07 Haziran 2008, Cumartesi 07:59:21

Yerli uçaklar AHL'ye gömülü!

Cumhuriyetin ilk yıllarında üretilen Türk uçaklarının, seri üretime geçememesi dönemin siyasi hesaplaşmasına bağlanıyor.
  • duyupta bi şey yapamamak görüpte kayıtsız kalmak işte insan böyle deli oluyor heralde.daha milli şefle ilgili neler duyacaz allahım,daha bu insanlar onun fosilleşmiş politikalarının ne kadar peşinden koşacaklar,hala nası medet umarlar bu dinazor zihniyetten..yazık kendi uçağını üretip bi iki kısır düşünceli yüzünden toprağa gömen bir milletin ferdiyim ağlamak istiyorum vede haykırmak yeteeeeeeeer...
  • Bahsedilen uçakların bir kaç adedinin AHL içindeki şimdiki askeri bölgede bir yere gömüldüğü söylenir.Hatta pilotlar ve teknisyenler uçaklara kıyamamış ve dikkatle sökerek yağlamış, muşambalara sarmışlar ince halatlarla bağlayıp gömmüşler.Bir daha çıkartmalarıda mümkün olmamış.Biz bunları şimdi hayatta olmayan büyüklerimizden dinledik.Keşke şu veya bu şekilde yerlerini bulabilsekde parçaları gün ışığına çıkarabilsek.Bir monte eden bulunur.Restore edilir ve iftiharla sergilenir. Benzer bir hikayede Kayseride anlatılır.Amerikan askeri yardımı başladıktan sonra Alman uçakları Kayseriye yollanıp ground edilmiş.Uçabilir uçaklar kesilecekleri zaman acıyan personel tarafından epeyce bir adedi sökülüp gömülmüş.Eğer anlatılanlar doğru ise maalesef bunlarda kayıp.
  • yazık çok yazık milli şef in ismini her yerden kaldıralım başta bjk inönü stadından çünkü ilk uçak fabrikamıza en yakın yerde ismi var...
  • Siyasi hesaplaşmalar değil, bunun adı milli şefin Atatürk ile başlayan gelişime yabancı misyonlar adına vurduğu en büyük baltadır o günlerde olan bitenler. Düşünebiliyor musunuz bu gün o milli şef zihniyeti Atatürk ün naaşından geriye kalanları ve madevi şahsiyetini kemire kemire siyaset yapmakta ve utanmadan ağızlarına Atatürk kelimesini yakıştırmakta, ama üzücü olan ise ülkemin saf insanları bu katle sahip çıkmakta. Özgür Türkiye çok yakında.
  • işte o dönemdeki siyasi hesaplaşmalar hala devam etmekte,bakalım güzel ülkem ne zaman kendi uçağını yapacak....

Cumhuriyetin ilk yıllarında üretilen Türk uçaklarının, seri üretime geçememesi dönemin siyasi hesaplaşmasına bağlanıyor. İlk uçak fabrikasını kuran Nuri Demirağ'ın torunu, siyasete kurban giden uçakların Atatürk Havaalanı'nda gömülü olduğunu söylüyor.
 
Nuri Demirağ, Türkiye tarihinin az tanınan önemli isimlerinden biri. Soyadının, 10'uncu Yıl Marşı'nda geçen "Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan" dizesiyle gösterdiği benzerlik tesadüfi değil. "Demirağ" soyadı kendisine, bizzat Atatürk tarafından cumhuriyetin ilk yıllarında 570 kilometrelik demiryolu hattının müteahhitliğini yaptığı için verilmiş.
Ancak Demirağ'ın ülkeye katkısı sadece demiryoluyla sınırlı kalmamış. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında 40 milyon dolarlık servetiyle ülke bütçesinin onda birine sahip olan Nuri Bey, kendi isminin baş harflerini taşıyan NuD 36 ve NuD 38 uçaklarını üreterek yerli havacılık sektörünün temelini attı.
 
İlk uçak fabrikası
Demirağ, bugün İstanbul'daki Denizcilik Müzesi'nin bulunduğu yerde Türkiye'nin ilk uçak fabrikasını kurdu. Tamamıyla Türk yapımı olan çift kanatlı, tek pervaneli ve motorlu uçaklar da burada imal edildi. Demirağ bugünkü Atatürk Havalimanı'nın bulunduğu arazinin tamamını da o dönemde satın aldı.
Ancak Demirağ'ın çalışmaları Atatürk'ün ölümüyle birlikte siyasetin çarklarına takıldı. Bütün girişimci ruhuna karşın Demirağ, Atatürk'ün ölümünün ardından Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yle anlaşmazlığa düştü. Demirağ, İnönü'ye karşı Türkiye'nin ilk muhalefet partilerinden biri olan Milli Kalkınma Partisi'ni kurdu.
Demirağ'ın Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi torunu Adnan Baykal bu süreçle birlikte aile servetinin büyük bir bölümünün istimlak edilmeye başlandığını söylüyor. Demirağ önce Beşiktaş'taki uçak fabrikasını ve daha sonra Atatürk Havalimanı'nın bulunduğu araziyi yitirdi. 40 milyon dolarlık servetinden geriye sadece Cihangir'de bir arazi üzerinde yükselen apartman kaldı.

Araştırmacı Savaş Güvezne de deneme uçuşu sırasında pilotaj hatası nedeniyle düşen ve İnönü döneminde üretimi durdurulan NuD 36 uçaklarının ardında siyasi hesaplaşmaların olduğunu düşünüyor.
Güvezne'nin araştırmasına göre Nuri Demirağ, Türk yapımı 12 uçağın üretimi için Fransa'dan pilot brövesine sahip Selahattin Alan'ı Türkiye'ye getirdi. Alan, NuD 36'yla Demirağ'ın tüm ısrarlarına karşın Eskişehir'e uçmaya karar verdi. Alan'ın yönetimindeki uçak Eskişehir yakınlarında iniş sırasında drenaj kanalına (su toplama kanalı) saplandı.

Bu kaza Demirağ'ın zorlu yıllarının da başlangıcı oldu. "Türk Hava Kurumu bu kazanın ardından uçaklar tehlikeli deyip sipariş ve ihaleyi durdurdu" diyen Güvezne, Demirağ'ın bilirkişiler eşliğinde hazırladığı raporların dikkate alınmadığını söylüyor. Yapılan tespit sonucunda uçaklarda bir sorun olmadığı ve pilotaj hatası nedeniyle düştüğü saptandı. Ancak uçakların seri üretime geçmesi engellendi.
Eldeki 12 uçağın bir kısmının hurdacılara verildiğini söyleyen Adnan Baykal, bazı uçakların da bugün Atatürk Havaalanı'nın olduğu bölgeye gömüldüğünü iddia ediyor.

Havaalanının dörtte üçünün dedesine ait olduğunu belirten Baykal, "Arazi sadece istimlak edilmekle kalmadı, ayrıca alandaki 12 uçağın en hızlı şekilde tahliye edilmesi istendi. Uçakları alıp, araba gibi bir yere park edemezdik. Dolayısıyla babam bu konuda büyük zorluklar yaşadı" diyor.
Demirağ'ın torunu Baykal dedesinin İnönü'yle yaşadığı zorluklara değinerek "Atatürk vizyonerdi. İnönü'nün ise ufukları çok dardı" iddiasında bulunuyor. Baykal, ailesinin yıllar boyu süren istimlaklar nedeniyle ciddi maddi zorluklar yaşadığını söylüyor. Bugünkü Atatürk Havalimanı arazisinin istimlaktan önce kendilerinin olduğunu söyleyen Baykal, uçakların bir kısmının havaalanı arazisine gömüldüğü, bir kısmının ise hurdacılara satılmış olduğu görüşünde.
Dedesinin sadece İnönü'yle değil, 1961 yılında idam edilen Demokrat Parti'nin kurucusu Adnan Menderes'le de sorunlar yaşadığına değinen Baykal, bu sorunlar nedeniyle Demirağ'ın bir darbe daha aldığını söylüyor: "Demokrat Parti'ye eleştiri oklarını yönelten Son Havadis gazetesi Beşiktaş'ta bulunan fabrikanın alt katında basılıyordu. Menderes dedemden gazeteyi tahliye etmesini istedi fakat dedem kabul etmedi, bu tutumunun hemen ardından geriye kalan servetini de hızla yitirdi."
 
 
İlk pilotları yetiştirdi

Birinci Dünya Savaşı'ndan henüz yeni çıkan ve yaralarını sarmaya çalışan genç Türkiye Cumhuriyeti öncelikle orduya yatırım yapma kararı aldı. Askeri araç gereç temini için kampanyalar başlatılıp Anadolu'dan bağış toplandı. Tayyare piyangolarından sağlanan gelirle hava kuvvetlerine destek verilmeye çalışıldı.
Savaş Güvezne'nin aktardığı bilgiye göre Atatürk kampanyaya 10 bin lira bağışta buludu. Koç Ailesi de Vehbi Koç'un önderliğinde kampanyaya 5 bin liralık bağışla dahil oldu. Fakat en büyük bağışı Nuri Demirağ yaptı, bütün servetini bağışladı.
Demirağ'ın bu yatırımla birlikte Türk havacılık sektörünün temelini attığına değinen Güvezne, Türk uzmanlar eşliğinde iki yıl boyunca Avrupa'da uçaklar üzerine araştırma yaptığını Türkiye dönüşünün hemen ardından ise Beşiktaş'taki Tayyare Fabrikası'nın kurulduğunu söylüyor.
Türksivil Havacılık tarihinin ilk okulu olan Gökokulu'na da imza atan Demirağ burada otuzlu yıllarda yine Türk havacılık tarihinin 420 pilotunu yetiştirdi. Doğduğu Divriği'de havaalanı kurmak için binlerce dönüm arazi satın aldı. Ancak geçen sene burada açılan havaalanına ismi verilmedi.
 
 
Türk havacılık sektörü baltalandı
Nuri Demirağ'la ilgili görüşlerine başvurduğumuz havacılık tarihi uzmanı ve Met-Air pilotu Fehmi Karaeminoğulları şunları söyledi: "Demirağ'ın ürettiği uçakların emniyetsiz olduğu konusu gerçeği yansıtmıyor. Çeşitli çevreler Türkiye'nin dışarıya bağımlı olmasını istedi. Bu nedenle de Türk havacılık sektörü baltalandı." Karaeminoğulları şöyle devam etti: "Fransa, Almanya ve İtalya'nın başını çektiği oluşum bugün dünya devleri haline geldi ve kendi uçaklarını üretiyor. Bu, Türkiye adına büyük bir kayıp."
Kokpit Programı koordinatörü Tolga Özbek de Karaeminoğlu'nun görüşlerine katılarak şöyle devam etti: "Muhalif kimliği nedeniyle Demirağ dönemin yönetimlerinin hedefi haline geldi; bu tutum, Türk havacılık sanayiinin de sekteye uğramasına neden oldu." Brezilya'yı örnek veren Özbek, Türkiye'yle aynı yıllarda uçak üretimine başlamasına karşın, bugün dünya devleri arasına girdiğini vurguladı.

Referans

Yerli uçaklar AHL'ye gömülü!

Yorumlar Tüm Yorumlar (5)

isyan ~ 16 yıl önce
duyupta bi şey yapamamak görüpte kayıtsız kalmak işte insan böyle deli oluyor heralde.daha milli şefle ilgili neler duyacaz allahım,daha bu insanlar onun fosilleşmiş politikalarının ne kadar peşinden koşacaklar,hala nası medet umarlar bu dinazor zihniyetten..yazık kendi uçağını üretip bi iki kısır düşünceli yüzünden toprağa gömen bir milletin ferdiyim ağlamak istiyorum vede haykırmak yeteeeeeeeer...

Yanıtla

Kalan karakter 1000
DEMİRKUŞ ~ 16 yıl önce
Bahsedilen uçakların bir kaç adedinin AHL içindeki şimdiki askeri bölgede bir yere gömüldüğü söylenir.Hatta pilotlar ve teknisyenler uçaklara kıyamamış ve dikkatle sökerek yağlamış, muşambalara sarmışlar ince halatlarla bağlayıp gömmüşler.Bir daha çıkartmalarıda mümkün olmamış.Biz bunları şimdi hayatta olmayan büyüklerimizden dinledik.Keşke şu veya bu şekilde yerlerini bulabilsekde parçaları gün ışığına çıkarabilsek.Bir monte eden bulunur.Restore edilir ve iftiharla sergilenir. Benzer bir hikayede Kayseride anlatılır.Amerikan askeri yardımı başladıktan sonra Alman uçakları Kayseriye yollanıp ground edilmiş.Uçabilir uçaklar kesilecekleri zaman acıyan personel tarafından epeyce bir adedi sökülüp gömülmüş.Eğer anlatılanlar doğru ise maalesef bunlarda kayıp.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
tecknicman ~ 16 yıl önce
yazık çok yazık milli şef in ismini her yerden kaldıralım başta bjk inönü stadından çünkü ilk uçak fabrikamıza en yakın yerde ismi var...

Yanıtla

Kalan karakter 1000
totoh ~ 16 yıl önce
Siyasi hesaplaşmalar değil, bunun adı milli şefin Atatürk ile başlayan gelişime yabancı misyonlar adına vurduğu en büyük baltadır o günlerde olan bitenler. Düşünebiliyor musunuz bu gün o milli şef zihniyeti Atatürk ün naaşından geriye kalanları ve madevi şahsiyetini kemire kemire siyaset yapmakta ve utanmadan ağızlarına Atatürk kelimesini yakıştırmakta, ama üzücü olan ise ülkemin saf insanları bu katle sahip çıkmakta. Özgür Türkiye çok yakında.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
gha ~ 16 yıl önce
işte o dönemdeki siyasi hesaplaşmalar hala devam etmekte,bakalım güzel ülkem ne zaman kendi uçağını yapacak....

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000