Savaş Ay, 11 Mayis 2009 tarihli Sabah Gazete’sinde, Amsterdam’da düşen THY uçağının genç pilotu Olgay Özgür’ün vefatının ardından ailesinin karşılaştığı bir olayı köşesine taşımış. Habere göre, müteveffa pilotumuz Olgay Öztürk bir ev satın almak üzere banka kredisi çekmiş ve fakat kredi veren banka pilotumuza bu kredi karşılığı hayat sigortası yaptırma koşulu getirmiş. Kredi borçlarına kefil olan müteveffa pilotumuzun ailesi ise müessif olay sonrasında, bankaya ödenmesi gereken taksitlerin hayat sigortası alacağından karşılanması talebinde bulunmuş. Bu talebi banka tarafından öncelikle olumlu karşılanmış fakat sonrasında kurum hayat sigortası genel şartlarına ilişkin bir maddeyi ileri sürerek ailenin talebine olumlu cevap veremeyeceğini açıklamış.
İşte o madde:
Savaş Ay’ın köşesinde de ayrıntısına değindiği 1 Mart 1995’de yürürlüğe giren Hayat Sigortası Genel Şartları’nın, sigorta teminat ıdışında kalan halleri düzenleyen A3.maddesinin 3.1. bendinde ” Sigortalı, sigortacıyı haberdar etmeksizin ticari hava hatları üzerinde yolcu nakline ruhsatlı işletmelerin uçak veya herhangi bir hava gemisinde ancak, yolcu sıfatıyla seyahat edebilir. Hayatı sigortalanan kişinin ölümü yolcu sıfatı dışında havada yapılan yolculuklar esnasında olursa, şirket yalnız riyazi ihtiyatı ödemekle yükümlüdür; ölüm tazminatı ödenmez.” hükmü düzenlenmektedir.
Hukuk, İyi niyet Adalet
Günümüzde banka kredisi kullanılırken, bankaların öncelikli talep ettiği evraklar arasında hiç şüphesiz geliri tevsik eden belgeler bulunmaktadır. Zira Sayın Ay’ın haberinden de anlaşıldığı kadarıyla, pilotumuzun iş akdinin bir örneğini de yine bankaya sunduğu anlaşılmaktadır. Hayat sigortalarında sigortacı, bu sigorta ile bir kimsenin belirli bir süre içinde veya sözleşmede belirtilen şart ve haller içinde ölümü veya o kimsenin sözleşmede belirtilen belli bir süreden fazla yaşaması ihtimalini ya da her iki ihtimali beraber sigorta edebilmektedir. Mesleklerinin icraları bakımından diğer insanlardan çok daha fazla yaşamsal risk alan pilotlar, somut olayda da görüldüğü üzere, bankaların kredi karşılığında “hayat sigortası” yaptırma şartı karşısında krediyi almak için önlerine sunulan evrakları birçok kez ayrıntılı okumaksızın incelemeden imzalamak durumunda bırakılmaktadır. Oysa ki, bir sözleşmenin kurulmasında tarafların sözleşme şartları üzerinde mutabık kalarak bu şartları müzakere etmesi asıldır. Tek taraflı lehe düzenlemeler içeren sözleşmelerin karşı taraf aleyhine hükümler içermesi halinde, özellikle tüketici hukuku yargılamalarında aleyhe hükümler sırf bu sebeplerden kaynaklı iptal edilebilmektedir. Günümüzde özellikle bankaların kredi verirken yapmış olduğu bu şekilde diretmeler, alacaklarını garanti almak amacından öteye geçmekte, alacağın temin edilmesinden öteye kurumlara ek kazanç sağlama şekline de dönüşmektedir. Zaten verilen krediler karşılığı bankalar lehine tesis edilen ipotekler ile alacak garanti altına alınmışken bu şekilde hayat sigortası diretmeleri de kredi ihtiyacı olan tüketicilere sözleşme hükümlerini müzakere etme şansı dahi vermemektedir. Günümüzde bankaların kredi sağlayıcı konumunda olduğu ve vatandaşların bu krediyi almak için kayıtsız şartsız bankanın şartlarını inceleme ve müzakere etme ortamı dahi olmaksızın sözleşmelere imza atmaları, kredi kurumlarının hukuku kendi amaçlarına yönelik kullanmalarından öteye geçememektedir. Şöyle ki, kredi talebinde bulunan müşterisinin pilot olduğunu bilerek hukuka aykırı dayatmalarla ve yine haberde belirtildiği şekliyle bankanın bağlı olduğu şirketler grubuna ait sigorta şirketinden yapılmasını zorunlu tuttuğu hayat sigortasını şart koşan bankanın bu işlemi karşısında odaklanılması gereken husus, konut kredilerinin tüketici hukuku kapsamına girmesinden bahisle, kredi karşılığı hayat sigortası yaptırılma zorunluluğudur. Anlaşıldığı üzere, sigorta sektörü temelinde sigortalılardan sağlanan fonların tasarrufu ile fonun değerlendirilmesi ve bu fondan ortaya çıkan hasarların belirlenen şartlar çerçevesinde tazmini düzenlenmekle birlikte, bankanın bu şekilde ayrıca hayat sigortası şartı getirmesinin amacı da yine kendi şirketler grubuna salt fon sağlanmasından öteye geçmemektedir. Hayat sigortası genel şartlarının hükümlerine son derece hakim olan sigorta şirketlerinin ve bankaların özellikle pilotlara yapmış olduğu benzer dayatmalarda teminat dışı halleri ve risk olasılığı hayatın olağan akışına uygun şekilde bilebilecek durumda olmalarına rağmen yapmış olduğu bu türlü eylemlerin hakkaniyet ve iyi niyet kuralları ve dolayısıyla hukukla bağdaşmadığı aşikardır.
Hukuki Analiz
Şartnamenin ilgili maddesi incelendiğinde, ”Sigortalının, sigortacıyı haberdar etmeksizin..........ancak yolcu sıfatıyla seyahat edebileceği ve buna bağlı olarak yolcu sıfatı dışında havada yapılan yolculuklar esnasında ölümün olması halinde ölüm tazminatı ödenmeyeceği” düzenlenmektedir. Bu durumda, şartname maddesinin muhalif mefhumundan ”Sigortalının sigortacıyı yolcu sıfatı dışında seyahat edeceğinden haberdar ettiğinde” sigorta edenin sorumluluğunun ortaya çıktığından bahsedilebilir. Bu şekilde arz etmiş olduğumuz hukuki yorumumuzdan hareketle, müteveffa pilotumuzun sigorta şartlarını imzalamadan önce öncelikle, kredi karşılığı aynı grup şirketlerinden hayat sigortası yapılması şartını getiren bankanın bu diretmesinin hukuka uygunluğu ile, sözleşme hususlarının müzakere edilip edilmediğinin ve sonrasında ise, kendilerine mesleğine ilişkin bilginin verilmesine rağmen riski gözardı ederek ve hukuku dolanarak teminat ödemekten imtina eden sigorta şirketinin sorumluluğunun yargılama konusu yapılması gerekmektedir.
Sonuç
Ülkemizde özellikle banka ve sigorta kuruluşlarının tek taraflı matbu halde hazırlamış olduğu ve değeri ve konusu ne olursa olsun en küçük noktasında dahi bırakın değişiklik müzakere olanağı dahi tanımayan diretmeleri karşısında, kredi ihtiyacına karşılık bulmak için bu diretmelere boyun eğmek durumunda kalan vatandaşlarımızın, sonrasında yaşadıkları bu şekildeki mağduriyetler, malesef ki yargılamaların uzun sürmesi ve somut olaydaki gibi bir yakının kaybedilmiş olmasının verdiği acıyla birleşince katlanamaz hal almaktadır. Bu sebeple, herşey den önce bireylerin ihtiyaçları karşında kendilerine sunulan sözleşmeleri imzalamadan önce malum ve olası risklerden haberdar olmalarını sağlamak amacıyla hukukçulara başvurmaları önem arz etmektedir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (8)