Ülkemizi göklerde temsil ediyor!

Akrobasi pilotluğu ülkemizde henüz pek yaygın olmasa da dünyanın pek çok yerinde ciddi bir seyirci kitlesi tarafından takip ediliyor, pilotun yerçekimine kafa tutarak, yetenek ve becerilerini sınırsız bir özgürlükle sergilemesi de ‘airshow’ etkinliklerine olan ilgiyi her geçen gün artırıyor. Bu adrenalini yüksek havacılık sporunun ülkemizdeki temsilcisi ise Türkiye’nin ilk ve tek airshow pilotu Ali İsmet Öztürk. 44 yaşındaki Öztürk, sivil akrobasi pilotluğunun dışında helikopterden canlı yayın teknolojisini ülkemize getirerek başka bir ilke daha imza atmış.

1984’de uçuşa başlamasından kısa bir süre sonra bir daha vazgeçemeyeceği akrobasi pilotluğuyla tanışan Ali İsmet Öztürk için 1999’dan itibaren bu spor bir yaşam şekli haline gelmiş. 2000 yılında profesyonel akrobasi pilotu olan ve akrobasi faaliyetlerini, Acromach adı altında yürüten Öztürk, birkaç sene sonra yabancı sponsorların dikkatini çekince yurtdışı macerası da başlamış. Kısa sürede Avrupa’da düzenlenen birçok airshow’un aranan ismi haline gelmesi, 16 ülkede 70 airshow’da 250 gösteri uçuşu yaparak 15 milyon Avrupalı seyirciye ulaşması da göz önüne alındığında Türkiye’nin tanıtımına sağladığı katkı da ortada.

Ali İsmet Öztürk’le, yaz boyunca Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde düzenlenen air show’lara katılmak üzere yola çıkmadan önce konuştuk.

İlk akrobasi uçuşu denemenizde çok korktuğunuz doğru mu?

Evet, çok ürkütücü gelmişti çünkü helikopter pilotuydum, helikopterlerde sert manevralar yapamazsınız. Dünyayı tersten görünce bir anda beyin otomatik olarak ‘sen öldün’ mesajları vermişti, bununla mücadele etmek durumunda kalmıştım.

Peki ne oldu akrobasi pilotluğunun sizi bu kadar cezbetti?

Akrobasiye başladıktan sonra anladım ki hep öğrenci konumundasınız, her uçuşta yeni şeyler öğreniyorsunuz ve bunun sonu gelmiyor. Bu da benim çok hoşuma gidiyor.

Gösterilerinizde standart hareketlerin yanı sıra sizin geliştirdiğiniz manevralar da var mı?

Ana hareketlerin dışında her akrobasi pilotu, bir süre sonra kendi tarzını seyirciye yansıtmak zorundadır. Zaten izleyiciler de bu özellikleri severler, o manevraları görmek isterler.

Bu manevralara örnek verebilir misiniz?

‘Ali’s Ckewac’ diye bir manevram var, aslında bunun orijinali ‘Lom Ckewac’tır, Çekçe ‘Sarhoş adam’ anlamına gelir. ‘Titreyen kule’ isimli kendi icadım bir manevram daha var. Bu manevraları aynı uçuş içinde birden fazla yapmamı isteyenler oluyor.

Avrupa’da airshow’lara ilgi çok büyükmüş sanırım…

Bu tahminlerinizin de çok üzerinde bir kitle. Avrupa’da yıllık airshow seyircisi 50 milyon kişiden fazla. Ben 1 yıl içinde bunların ancak 5 milyonuna ulaşabiliyorum.

ANA SPONSORUM TÜRK OLSUN İSTİYORUM

Uzun süre İngiliz sponsorla uçtunuz. Bu sene sponsorunuz hangi firmalar?

2004-2006 arası İngiliz sponsorla uçtum. 7-8 alt sponsorum vardı. 2007’de NTV ve Türk Hava Yolları ana sponsorluğunda uçtum, 2008’de ise alt sponsorlarım var çünkü sadece Türk firmalarla çalışmak istiyorum. Dolayısıyla yabancı ana sponsor almak pek istemiyorum. Çünkü ben orada çok büyük bir Türk bayrağı görmek istiyorum. Sene sonuna kadar bu konuda çok ciddi gelişmeler olacak.

Yaşam tarzınızı ne şekilde etkiliyor akrobasi pilotluğu?

Yaşam tarzınıza çok dikkat etmeniz gerekiyor. Uçuş sırasında yer çekimiyle mücadele etmek zorundasınız ve ciddi bir acıyla karşı karşıyasınız. Fiziksel olarak vücudunuzu bu basınca karşı hazır tutmalısınız. Spor mutlaka hayatınıza girmek zorunda. Uyku saatlerinize çok dikkat etmelisiniz; gece hayatı, alkol, sigara söz konusu değil. Bu da otomatik olarak asosyal bir hayatı beraberinde getiriyor.

25 senedir uçuyorsunuz, hiç ciddi bir tehlike atlatınız mı? Akrobasi pilotluğu riskli değil mi?

Yıllarca test pilotluğu yaptım, bu süre içinde 5 defa motorum durdu. 1990’da ciddi bir kaza geçirdim. Bu zaman içinde gözlemlediğim, hataların yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğuydu. Akrobasi pilotluğuna gelince, tehlikeli sporlar içinde 36. sırada, ilk sırada aletli dalış yani scuba diving geliyor.

Gösterilere el yapımı uçağınız ‘Mor Menekşe’ ile katılacaksınız, nedir bu uçağın hikayesi?

‘Mor Menekşe’nin yapımına ekibimle 2002’de başladık. Amerika, Indiana’da bir hangarda, 9 ayda bitirdik. Ama o zamanki haliyle bu hali arasında çok büyük fark var, buraya gelince hep yenilendi, gelişti. Bugün solo airshow akrobasisi için dizayn edilen dünyadaki en ileri teknolojiye sahip uçaklardan biri.

BU İŞ BÜYÜK SABIR GEREKTİRİYOR

Ülkemizdeki gençler akrobasi pilotluğuna ilgi duyuyorlar mı?

Ülkemizde daha önce yapılan istatistiklere göre her 10 gençten biri pilot olmak istiyor. Bu çok büyük bir rakam. Akrobasi pilotluğunu ise lisans üstü gibi düşünmek lazım. Zaten akrobasi pilotluğunun bir sonraki aşaması astronot olmaktır. Biz Acromach Sky Dancers olarak 2002’de 13 arkadaşımıza yarışma akrobasisi eğitim verdik. Ancak daha sonra hiçbiri devam etmedi. İşin detayına girince sebepleri anladım; bu işte insanın kendini geliştirme hızı, kaplumbağa hızındadır. Yani çok ciddi bir sabır gerektirir. Ben bir manevrayı 200 kez çalıştığımı ve olmadığını bilirim. Bu sabra sahip değilseniz bu işi yapamazsınız demek ki onlar buna sahip değillermiş.

Sizden sonra bu işi Türkiye’de devralacak biri isim var mı?

Hayır ama ben elimden geleni yapmaya hazırım çünkü bu bir bayrak yarışı olmalı. Zaman varken bildiklerimi öğretmek istiyorum. Küçük kızım Semin’le uzun zamandır birlikte uçuyoruz. Semin’i çalıştırdığım branş yarışma akrobasisi. Günün birinde kızımın yarışmalarda Türkiye’yi temsil etmesini çok istiyorum.

Ahu Uz / Akşam