Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir yurtdışı gezisinden dönerken, "Türkiye’nin Kürt sorununu çözebilmesi için önünde tarihi fırsatlar bulunduğunu" açıklamıştı. Sonra kopan gürültüyü de hatırlayacaksınız. Muhalefet liderlerinden tutun da biz köşe yazarlarına kadar birçok kişi bu "tarihi fırsat" nedir diye sormuş, yanıt alamamıştık.
Cumhurbaşkanı geçtiğimiz hafta sonunda Şam’a gitti. Dünkü gazetelerin manşetlerine de yansıdığı gibi Cumhurbaşkanı Gül, Şam’da "Çözüm hiç bu kadar yakın olmamıştı" dedi.
Cumhurbaşkanı’nın bu sözü söylemesine neden olan durum, devletin bütün kurumlarının hiçbir dönemde olmadığı kadar uyum içinde olmasıymış.
Sevindirici bir gelişme!
Demek ki bugüne kadar devlet kurumlarının uyum içinde çalışmalarından sorumlu olan kişiler bu görevlerini layıkıyla yerine getirmiyorlarmış.
Anayasa, bu görevi yapacak kişinin Cumhurbaşkanı olduğunu da söylüyor. Gül, bunu başardığını söylediğine göre kendisini kutlamalıyız. Ancak önemli bir sorunumuz var ki o da bu açıklamaların hep yurtdışı yolculukları sırasında yapılıyor olması.
Demek ki uçak yolculuğu, devletimizin üst yöneticilerinin üzerinde "zihin açıcı" bir etki yaratıyor. Acaba, ABD Başkanı’nın uçağı gibi tam teşekküllü bir uçak alıp, hepsini gün boyunca havada uçursak mı diye düşünmeden de edemedim.
Şaka bir yana, şunu söyleyeyim: Bu tür konuları ayaküstü konuşmak yerine, bunun uygun zeminlerini tercih etmek, devlet adamlığının da bir gereği olmalı.
TBMM’yi toplantıya çağırıp konuşma yapmak bir yol olabilir. Ya da daha düzenli bir basın toplantısı tercih edilmeli.
Çünkü böyle olunca sözler uçup gidiyor, ne anlatılmak istendiği açıkça anlaşılamıyor ve bir gürültüdür gidiyor.
Mehmet Y. Yılmaz
HÜRRİYET
Yorumlar