"Pilot yolda, gelince uçacaksınız!"

İngiliz Havayolları (British Airways) ile İstanbul’a salı gecesi 23.30- 24.00 sularında inecektim. Heathrow’da tüm yolcular tam saatinde yerlerini almış, uçağın motorlarının çalışmasını bekliyordu ki, ikinci pilot bir anons yaptı: “Kaptan pilot evinden çıktı ama trafiğe takıldı, gelmesini bekliyoruz.“

1.5 saat boyunca pilotumuzun hangi meydandan, hangi caddeden geçtiğini tek tek öğrendik.

Bir anons daha: “Şimdi havaalanı sınırlarına girdi, arabasını park etsin, gelecek. Ancak park ettikten 25 dakika sonra uçakta olabilir. Çünkü park yeri apronda bizim tam karşı tarafımızda.”

Londra’da yaşayan bir Türk yolcu, kabin ekibine, gayet pratik bir çözüm yolu önerdi: “Apronun içinden otobüsle iki kişiyi gönderin. Biri pilotu getirsin, diğeri arabayı park etsin. Pilot sonra alır anahtarlarını.”

Kabin ekibi dünyanın en zor matematik formülünü duymuşçasına baktı, baktı.

En sonunda pilotumuz geldi.

THY’de böyle bir olay yaşanır mı?

THY kurallarına göre kabin ekibi uçuştan 1.5 saat önce, kokpit ekibi de 1 saat 15 dakika önce uçakta olmak zorunda. Ekip önceden uçuş hazırlıklarını yapmak zorunda. Dahası insanlık hali, pilot ve ekibi rahatsızlanabilir, istisna durum yaşanabilir, karşılığında da yedek uçuş ekibi her daim havaalanında nöbette bekliyor.

Bizim İngiliz pilot, bir araçtan indi diğerinin kontağını çevirdi, bastı gaza. Zaten “Kusura bakmayın, hatamı telafi edeceğim, sizi daha kısa sürede götüreceğim” de dedi. Bu arada yolcular ne mi yaptı?

Açıkçası şaşkınlıkla izledim. Büyük çoğunluğunu İngilizlerin oluşturduğu, tüm koltukların dolu olduğu uçakta tek bir ses çıkmadı. Bizde ne olurdu?
“Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz, nasıl bekletirsiniz, bekleyenim var, rezalet“ diye ortalıkta bağıran, çağıran birilerini arayıp, şikayet eden, yuhalayan, pilot gelince alkışlayarak tepki gösteren bir sürü insan çıkardı.

İngilizlerse ‘sakin sakin’ bekledi.

İyi ki THY’miz var

Londra’ya daha giderken söylenmiştim, THY’den başkasıyla uçmayı hiç istemem. Kim ne derse desin, THY‘nin kabin ekiplerinin güler yüzü, sıcakkanlılığı, hizmet aşkı diğer havayollarında kolay kolay bulunmuyor. İngiliz Havayolları’nda bir bardak su bile isteseniz, bir dövülmediğiniz kalıyor.

Geçenlerde THY ile Dubai yolculuğumun ise işkence gibi olduğunu yazmıştım. Kabin ekibinin sempatikliğine rağmen, dar koltuk aralığı yüzünden tüm yolcuların ve özellikle erkek yolcuların bacakları iflas bayrağını çekti. THY bir açıklama gönderdi.

Aslında açıklama demek yanlış olur, THY’nin duyarlılığını kanıtlıyor: “24.05.2008 tarihli ‘Türk Hava Yolları yönetimini Dubai’ye ‘ekonomi’de uçurmalı’ yazınızı okuduk. Öncelikle THY ile yaptığınız bir seyahati sıkıntılı bir yolculuk olarak hatırladığınız için üzgün olduğumuzu bildirmek isteriz. Yazınızın üzerine TK 1162 İstanbul-Dubai uçağının uçuş detaylarını inceledik. Airbus 321 uçak tipiyle gerçekleştirilmiş JRI kuyruk kodlu Adıyaman isimli uçağımızda koltuğunuz 14 F’nin koltuk aralığı 30 inch’tir. THY’nin halihazırda filosunda 102 uçak bulunmakta, ekonomi kabinde koltuk aralıkları 30 ile 32 inch arası değişmektedir ki bu değer, THY’nin hedeflediği standartlardadır ve uluslararası rakipleri ile aynı değerdir.

Avrupa’nın en hızlı büyüyen havayolu şirketi olarak hizmet kalitesini ve yolcu konforunu daima ön planda tutuyoruz. Koltuk aralıklarımız uzun menzilli uçuşlar ve kısa-orta menzilli uçuşlara göre farklılık göstermektedir. Dubai uçuşumuz orta menzilli bir uçuş olup koltuk aralıkları da havacılığın ticari standartlarına uygundur. Ortaklığımıza yapılan her eleştiriyi ödev olarak değerlendirip üzerinde çalıştığımızı, yapılan bu açıklamanın da savunma değil bilgilendirme amaçlı yapıldığını özellikle vurgulamak isteriz. Bundan böyle THY ile yapacağınız seyahatlerin daha keyifli geçmesini umut eder, saygılar sunarız.”

 Funda Özkan / Radikal