Roma, Milan, Venedik... Şimdi ise Bologna. Hayırlı olsun. Kaçıncı hattınız bu?
Yurtdışında 120, toplamda 157'nci hat.
Hedef ne peki?
Bir kere hemen belirteyim ki 2010'da açılmasına karar verilen 11 hattımız daha var. Los Angeles, Washington, Ho Chi Min, Dakka, Şiraz, Soçi, Entebbe, Dar Es Selam, Akra, Basra ve en önemlisi Kuzey Irak. Yani Erbil. Ondan sonra 40 farklı yere daha uçmayı planlıyoruz. Arkadaşlar tespit edilen o hatlar üzerinde çalışmalar yapıyor. Karlı gördüğümüz hatların açılışını derhal planlarımıza alacağız.
Neye göre belirliyorsunuz bu hatların açılışını?
Hava trafiğinin olduğu her noktayı değerlendirmeye alıyoruz. Yolcu istatistikleri konusunda çalışma yapan MIDT adlı dünya çapında bir şirket var. Onların araştırmalarından faydalanıyoruz. Bunun yanı sıra şirketimiz içerisinde uzman arkadaşlarımız var. Çalışmalar yapıyorlar, biz de bu çalışmaların parelerinde yeni uçuş noktaları belirliyoruz.
Peki bu hızlı büyüme, dört bir yana uçma hevesiniz tehlikeli değil mi?
Değil. Çünkü THY bugün artık dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden.
Çok iddialı bir söylem!
Hayır iddia değil bu gerçek. Bunu ben söylemiyorum ki! Bunu uluslararası araştırma yapan kuruluşlar söylüyor. Bakın, THY boşa uçmuyor! Uçtuğu her yerden büyük kazançlarla dönüyor. Global krize rağmen Avrupa'da, Lufthansa, Air France ve British'in ardından yüzde 7.6'lık pazar payı ile en büyük 4'üncü şirketiz. Daha da önemlisi en çok kâr edeniyiz.
Ha bu arada öğrendik ki geçen yıl Amsterdam'da düşen uçağın anısına yapılacak törene destek vermemişsiniz. Uçakta yakınlarını kaybedenler tören için Amsterdam'a gitmek istediklerinde sizden bilet talep etmişler ama siz kabul etmemişsiniz.
Siz gazeteciler bir haberi yaparken sağını solunu, etrafını düşünmüyorsunuz. Bakın THY Türkiye'nin milli havayoludur, onurudur, gururudur. Evet Amsterdam'da düşen uçak ve orada hayatını kaybedenler için çok üzgünüz. Ve kazanın yaşandığı günden bu yana hayatını kaybetmiş bütün insanların yakınlarına elimizden gelen desteği veriyoruz. Ancak o düşen uçakla ilgili Avrupa'nın en büyük havalimanı Schiphol'e dikilecek anıttaki niyetin arkasında ne var acaba diye sizleri düşünmeye davet ediyorum bir kez daha!
Düşünelim de neyi?
Bakın. Orada bir art niyet söz konusu. Siz bir havalimanına gittiğinizde, karşınızda uçağı düşmüş bir havayolu şirketinin anıtını görseniz o havayolu ile uçmak ister misiniz? Düşünün THY Amstredam'dan yılda 300 bin yolcu taşıyor. Yani toplamın yüzde 50'sinden fazlası. Günde 5 sefer yapıyor. Bazı havayolu şirketleri işte bu kapasiteyi bildikleri için THY'nin imajını zedelemeye çalışıyor. O anıtı o limanın ortasına dikerek insanlara sürekli uçağı düşen bir şirket algısı yüklemeye çalışıyor. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün mü? Bu oyunlara gelmeyiz. Biz elbette ki yaşadığımız acılardan dolayı üzgünüz. Ama bir havayolu şirketi olarak derdimiz, bu acıları anımsamak ve anımsatmak değil, bu acılardan ders çıkarıp yolumuza devam etmek. Özetle, THY'nin imajına gölge düşürecek ve geleceğini tehlike altına sokacak maksatlı bu anıt dikme meselesine destek vermedik!
Haklısınız! Ama anıt dikildi değil mi?
Dikildi maalesef...
Eee siz anıtın dikilmemesi konusunda bir mücadele vermediniz mi?
Verdik, verdik de başarılı olamadık! Sonuçta orada birileri THY'nin imajını zedelemeye karar vermiş. Ne yapabiliriz ki? Hollanda ile Türkiye arasında krize neden olacak bir tavır da alamayız ki!
Sizden kimse gitmedi mi açılışa?
Sadece Amsterdam müdürümüz gitti. O da nezaketen. Bir de uçakta hayatını kaybedenlerin yakınları. Onların biletlerini de biz verdik yine. O haberler her bakımdan yanlış yani. Sadece uçaktaki yolcuların talebini karşılamadık!
Özendiğiniz havayolu şirketi hangisi?
Biz kimseye özenmiyoruz. Çünkü herkes bize özeniyor. Bugün birçok havayolu şirketi bizim kapımızı çalıyor ortaklık için veya satın alıp işletmemiz için.
Öyle mi? Kimler mesela...
Mesela Polonya. Önümüzdeki günlerde gideceğiz ve Polonya Havayolu LOT'u satın alma konusunda görüşmeler yapacağız.
Nereden aklınıza geldi bu alışveriş?
Onlar bize geldi. Polonya Büyükelçisi, "Bizim havayoluna ortak olur musunuz?" diyerek teklif getirdi. Biz de bu teklifi şimdi değerlendireceğiz.
Derler ki iktidar insanı terbiye eder. Sizler ilk göreve geldiğinizde bayağı bir hata yapmıştınız. Şimdi o hataları yapmamaya mı çalışıyorsunuz?
Hatasız kul olmaz ama biz daha hata yapmadan siz bizi yerden yere vurmuştunuz! Bunlar beceremez, ellerine yüzlerine bulaştırır, THY'yi rezil ederler demiştiniz. Sen de vardın onların içinde! Şimdi ben sorayım. THY rezil mi, vezir mi bu rakamlarla?
Eee hatasız kul olmaz! Gazeteciler de hata yapabilir! Ama sizin de vahim denilecek hatalarınız vardı!
Ne gibi mesela?
Mesela gelir gelmez erkek kabin memuru doldurdunuz uçaklara! Yani bütün alışkanlıklarımızı altüst ettiniz!
Birçok havayolu erkek kabin memuru çalıştırıyor. Mesela Singapore Havayolu'nda yarı yarıya bu oran. Biz de bu niyetle yola çıkmıştık. Çünkü bazı zamanlar uçaktaki yolcunun yukarıya bagaj konusunda talebi oluyor. Buna cevap vermek içindi erkek kabin memuru alma amacımız. Ama biliyorsunuz artık erkek kabin memuru alımını durdurduk! Ve hatta azalttık!
Öyle miii? Niye?
Çünkü yüzde 20'nin üzerine çıkmak istemiyoruz oran olarak. O rakamı doldurduk. Bundan böyle erkek kabin memurları konusunda yüzde 20 oranını koruyacağız. Şimdilik açılan sınavlar sadece kadınlara yönelik. Eee bir de doğruyu konuşmak gerekirse kadınlarımızın, hizmette, yolcuya güler yüz göstermede ve en önemlisi yiyecek- içecek servislerindeki sunumlarında erkeklerden daha iyi olduğu bilinen bir şey.
Başka ne yenilik var?
Türk Hava Yolları olarak gençlerimizi, pilot olarak yetiştirilmek üzere bekliyoruz. Büyümeye devam ediyoruz ve sipariş etmiş olduğumuz yeni uçaklarımızın teslimi ile pilot ihtiyacımız daha fazla artacak ve bu ihtiyacı ülkemizin kaynaklarından karşılamak için ayrıca bir özen gösteriyoruz. Adaylardan istemiş olduğumuz minimum kriterler THY web sayfamızda (www.thy.com). Düşünen varsa hiç kaçırmasın derim.
Bay-bayan diye fark ediyor mu?
Hiç fark etmiyor! Yeter ki uçmak istesin. Ahhh bunu duymak beni çok sevindirdi işte!
Bu rötar sorunu ne olacak?
Rötarların sebepleri konusunda elimizden geleni yapıyoruz. Elimizde olmayan sebeplerden de rötarlar olabiliyor. Örneğin hava durumu, havaalanının sıkışıklığı vb sebepler. Bu konularda çalışmalar yapılıyor. Sonuçlarını almaya başladık.
Can Tanrıyar bile, eşi Petek Dinçöz'den boşanma sebebine THY'nin rötarını gösterdi...
Can Bey kendine bahane arıyor bence. Görün işte memlekette ne olsa THY'den biliyorlar. Tabii bu işin esprisi. Biz de rötarlar konusunda çok sıkıntılıyız. Gerçekten çok üzülüyoruz ama inanın çaresiziz bu konuda. Çünkü rötardaki asıl sorun Atatürk Havalimanı'ndaki yoğunluk.
Bir saatte kaç uçak inip kalkıyor bu limandan?
Normali yani aslında potansiyeli en fazla 40! Ama yoğun sezonda 60'a kadar çıkıyor.
Çıkıyor çıkmasına ama rötar da fazlalaşıyor.
Sisli havalarda iniş kalkışları kolaylaştıracak sistem geliştiriliyor, pistlerden birisi uzatılıyor, park sahaları artırılıyor... Ancak asıl rahatlatacak konu askeri alanın havaalanı kullanım sahasına katılmasıdır.
Rötarları TSK yapıyor demeyin sakın!
Yok efendim. Ne alakası var? Sadece mesele şu. Atatürk Havalimanı'na sınır olan ve Hava Kuvvetleri'nin bünyesinde çok geniş, boş bir arazi var. Eğer Ulaştırma Bakanlığı ile TSK anlaşmaya varıp o alanı limana katabilirse büyük rahatlık olacak! Hem de çok! DHMİ çalışıyor sanıyorum üzerinde. O alana yeni bir pist yapılabilir mi diye. Yeni bir pist hayat kurtarıcımız olur. Pist olmasa bile o alanı değerlendirebilecek başka projeler yapılabilir.
Öyle mi? Peki ne zaman sonuçlanır?
Sanırım sona gelindi. Eğer sonuç tatlıya bağlanırsa DHMİ hemen çalışmalara başlayacak. İşte o zaman Atatürk Havalimanı Avrupa'nın en büyük limanları ile yarışacak pozisyona gelecek. Tam bir aktarım merkezi olacak. İstanbul'a yakışan da bu!
Sabiha Gökçen daha müsait değil mi?
Alan müsait olabilir ancak bizim aktarım yerimiz Atatürk Havalimanı. Sabiha Gökçen'e inen transit yolcuların İstanbul'da 1 gün beklemesi demektir. Hiçbir transit yolcu bu yolu tercih etmez.
Sabah / Sevilay Yükselir
Yorumlar Tüm Yorumlar (26)