Bir süredir gündemde olan ve Karadeniz kıyısına yapılması planlanan İstanbul’un üçüncü havalimanı ihalesi geçtiğimiz günlerde resmen ilan edildi. İhale günü 3 Mayıs 2013 olacak. Ülkemize hayırlı olması dileği ile projenin bilimselliğine dair görüşlerimizi tekrar kayda geçirmekte fayda var.
atırlanacağı üzere bu konuda 12 ve 26 Ağustos 2012 tarihli yazılarımız ve hatta öncesinde görüşlerimizi dünyadan örnekler vererek defalarca belirttik. Özellikle vurgulamak istediğimiz ise projenin hazırlık sürecinin çok kritik olduğu ve planlamasının daha uzun sürede, profesyonelce yürütülmesi gerekliliği idi.
Türkiye’de konuya örnek, son yıllarda topraktan (greenfield) yapılmış tek havalimanı İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı. Ülkemizin ve İstanbul’un geleceği ile ilgili bu kadar önemli bir projede ihale şartnamesi hazırlayacak kadroların bile olduğunu pek zannetmiyorum.
BU PROJE ONLARI AŞAR
DHMİ kadroları 15-20 yıldır birkaç istisna hariç başarılı havalimanı terminal ihaleleri yapmıştır ama bu boyutta bir proje onların bilgi ve tecrübesini aşar. Milyarlarca dolarlık bir ihale yapılıyor, ama birkaç milyon dolar vererek profesyonel ve deneyimli danışmanlık hizmetleri alınmıyor. Ya da nasıl bir hazırlık süreci yaşandığını kamuoyunda pek bilen yok. Bu boyutta bir projede, sadece rüzgâr ölçüm testleri, jeolojik etüd ve topografik çalışmalar en az bir yıl sürer. İhale şartnamesini okumamış olmakla beraber en yetkili ağızlardan gelen bilgilere göre cesur, planlaması eksik, alt yapısının iyi çalışılmadığı çok net olan bir ihale süreci başlatılmış durumda.
Bu bİr İnşaat İhalesİ değİl
Öncelikle bu boyutta projeler dünyasal ve ülkesel trafik büyüme öngörülerine göre yapılır. İlgili kuruluşlardan, havalimanını kullanacak olan şirketlerden ve özellikle havayollarından resmi görüşler, büyüme planları alınır. Zira bu boyutta bir havalimanında trafik transferi bile başlı başına çok k ompleks bir konudur. Yıllarca önceden planlanması ve hazırlanması gerekir. Canım güzel ülkemde böyle bir hazırlık olmadığını çok iyi biliyorum. Eeee, ne de olsa bizler bilimden, ilim irfandan çok liderine inananlar topluluğuyuz.
Bu projenin ölçek olarak en aktüel benzerleri Dubai World Central Havalimanı ile çok yakında inşaatına başlanacak olan Pekin Daxing Havalimanı’dır. Dubai World Central Havalimanı'nın planlama süreci 3-4 yıl sürmüş, ilk etabı 2010 yılında sadece kargo trafiğine hizmet vermek üzere faaliyete geçmiştir. Son etabının ise 2020-2022 civarında 160 milyon yolcu/yıl olarak tamamlanması öngörülüyor. Planlı gecikmenin en önemli nedeni Emirates havayollarının operasyonunu bölmesinin yaratacağı karmaşa. Bu yüzden ilk etapta kargo trafiği ile başlanan operasyon, daha sonra Dubai merkezli düşük maliyetli havayolu (DMH) Flydubai’nin havalimanı değiştirmesi ile devam edecek. Pekin’deki Daxing Havalimanı'nda nihai olarak 130 milyon yolcuya ulaşılması hedeflenirken ilk etabı 5 sene içinde 45 milyon yolcu/yıl kapasite ile açılacak.
Nedir bu kadar acele?
Tartışmasız dünyanın havacılıktaki lider ülkesi ABD’den örnek vermek gerekirse, topraktan yapılan en yeni havalimanları Denver ile Dallas Fort Worth’u ele alabiliriz. Her ikisi de etap etap büyütülmüş, ilk etapların tamamlanması bilimsel planlama süreçleri hariç yaklaşık 6 yıl sürmüştür.
Başbakanımız yaptığı açıklamada yeni havalimanının Atlanta’dan büyük olacağına vurgu yaparken, 2016 yılı içinde 70 milyon kapasiteli ilk etabın açılacağının altını çiziyor. Öncelikle bu boyutta bir havalimanının bu kadar kısa sürede havacılığa uygun şekilde inşa edilmesi pek mümkün değil. Bir şekilde tamamlansa bile pek çok sorun ile açılacaktır.
Şu anki hava trafik rakamlarına şöyle bir baktığımızda 2012 yılında Atatürk Havalimanı'nın 45 milyon civarı, Sabiha Gökçen’in ise 15 milyon civarında yolcu ağırladığını görüyoruz. Yakında Sabiha Gökçen’de inşa edilecek olan pist sayesinde yıllık kapasitesinin 25 milyondan 45 milyon yolcuya çıkacağını da hesaba katarsak, üçüncü havalimanı eğer 2016’da 70 milyon yolcu/yıl kapasitesiyle açılırsa, İstanbul’un üç havalimanında toplam kapasite 160 milyon yolcu/yıl rakamına ulaşmış olacak. Çok kaba bir hesapla bu kapasitenin dolması için Türk Sivil Havacılığına tescilli en az 800 ticari yolcu uçağı (averaj 150-160 koltuklu) olması gerekir ki 2016 yılına kadar bunun gerçekleşmesi imkânsız.
Hal böyleyken neden bu kadar acele ediliyor, gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Bu kadar ciddi bir projede macera ruhu ile değil de daha fazla havacılık aklı ve vizyonu ile hareket etmek ülkemize daha fazla fayda sağlayacaktır.
Dilerim ki bu ihaleyi sadece inşaat ve finans yeterliliği olan ama havalimanı işletme uzmanlığı yetersiz olan bir grup almaz. Zira ihale hazırlık sürecinin 3 ay civarında olması bana, değerlendirmede işletme yeterliliğinden çok inşaat bilgi ve becerisi aranacağı sinyalini veriyor.
Tolga TURGUT
AKŞAM
Yorumlar Tüm Yorumlar (27)