Ünlü Gazeteci Fikri Türkel, yazdığı köşesinde THY uçağında yaşanan bir vakayı ele almış...
Business Class’ta uçanlarla bir problemim yok. Bazen ben de uçuyorum. Arada biletim upgrade de ediliyor.
THY veya diğer uçuş şirketlerinin hizmetleriyle de bir sorunum yok.
Özellikle de THY’nin Business Class hizmetlerini tavsiye ederim.
Konumuz görgü ve bir kısım densizlerin, toplum içinde konuşma ve davranışlarını yönetme acizlikleriyle ne hale düştüklerini aktarmak istiyorum.
Hele bunlar Business Class’ta uçuyorlarsa!
Pazar günü Antalya’dan dönüşte bütün uçak Business Class’takileri dinlemek zorunda kaldı. Sadece dinlemedi haliyle… Tepkisini de koydular.
Maalesef ben de tam ardındaki sıradaydım. Mecburen gelişmeleri seyretmek zorunda kaldım. İş basit bir muhabbetten öteye neredeyse adli bir hal alacaktı.
Bunlar lise veya üniversite öğrencisi olsa belki de çoğumuz “gençlik başa bela” der sırıtıp geçerdik. Ama orta yaşı devirmiş beş karı koca olursa, üzüntü ve şaşkınlık arasında kalıyoruz.
TK 2419 sefer sayılı uçağın ön sıralarında oturanların hallerinin aynası olayım siz de karar verin:
Sanırım golf oynamaktan geliyorlardı. Çünkü check in kontuarında arkamızdaydı ve arkadaşım “golf ekibini gördün” diye sordu. Ben kontuardaki muhabbeti duymadım. Ancak güvenlik geçişinde bu gruptan biri eşini göstererek “bu kadına dikkat edin boş değildir” diye espri yaptı.
Görevliler nezaketi bırakmadı ama biz yorum yapma ihtiyacı hissettik. “Amerika’da bu espriyi yapsa uçaktan indirilir, vize ile girmişse sınır dışı edilir… Böyle bir espri artık dünyada kalmadı.” Vs
Meğerse bu işin başlangıç faslıymış. Alkollü bir durumları yoktu ama epey eğlenmişler ve onlar için hafta sonu devam ediyordu.
Ardımızdaki ekip Business Class yolcularıymış meğer. Önce esprili şekilde tanıdıklarına laf atmakla başladı. İlk sıradaki en arkadakine, en arkadaki diğer sıraya, en sağdan en sola, en arkadan en öne laf atmalar, lafa karışmalar, kahkahalar devam etti.
Ekonomi sınıfındakilerin sabır katsayıları yüksekmiş. Kendi aralarında işaretleşerek “bu nasıl kepazeliktir?” gibi birbirlerini bakıp durdular. Tanıdıklar kendi aralarında değerlendirmeler yaptılar ama ön tarafa laf atmayıp suskunluğunu korudular.
Haliyle en çok mağdur olanlar Business Class’ın ilk arkasındakilerdi. En başta da ben…
Yanımda oturan hanımefendi kitabına yoğunlaşmayı tercih etti. Bir diğeri bulmaca çözmeye odaklandı. Ben zaten ayağıma yoğunlaşıyordum. Ayağımı yukarıda tutmam gerekiyordu ama koltuk müsait değildi, bileğimdeki ağrı gidip geliyordu. Arkadaşların teklif etmesine rağmen iyi ki upgrade edip business class’a oturmadım diye düşündüm.
Benimle aynı düşüncede olan Business Class’ta da yolcu vardı. “Eğer sizlerin böyle bir yolcu olduğunu bilseydim, bu uçağa binmezdim” şeklinde tavrını koydu.
Anonsları yapan hostes, bir iki kere konuşmaları bastırmak için ekstradan anons yaptı. Tane tane, kelimelerin üzerine vurgu yaparak… Ama bu mesajı da almadılar.
Eğer paranız varsa istediğiniz şekilde konuşma hakkımız yoktur. Üst sınıflarda olmanız istediğiniz şekilde davranabilme hürriyeti de sağlamaz size.
Toplum içinde bulunma ahlakı konusunda da ulu orta kimseye nasihatte bulunamayız ama iş çığırından çıkma noktasına geldi.
Business’te oturan grup dışı kişiye “dışarda görüşelim” seninle diyebiliyorsa gerginliğin nereye vardığının göstergesidir.
Bununla da kalmadı. “Mahsuru yok dışarda görüşelim” deyince karşı tarafın densizliği daha arttı. Bir kişiye karşı on kişi, hem de tehdit, göz korkutma, aşağılama gırla gitti.
“Uğraşma bizimle başın derde girer!”
Gayri ihtiyari bakma ihtiyacı hissettim. MİT Mensupları mı bunlar? Öyle ya son günlerde onların davranışlarını sorgulamak sadece Başbakan’a ait hale geldi.
Kimdir bu dokunulmazlar? THY mensupları bile uyarı yapma ihtiyacı hissetmediğine göre biz kimlerle yolculuk yaptık?
Uçak indiğinde öndeki tartışmalar da kesilmeyince arka sıralardan bir yolcu fırladı yerinden: “Adamı fıttırmayın lennn”… Neyse karısı ve yanındaki yolcular sakinleştirdi yolcuyu. Tabii tepkiler bitmedi. Ama öndeki yolcular, egolarını daha da şişirdiler. Ardından bağıran adamın eşi tutamadı kendini. Daldı öndekilerin arasında bağırdı, çağırdı. İşte o sırada biraz farkına vardılar durumun. Eğer ona tavır gösterselerdi bütün uçak öndeki yolculara girişebilirdi.
Üstün ırk bu olsa gerek. Cem Yılmaz, gösterilerinde portakal suyu ve bir avuç fındık içmek için oturduğunu söylüyordu ya, öyle değilmiş: İstedikleri gibi konuşmak, bağırmak, kahkaha atmak ve ekonomi sınıfındakilere hakaret hakkını da elde ediyorlarmış.
Bütün Business Class yolcularının böyle olmadığını biliyorum. Ancak TK 2419 yolcuları kitaplara geçecek bir vakıa sundular. Bu tiplere karşı ne yapılır bilmiyorum ama benim elimden bunu size aktarmak düşüyor.
(Fikri Türkel / Ekofinans)
Yorumlar Tüm Yorumlar (27)