakları tarafından süratle karşılanacaktır. Türk hava sahasına yaklaşan uçaklar, helikopterler, füzeler, güçlü radar ve algılama sistemleriyle daha uzak mesafelerden tespit edilecek, hava sahamız daha etkin şekilde gözetlenebilecek."
- Dağın arkasını gören gözler olacak
Öztürk, HİK uçaklarının "Göz ola dağın arkasını göre, akıl ola başa geleceği bile" atasözünde olduğu gibi, hava kuvvetlerinin dağın arkasını gören gözleri olacağına değinerek, "Göz dağın arkasını görünce, akıl da başa gelecek, hareket ortamında karar vericiler komutanına, daha hızlı ve isabetli kararlar verebilecek" ifadesini kullandı
HİK uçağının sadece uçan bir radar değil, özellikleri itibarıyla komuta kontrol unsuru olduğunu vurgulayan Öztürk, "Yerde konuşlu komuta kontrol merkezli desteklemede kullanılabileceği gibi, gerektiğinde bağımsız olarak da kullanılabilmektedir. Uçaklarımız sadece hava kuvvetlerini değil, kara ve deniz kuvvetlerimizi de etkinlikle destekleyecektir. Hava kuvvetleri, müşterek harekatın planlamasına, icrasına ve kontrolüne verdiği desteği daha güçlü ve hızlı biçimde sağlamaya devam edecektir" şeklinde konuştu.
- "Türk milletinin barışı korumadaki kararlılığının göstergesidir"
Türkiye'nin BM ve NATO'ya sağladığı desteğin, bu uçakların kullanımıyla daha da artacağına işaret eden Öztürk, şunları kaydetti:
"Uçaklarımız barışı koruma ve barışı destekleme kapsamındaki görevleriyle, şanlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında dalgalandıracak, ülkemizin prestijini daha da yükseltecektir. Uçaklarımız, sahip olduğu gelişmiş sensörler ve iletişim araçlarıyla, bilgi üstünlüğü sağlanmasında önemli rol oynayacaktır. Barış kartalı uçakları, Türk milletinin barışı korumadaki kararlılığının göstergesidir. Harpte kullanımları gerektiği taktirde kesin sonuçlu bir zaferin kazanılmasında kuvvet çarpanı olarak görevlerini yerine getirecektir."
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, '' AWACS'lar tıpkı F-16 savaş uçakları gibi Türk havacılık ve savunmasında çok önemli bir dönemi başlatmıştır ve çok önemli bir aşama olmuştur. Nasıl F-16'lar Türkiye'nin hava gücünü güçlü ve başka bir sahaya ve seviyeye yükselttiyse AWACS'lar da aynı şekilde Türk Hava Kuvvetlerinin gücünü daha da yükseğe çıkarmışlardır'' dedi.
Gül, Barış Kartalı Projesi kapsamında havadan ihbar ve kontrol uçağının, 3. Ana Jet Üssü'nde düzenlenen Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine giriş töreninde yaptığı konuşmada, bugün dünyanın ilk askeri havacılık teşkilatlarından biri olan ve Atatürk'ün ''İstikbal Göklerdedir'' sözü temelinde her geçen gün gelişip, güçlenen Türk Hava Kuvvetleri için özel, anlamlı ve gurur duyulacak bir gün olduğunu söyledi.
''Bundan 100 sene önce uçakla tanışan, Birinci Dünya Harbi'nde uçak kullanan bir milletiz ve otomobilden, arabadan önce de uçak yapan bir ülkeyiz'' diyen Gül, böyle bir ülkede AWACS'larla savunma yeteneğinin daha ileri bir aşamaya getirildiğini ve birçok kritik eşiğin aşıldığını görmekten büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi.
Bunu basit bir tedarik işlemi olarak görmemek gerektiğine işaret eden Gül, pek çok yerli tedarikçi ve şirketin de bu çalışmalara katıldığını, neticede karşılıklı teknoloji transferinin, bilgi akışının olduğunu ifade etti. Gül, ''Her şeyin ötesinde AWACS'lar tıpkı F-16 savaş uçakları gibi Türk havacılık ve savunmasında çok önemli bir dönemi başlatmıştır ve çok önemli bir aşama olmuştur. Nasıl F-16'lar Türkiye'nin hava gücünü güçlü ve başka bir sahaya ve seviyeye yükselttiyse AWACS'lar da aynı şekilde Türk Hava Kuvvetlerinin gücünü daha da yükseğe çıkarmışlardır'' şeklinde konuştu.
Gül, dünyada az sayıda ülkede bulunan çok sofistike ve gelişmiş hava araçları olan AWACS'ların aynı zamanda modern harp teknolojisinin ve başından beri en eski üyelerinden biri olunan NATO savunma doktrininin de vazgeçilmez unsurları arasında yer aldığını söyledi.
-Tehdit oluşturan her şeyi gören gelişmiş uçaklar
''AWACS'lar sadece hava araçlarını değil, füzeler ve diğer havadaki her türlü uçan ve tehdit oluşturan her şeyi gören, onların tehdit olmasından çıkmasını sağlayan çok gelişmiş uçaklardır'' diyen Gül, bu uçakların sadece radar işlevi görmediğine, herbirinin aynı zamanda uçağın komuta kontrol merkezi hüviyeti taşıdığına işaret etti. Gül '' Bu özellikleri itibarıyla adeta kuvvet çarpanı mahiyeti taşımaktadırlar ve gücümüze de güç katmaktadırlar'' dedi.
Bu hava araçlarından kesintisiz 24 saat boyunca elde edilecek verilerin, sınır kontrolllerini daha etkin yapmaya ve ayrıca Avrupa'nın güney kanadının güvenliğini de en etkin şekilde sağlamaya katkıda bulunacağını kaydeden Gül, bu tür uçakların ABD öncülüğündeki koaliasyon güçlerince 1991'de Körfez Savaşı'nda kullanıldığını ve etkin bir şekilde muharip görevlerinin çok süratli yerine getirilmesini temin ettiğini hatırlattı. Gül, şöyle devam etti:
''Biz de 2. Körfez Savaşı'nda müttefiklerimizden elde ettiğimiz AWACS ve Patriotları, etkin bir şekilde kullanmıştık. O zaman AWACS'lar bugünkü bu Konya 3. Hava Jet üssünde üstlenmişlerdi. O gün misafir olarak gelen AWACS'lar bugün artık kendi malımız ve kendi envanterimizdedir. Hatta öyle ki bu uçakları her gördüğümüzde bunlar ne zaman gelecek diye beklerdik. Çünkü bunlara ilk sahip olma arzumuz 2002 yıllarında ortaya çıktığında, hatırlıyorum o zaman 2002 yılındaki başbakanlık süremde ilk toplantılar yapılmıştı, daha sonra 2003 yılında kararları verdiniz, ilk ödemeler yapıldı. Uzun bir gecikme oldu ama belki de bu gecikme biraz hayırlı da olmuş diyebiliriz. Çünkü bu süre içerisindeki her türlü elektronik ve hi-tec bütün bunların bu temin ettiğimiz AWACS'lara yerleştirilmesi ve bu AWACS'ların çok daha sofistike hale gelmesine yol açmış oldu.''
-"Cenge hazır olacaksınız ki sulh istiyorsanız"
Dünyada çok az ülkede bulunan bu gelişmiş uçaklara sahip olmanın, sadece Türk HavaKuvvetlerini değil Türk ordusunu ve Türkiye Cumhuriyetini çok daha güçlü ve Türkiye'yi müttefikleri içerisinde çok daha ayrı bir konuma taşıdığını vurgulayan Gül, ''Unutmayalım ki ihtiyaç olduğunda zaman zaman belki müttefiklerimizle birlikte de kullanacağız bu uçakları. O bakımından bu uçaklara sahip olmak şüphesiz ki Türkiye için büyük bir gurur kaynağıdır'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:
''Bu uçakların uzun sahip olma süreci içerisinde hükümetlerimize, Sayın Başbakan'a, değerli Genelkurmay Başkanlarına, Hava Kuvvetleri Komutanına, değerli Milli Savunma Bakanlarına ve bütün bu süreç içerisinde görev alan birçok komutan, Savunma Sanayi Müsteşarlığımıza, hepsinin çok büyük emekleri geçmiştir, iradeleriyle bu proje gerçekleşmiş ve bugün bunlara sahip olmanın haklı gururunu hep beraber yaşıyoruz. Birkez daha hayırlı olsun. Bunlar sadece bizi güçlü hale getirmedi, aynı zamanda caydırıcılığımızı da çok daha pekiştirdi. Her zaman söylenen bir söz vardır 'Cenge hazır olacaksınız ki sulh istiyorsanız'. İsmini de barış koydunuz ama dörde tamamlanacak. Dördünün ismini de doğu, batı, kuzey, güney şeklinde güzel tespit etmişsiniz. Bundan dolayı da tebrik ediyorum. Bu uçakların hayırlı olmasını temenni ediyorum.''
Facebook Yorum