Posta gazetesi köşe yazarlarından Hakan Çelik, Türk Hava Yolları pilotlarının Danimarka'da yayınlanan "Politiken" gazetesine verdiği demeçten yola çıkarak, bu sorunun ciddiyetle üzerine gidilmesi gerektiğini ifade etti. İşte Çelik'in o köşe yazısı...
Danimarka’da yayınlanan “Politiken” gazetesi birkaç gün önce Türk Hava Yolları’na yönelik ciddi bir eleştiri kaleme aldı. Gazete özetle, THY pilotlarının İngilizce bilgilerinin yetersiz olması nedeniyle dünyanın farklı havalimanlarında çok büyük kaza riski yarattıklarını ileri sürdü. Pilotların dil yetersizliği özellikle iniş ve kalkışta yanlış irtifaya yerleşme, düz uçuşta ise “mid-air collison” (havada çarpışma) adı verilen büyük riskleri beraberinde getiren vahim bir sorun.
Politiken’in sıraladığı bazı olaylar var ki bunlar hakikaten çok ciddi pilotaj hataları olarak zaten literatüre geçti. Örneğin 2009’da bir THY pilotunun, uçağı yanlışlıkla Gürcistan’daki kapalı durumda bulunan havaalanına indirmesi... THY yönetimi bu olayları “kabul edilemez hata” olarak nitelendirip sorumluları hakkında işlem başlatmıştı.
Diğer taraftan, spesifik olarak dil meselesine yoğunlaşacaksak THY Genel Müdürü Temel Kotil’in de altını çizdiği gibi bu, havayollarının çoğunda yaşanan bir sorun. Problem, özellikle Rusya’nın başını çektiği Doğu Avrupa ülkelerinde yoğunlaşıyor. İtalya, Yunanistan ve İspanya gibi Güney Avrupa ülkelerinde de İngilizce seviyelerinin şahane olduğu söylenemez. Anadili İngilizce olmayan Almanya, İsviçre, Hollanda ve İskandinav ülkelerinin pilotlarının dil seviyesi ise çok iyi. Neredeyse bir Amerikalı ve İngiliz kadar akıcı konuştuklarına tanık oluyorum. ‘Dil sorununun geçmişte THY’de yoğun olarak yaşandığı’ eleştirisine ben de katılıyorum.
Özellikle yolcuları bilgilendirmek amacıyla yapılan kabin içi anonsları dinleyince ‘dil bilgisi’ ve ‘telaffuz’ konusunda yetersizlik hissettiğim çok uçuşa rastladım. Ancak sözü edilen sorunun THY filosunda son dönemde iyice azaldığına tanıklık ediyorum. Gençleşen pilot kadrosuyla birlikte İngilizce seviyelerinde de önemli yol alındı. Genç kuşak pilotların büyük bölümü, özel okul ve kolej gibi, İngilizceyi daha doğru öğreten okullardan mezun. Bu da pilotluk eğitimi için daha iyi bir zemin hazırlıyor. Türkiye’deki pilot arzı, sivil havacılığın büyüme hızına yetişemediği için THY filosunda halen 300’ü aşkın yabancı pilot görev yapıyor.
Bir başka ifadeyle filodaki yabancı pilot sayısı yüzde 20’ye yaklaşıyor. THY bir süredir pilot alımlarında adaylara Lufthansa’nın da kullandığı DLR (Alman Uzay ve Havacılık Merkezi-Deutsches Zentrum für Luft-und Raumfahrt) testi yapıyor. Dünyanın en zor testlerinden biri olarak kabul edilen ve pilotun farklı kriterlerde kapasitesini ölçen DLR’ı geçemeyen bir pilotun, THY’de işe başlaması mümkün değil. Geçenlerde bu konuyu sorduğum THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu “Filoda kahraman pilot değil, işini düzgün yapan pilot istiyorum” demişti.
Nitekim Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı (EASA), Türk pilotların dil yetersizliği konusunda kendilerine ulaşan bir rapor olmadığını açıkladı. Sorun, Danimarka gazetesinin iddia ettiği gibi ‘alarm verecek bir seviyeye ulaşmış’ olsaydı Avrupa havacılık otoritelerinden, çeşitli ülkelerin sivil havacılık kuruluşlarından bu yönde ikazlar ve raporlar gelirdi diye tahmin ediyorum. Çünkü pilotların lisans ve uçuş belgeleri uluslararası otoriteler tarafından ciddiyetle kontrol ediliyor.
Adam kayırma kabul edilemezDiğer havayollarında olduğu gibi THY’de de bugüne kadar meydana gelen uçak kazalarının büyük bölümü pilot hatalarından kaynaklanıyor. Bu nedenle konuyla ilgili iddiaların hiç bir komplekse kapılmadan soruşturulması ve aksayan tarafları varsa mutlaka üzerine gidilmesi gerekir. Son 10 yılda önemli bir başarı hikâyesi yakalayan THY’nin bundan kaçınabileceğine ihtimal vermiyorum. Politiken Gazetesi “adam kayırma” olayları nedeniyle yetersiz pilotların uçuşuna göz yumulduğunu da yazmış.
THY yönetiminde herhangi bir kişi bu yola giderse bütün markanın prestijini ayaklar altına almış olur ki, hiç değilse kokpit söz konusu olduğunda kimse bu işi suistimal etmemeli. Gazetenin iddiasına göre bir uçuş öncesinde mutlaka yapması gereken kontrolleri atlayarak havalanan Türk pilotlardan biri, yanındaki yabancı pilota “Ben penisimle bile uçak kullanırım, kontrole gerek yok!” demiş. Türkiye’de en ciddi iş kollarında bile ciddiyetsiz ve laubali insanların belirli makamları işgal ettiğini biliyoruz. Kuvvetle diliyorum ki kokpit bu yerlerden biri değildir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (32)