Türk Hava Yolları çalışanlarının sendikası fokur fokur kaynamaya başladı. Havacılık sektöründe grevi engelleyici yasanın çıkmaması için Hava-İş Sendikası’nın yaptığı çağrı üzerine eylem yapan Türk Hava Yolları çalışanlarından 305 kişinin eylem yaptıkları gerekçesiyle işten çıkarılmasının sendika üzerinde yaptığı olumsuz etki bitmeden başlayan grev de beklenen etkiyi yapmadı. Sendikanın aldığı bu kararların başarısız olduğunu düşünen muhalifler birer birer ortaya çıkmaya başladı. Airporthaber’in edindiği bilgilere göre şu anda Gökkuşağı Hareketi, Gökkuşağı Hareketi’nden ayrılan Ali Gülçiçek’in oluşturduğu bir başka grup, Mavi Hareket ve Değişim Hareketi olmak üzere toplam 4 muhalif grup sendika seçimlerine girmek için harekete geçti. Gruplar sessiz sedasız toplantılar yaparak Aralık ayında yapılacak olan seçimlere hazırlanırken Türk Hava Yolları’nın da yönetime yakın bir grubu seçimlere girmek üzere hazırladığı iddia ediliyor.
Sendika yönetimine aday olan Değişim Hareketi Başkanı Sedat Emanet açıklama yapan ilk muhalif oldu. Sedat Emanet AirportHaber’e yaptığı açıklamada nasıl bir sendika anlayışı içinde olduklarını anlattı.
Greve katılmadığını belirten Sedat Emanet, “Grevin haklı gerekçelerini göremediğim için greve katılmadım. 10 bin kişi neden katılmadı ise ben de o yüzden katılmadım” diyerek başladığı açıklamasında “Dışarıda yanlış bilinen o kadar çok gerçek var ki. Sendika bunu kimseye sormadan, hiç kimsenin düşüncesini almadan gerçekleştirmiştir. Herkesin tek tek düşüncesini alması gerekmiyor ama bazı şeyleri okuması gerekiyor. Yani, kendinizi bir futbol takımı olarak düşünün, rakip takımı çözebilmek için oyunu okumanız lazım. Siz hiç oyunu okumadan kadroda kimleri oynatacağınızı bilmeden, ne yaptığınızı bilmeden sadece kendi kaprislerinize yenilirseniz, bunlara da katlanmak zorundasınız. Bu gelişme hem bizi rezil etmiştir, hem sendikayı rezil etmiştir. Sendikacılığı da kötülemiştir. Dolayısıyla 10 bin veya 12 bin kişi ne düşünüyorsa, bunun altında sendikanın da birçok şeyi düşünmesi lazım. Acaba bu kadar insanla ben bu yola nasıl çıktım? Ben bu sonucu nasıl aldım? diye kendi kendine düşünmesi lazım. Bunu ben son gece hat bakıma geldikleri gün, kendilerine toplumun psikolojisinin çok bozuk olduğunu belirttim. İnsanlar dokunsan ağlayacak vaziyette.
Ne yapacağını bilir halde değil toplum. Bir yerde sendikasına sahip çıkma, bir yerde atılan iş arkadaşlarına sahip çıkma, diğer taraftan işverenin çalışma koşullarıyla ilgili olarak acaba benim beklentilerim bu muydu? Sonucunda işveren tarafından atılacak mıyım? korkusu yaşıyor insanlar. Dolayısıyla eğer bu korkuyu yaşıyorsanız, çok acınacak haldeyizdir” dedi.
Bu korkunun nedeni 305 kişinin işten çıkarılmasının bir devamı mıdır? “Kesinlikle onun devamıdır” diyen Sedat Emanet, “Ben size bir örnek vereyim, tabi bunu okuyanlar altında herhangi bir şey aramasın. İki olay yaşadım buraya gelene kadar. Hatta son grev günü, müdürüm geldi, 'yerine kimi bırakacaksın?' dedi. Başteknisyenlik görevi yapıyorum ben. Benim çıkacağım, yani sendikaya adayım bir kere. Böyle bir durum içerisinde çıkmasam yarın bu bana nasıl bir geri dönüş yapacak bunların hepsinin farkında, çok çelişkili bir şekilde işime geldim. Herkes gibi. Evden çıkarken çok samimiyetle söylüyorum, 11 yaşında kızım var, 11 yaşındaki çocuk bile o kadar etkilenmiş ki; "baba akşam sakın greve çıkma, seni de atarlar", bende; 'kızım bu bizim yasal hakkımız. Bir şey olmaz' dememe rağmen 'yok baba, ne olur çıkma' dedi ağlayarak gönderdi. İş yerine geldim, arkadaşlarla konuşuyoruz, herkes üzülüyor, bizim birimimizden atılan 2 arkadaşımız var. O arkadaşlara mahcup olacağız bu sıkıntı var ama öbür taraftan çalışan bir arkadaşım geldi bana dedi ki 'Abi ne olur sen çıkma' 'niye' dedim, 'Abi kimse çıkmıyor. Sen de çıkma. Kendini yakma' dedi. Ben de dedim ki “Böyle olmaz. Bu şekilde bir yere gidemeyiz” Söylediği şey şuydu; 'Abi bizi babasız bırakma'. Ben o noktada kitlendim. Dizlerini yere koydu, 'baba bizi bırakma' lafı çok etkiledi” dedi.
Bu ortamdan insanların psikolojilerinin bozulduğunu anlatan Değişim Hareketi Başkanı Sedat Emanet, “Yani insanlar çaresiz. Ne yapacaklarını bilir halde değiller. Kısacası iki arada bir derede kaldı insanlar. Herkesteki en son düşünce şuydu; herkes ekmeğine sahip çıkma peşine gitti. Arkadaşları onlara kızdı belki. Atılan arkadaşları kızdı belki ama onlar da gördü ki, gelen sendika temsilcisine şunu söyledim; bakın arkadaşlar, buradan kimse dışarı çıkmayacak. Sabahki gelen ekip de çıkmayacak, öğlen gelen ekip de çıkmayacak. Çünkü bu bir domino taşı gibi. Aynı gün, pilotlardan, hosteslerden 'teknik, ya bu ne yapacak' ifadesi geldi. Herkes bize dönmüş vaziyette. Belki teknik çıkmış olsaydı, bugünkü grevcilerin arasında yüzde 30-40 kokpit-kabin ekibi olabilirdi. Ama yine sendika buradaki oyununu yanlış oynadı. Yani şunu düşündü, teknik kökenli olmanın etkisiyle söylemiyorum bunu; teknik her zamanki gibi böyle ortamlarda ağabeyliği oynuyor. Ama sendika bunu göremedi. Uçuş işletmede uçuşları kesersem bu iş biter mantığıyla gitti. Teknik de dediki, siz 600 kişisiniz, 500-600 kişiyle gelseniz ne olur, gelmeseniz ne olur? gibi düşüncelere girdiler. Sonucu da ortada” şeklinde konuştu.
Sendikanın başlattığı grevin başarısız olduğunu ifade eden Değişim Hareketi Başkanı Sedat Emanet temsilcilerin bile tamamının greve katılmadığını iddia ederek, “Benim bildiğim şu anda 4 tane temsilci çalışıyor. Temsilciler de sürekli değişiyor zaten. Temsilcisinin bile sendikaya güvenmediğini gösteriyor “ dedi.
Sedat Emanet “Yani sözün özü; bu sendika şunu göstermiştir; temsilcisinin dahi güvenmediği bir sendika yapısının varlığını göstermiştir. Temsilcisinin güvenmediği bir sendikaya, çalışanın güvenmesini nasıl bekliyorsun diye onlara sormak lazım”
Sendika başkanı olsaydınız 305 kişinin atılma sürecini nasıl yönetirdiniz? Şeklindeki soruya Sedat Emanet “Bir kere şuna bakmak lazım. Şimdiye kadar temsilci de atıldı bu şirketten, atılan hangi bir işçi şu ana kadar geri dönüş yapabildi? Benim sendikal hayatta gördüğüm iki büyük sendika hareketi vardı. Bunlardan biri büyüdüğüm yer Beykoz'da Paşabahçe işçilerinin direnişiyi. 151 işçi atılmıştı. 21 gün süren eylemde, 151 kişi halkın desteğiyle, aileleriyle birlikte, o direnişin sonunda işlerine geri verildiler. İkincisi Şemsi Denizer olayıdır. Tek lafıyla bütün Zonguldak'taki maden işçileri sokağa dökülmüştü siz de bilirsiniz. Bunlar büyük sendikacılık olaylarıdır. Şimdiki süreç içerisinde nasıl gelişir? Bir kere biz yasaları iyi okumamız lazım. Sendikanın baştan yanlış hukukçularla çalışıyorlar. Doğru yönlendirmiyorlar. Yanlış yapıyorlar. Sendika hukukçuları resmen atılan işçiler üzerinde kazanmış olduğu paralar düşünülünce bence oradaki hukukçuların mal varlığını araştırmak lazım. Nereden gereye geldiklerini araştırmak lazım. Dolayısıyla siz yasaları iyi okuyamadığınız zaman, yasaları tek bir siyasi parti etrafında, ya da bir milletvekili etrafında yapmaya kalkarsanız, sonuç alamazsınız. Bu sadece Hava İş'i değil bütün sendikaları bağlıyor. Bugünkü sendikaları bu hale getirenler eski yapılardır. Sendikalar kendilerini eğitmiyorlar” şeklinde cevapladı.
Sedat Emanet, “Şu anda yaşana kaos ortamından mı faydalanmak istiyorsunuz” şeklindeki sorumuza
“Hayır, hayır. 1998 yılında aday oluş sebebim ne ise, Değişim Hareketi olarak şimdi de aynı amaçla yola çıktık. O dönemde bu çizginin oluş sebebini gittiğimiz yerlerde izah ettik. Ancak biliyorsunuz ki sendikanın klasik bir seçim öncesi stratejileri vardır. Karşılarına çıkan ilk aday, derler ki işveren adayıdır. Ben parasını aldığım müddetçe, işverenin çalışanıyım, adamı değilim. Dolayısıyla bize kimse işverenin adamı yakıştırması yapamaz. Beni tanıyan arkadaşlarım bunu iyi bilir. Yarın değişik gruplar da çıkabilir” dedi.
Kendini yenileyen bir sendika anlayışı benimseyeceklerini anlatan Sedat Emanet; “Çalışanına saygı duyan, sendikaya kaybedilen güveni tekrar yerine getirme mücadelesi olacak. Eğer seçilirsem şimdiden söz veriyorum; gerekirse haftanın en az 3-4 günü bütün mesaimi arkadaşlarla birlikte işyerinde geçireceğim. Yemekte de onlarla, çay içerken de onlarla, servise binerken de onlarla birlikte olacağım” dedi.
Sedat Emanet, en keskin mesajını ise uçuculara hitaben verdi. Emanet “Kabin ekibindeki arkadaşıma çaycı gözüyle bakılması beni son derece rencide ediyor. Kimse uçak uçuran bir kaptana şoför muamelesi yapamaz. Kimse teknisyene Topkapı teknisyeni mantığı ile davranamaz. Herkesin yaptığı iş ağırdır. Sadece genel müdürlükte, planlamada, dispeçerlikte veya bilgisayar teknolojilerinde çalışan arkadaşlarımızın hepsi, bir zincirin halkasıdır. Herkes birbirine saygı duyacak. Ve kamuoyunda insanlar bizimle ilgili haber aldığı zaman, şunu söylemeleri beni çok rahatsız ediyor; çok para alıyorsunuz, hala utan mıyor musunuz? Greve çıkıyorsunuz. Bu noktada kamuoyunun çalışana bakış açışısını değiştirmek üzere planlar yapacağım. Hatırlarsınız 2007'deki grevde TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy: 'THY greve gidemez, sektörün içerisinde bir kurum' dediyse, ben Başaran Ulusoy'a şunu teklif edeceğim, THY sektörün içerisindeyse, hem haklarını savunun, hem de gelin o turizm firmalarıyla THY çalışanına rahat yapacağı tatil imkanı sağlayın. Dolayısıyla istemek tek taraflı olmuyor. Kısacası çalışanlar için daha sosyal bir oluşum da düşünüyorum” diyerek sosyal faaliyetler içinde de olacağını ifade etti.
Emanet “Harekete geçireceğim ilk önemli olaylardan birisi de şudur; kesinlikle TALPA'sıyla, TASSA'sıyla, UTED'iyle, Dispeçerler derneği ile vakfıyla paylaşımcı bir sendika yapısı ortaya koyacağım. Gerekirse buradaki başkanlarla aylık toplantı yaparak, neler yapabileceğimizi konuşacağız” dedi.
Sedat Emanet son söz olarak da “Kimse Bakırköy'de oturan bir sendika yapısı göremeyecek” dedi.
Yorumlar Tüm Yorumlar (46)