Öğretmen pilot Hikmet Aral ve öğrenci pilot Lisa Şener'in hayatını kaybettiği uçak kazasına ilişkin incelemeler yapmak için enkaz üzerinde çalışmalar sürerken, kazanın sebebini her uçuşun son 20 saniyesini kayıt eden cihaz çözecek.
İstanbul Hezarfen Havaalanı'ndan kalkan 'TC-SAS' tescilli 'Cirrus' tipi tek motorlu uçakta bulunan, Garmin G1000 Perspective glass cockpit sisteminin bir parçası olan Dijital Clarence Recorder adlı cihaz, kazaya ışık tutacak.
SIR 20 SANİYE
Olumsuz hava koşulları sebebiyle elektrik yüklü bulutlara girdiği ve yıldırım çarpması sonucu düştüğü öne sürülen uçağın kesin düşme sebebi, SHGM ekiplerinin incelemesi sonucu ortaya çıkacak. Bununla ilgili olarak uçağın bütün elektronik sistemlerini toplayarak inceleme başlatan SHGM ekiplerinin en büyük yardımcısı Cirrus uçakları için Garmin firmasının özel olarak geliştirdiği, 3 boyutlu görüntülü yaklaşma sistemi dahi olan, Perspective model G1000 glass cockpit’in Digital Clarence Recorder ünitesi olacak. Benzeri uçaklarda bulunmayan sistem havayolu uçaklarında bulunan CVR lardan farklı olarak her iki pilotun sadece telsiz konuşmalarının son 20 saniyesini süreli olarak kayıt ediyor. Bu cihaz sayesinde uçağın düşmeden önceki son 20 saniyesindeki telsiz konuşmalarını kayıt altına alan cihaz, kazanın sebebini de aydınlatacak.
1500 FEET’TE UÇMASAYDI...
Bu arada Tekirdağ’da yaşanan bu kaza genel havacılık ve eğitim uçuşlarındaki bir sıkıntıyı daha gözler önüne serdi. Hava trafiği açısından Class B statüsündeki Atatürk Havalimanı Hava Trafik Kontrol merkezi tarafından yönetilen uçuş sahasında, büyük gövdeli uçakların uçuşlarını etkilememesi için küçük uçakların 1500 feet yüksekliğin üzerine çıkılmasına izin verilmiyor. Bu kazada da deneyimli öğretmen pilotun da bulunduğu uçak, düşük irtifada bulunduğu için elektrik yüklü bulutlardan kaçamadı ve kaza yaşandı. Teknik olarak 25 bin feetin (7600mt ) üzerine kadar çıkabilen Cirrus tipi uçak, 1500 feet yükseklikte uçmak zorunda kalınca bulut kümelerinin içine girdi ve kaza iki kişinin ölümüyle sonuçlandı. Özellikle VFR uçuşlar yapan küçük uçakların kontrollü hava sahaları içerisinde kalkıştan sonra irtifa almalarına müsaade edilmemesi durumunun özellikle deniz üzeri uçuşlarda bu tip küçük uçakları çok zor durumda bıraktığı ve emniyetsiz durumlara sebep olunduğu ifade ediliyor. Kontrollü hava sahaları içerisinde irtifa alamayan küçük uçak pilotlarının özellikle motor durması ya da başka bir emergency durumda acil durumlarını yönetmek şansı kalmıyor.
PARAŞÜT KURTARABİLİRDİ AMA
Kazadaki bir diğer önemli detay da paraşütlü uçak olarak lanse edilen uçağın paraşütlerinin havada açılamamış olmasıydı. İlk incelemelere göre suya çarptıktan sonra açılan paraşütler, yüksek irtifada açılabilseydi uçak süzülerek deniz üzerine inebilecekti. Ancak yine sadece alçak irtifada uçuşuna izin verilen uçağın acil bir durumda paraşütü açılmak istense bile yükseklik az olduğu için paraşütün açılması mümkün olmayacaktı.
HAVA DURUMU ÇOK KÖTÜYDÜ
Airporthaber, kazanın olduğu saate ilişkin hava raporuna ulaştı. Yoğun ve tehlikeli bulutların açıkça görüldüğü hava raporuna rağmen uçuşta ısrar eden pilotlar, bu talihsiz kararlarının bedelini canlarıyla ödedi. Uzmanlar, hava raporunda yoğun bulut kümelerinin görülmesine rağmen pilotların uçuşa çıkmasında, “ Bulutun arkasını dolanırız” düşüncesinin yatmış olabileceğini öne sürdü.
İşte kaza sırasında hava durumu böyleydi:
©AirportHaber Özel
Yorumlar Tüm Yorumlar (12)