Üç dört yıl kadar önceydi...
Yıllar yılı gece gündüz demeden çalışmanın arkasından kısa bir mola almış, gidip gönlümce gezemediğim ülkelere hafta sonları iki üç günlük tatil kaçamakları yapmaya başlamıştım...
Hayatımın en keyifli tatil kaçamaklarıydı onlar...
Ne Prag, ne Milano, ne Roma, ne Venedik, ne Moskova, ne Kiev hiçbirine gitmemezlik etmiyor, her birinde iki üç gün soluklanıp, hayatımın molasını alıyordum...
Gidiş geliş zamanım az olduğundan, en rahat değiştirme yapabileceğim, nazımı en fazla çekecek hava yollarını yani Türk Hava Yolları’nı tercih ediyordum...
***
Türk Hava Yolları’ya bir süre önce, hayli gergin bir tartışma yaşamıştım...
Bazı gazeteler az mı dağıtılıyordu neden bulunmuyordu gibisinden bir tartışmaydı...
O günlerde yaptığım bu kısa seyahatlerde, uçuş esnasında hanım veya erkek hostesler yanıma gelip;
- “Sizin için özel bir kırmızı şarabımız var...” diyorlardı... “Tatmak ister misiniz?..”
Şarabı iyiden iyiye azalttığım günlerdi...
Hele uçuşlarda hiç içmiyordum...
Birkaç kere teşekkür ettim;
- “Uçuşlarda içmiyorum... Bir dahaki sefere inşallah...” diyerek geçiştirmeye çalıştım...
***
Oysa hostesler bu cevabı yeterli görmüyorlardı;
- “O zaman izninizle biz şarabı size hediye edelim... Gittiğiniz otelde içersiniz...”
Fark etmiştim ki, bu jest yaşadığım tartışmadan sonra Türk Hava Yolları tarafından kırmızı şarabı sevdiğimi bildiklerinden bana özel olarak yapılıyor...
Jestlerine karşılık “hayır” diyememiş, çoğunda otele götürdüğüm güzelim kırmızı şarabı içmeden otelde bırakıp dönmüştüm...
O günler de geride kaldı...
Ben azalttığım şarabı, artık sadece eşlik etmek, birkaç yudum almaktan ibaret içmeye başladım...
Bazı restoranlarda bana has bir ölçü oluştu...
Birkaç dostumla bir yemekte buluşuyorsam, onlara eşlik olsun diye, üç yudumluk bir kadeh şarap getiriyorlar...
Şerefe kaldırıldığında eşlik ediyorum, en fazla yarım kadehten aza tekabül eden o iki yudumu içiyorum...
***
Benim şarabi hayatım değişti fakat benim şarabi hayata bakışım değişmedi...
Türk Hava Yolları gibi bir dünya markasında bu yüzyılda alkollü içki tartışmasını abes bulurum...
İçki içmiyorum ve içkili ortamlarda da bulunmamaya gayret gösteriyorum...
Fakat bu benim sağlığımla ilgili aldığım kişisel bir hayat duruşu...
Kimsenin bir uçak seyahatinde “sarhoş olmayacak düzeyde rahatlamak amacıyla” alkol almasına karşı çıkacak bir noktada olamam...
Türk Hava Yolları’nın da olabileceğini sanmam...
Dünyanın en büyük markası olmaya soyunan Türk Hava Yolları’nda, içki vardı yoktu tartışması kadar zararlı bir tartışma olamaz... Bu tartışma THY’nin dünya çapındaki marka değerini bir anda düşürür...
Gereksiz ve bu ülkenin çoktan aşması gereken bir tartışma...
Bir süre önce bana jest olsun diye özel kav kırmızı şarap hediye eden bir havayollarının bu tartışmalardan elini eteğini çekmesi gerekiyor...
Yorumlar Tüm Yorumlar (14)