Amsterdam kazasının konu edildiği ‘Kara Kutu’ya önce genel bir değerlendirmeyle başlayan Erçakar, şunları ifade etti.
Eftal Erçakar: “Her kazanın mutlaka ön raporu yayınlanır. Bunun nedeni kazanın aslında olmayan sebeplerini gözler önüne sermektir. Kazanın raporuna bir sırrı çözüyor gibi bakmak lazım. Hollanda zaten bu raporunun arkasında duracaktır. Ancak raporda göze çarpan unsurlar var. Bahsedilen sorunları bir kenara attılar. Her uçuşta olduğu gibi bu uçuşta da pilotun inişte uygulaması gereken kurallar vardır. Bir uçağın inmesi için belli sürate ihtiyacı olur. Uçak inerken belli başlı ağırlıklardan kurtulması gerekir. Gaz kesilir, sürat azalır vs. zaten pilot eğer olumsuz bir durumla karşılaşırsa pas geçer. Buna hakkı var çünkü. Uçağın inerken belli bir irtifa kaybetmesi gerekiyor” dedi ve şöyle devam etti:
”Bir uçak hızlı ve yüksek bir irtifada iniş yapacaksa bunun sorumluluğu kontrolördedir ve bu da kontrolöre sorulur. Kontrolörler yoğun olan alanlarda sırayla iniş yaptırırlar. Böyle durumlarda trafik kontrolörü uçağı adeta bir uzaktan kumanda gibi oynatır. Ne derse pilot da buna uyar. Kontrolörün dediği şeyi tekrarlatamazsınız. Eğer anlamadım derseniz o alana belki 1,5 saat sonra ancak inersiniz. Bu kaza olayında ise stabil olmayan bir uçuş var.
Bir uçağın pilotunun, radarın ne düşündüğünü anlaması için ne söylediğine kulak vermesi gerekir. Çünkü uçağın irtifa kaybını pilot belirler ve radarla bağlantı kurar. Burada önemli olan kaptanın inisiyatifidir. Bu kazada belli sebeplere takılmamak lazım” şeklinde konuştu.
RADYO ALTIMETRE ARIZASI
Radyo altimetre, çok küçük bir noktadır. Zaten bu kaza radyo altimetrenin illa görünmesi gereken bir kaza değil. Bırakın altimetreyi, bir uçağın bütün göstergeleri bozulsa dahi pilot o uçağı uçurmakla yükümlüdür. Bütün göstergeler kaybolsa bile, pilot bir Cessna 172 uçurur gibi uçağı indirebilir. Radyo altimetrenin arızası yada gösterge bozukluğu uçağın durumunu etkilemez. Görülmesi de gerekmez. Zaten altimetre belli bir yüksekliğe kadar çalışır. İhtiyaç duyulan yükseklik de pilot tarafından belirlenir. Radyo altimetre eğer bozuk gösterdiyse bir daha ki uçuşta normal seyrine de dönebilir. Eğer bir önceki pilot bu arızanın sorun olacağını düşünseydi rapor ederdi. Ama bu arıza bir uçağın uçmasına engel değil. Bu arıza olduğunda yapılacak şey de otomatik pilottan çıkmak olur. Sorunları doğru ele almak lazım. Bir uçak kazası yaşandığında diğer şirketler raporu alır ve 6 ayda bir pilotların girdiği simülasyona senaryo edilir. Kazaların önüne geçmek için pilotların yapılan uyarıları dikkate alması gerekir. Eğer dikkate almazsa bu onun sorunu. Eğer uyarılardan yana sorun yaşanırsa o pilotun o şirketle işi biter. Kazaya gelecek olursak, tekrar söylüyorum, radyo altimetre kazaya neden olmaz. Eğer arıza yaparsa devreden çıkartırsınız. Zaten arıza da demek doğru olmaz. Gösterge yanlış bilgi vermiş. Bugün yanlış bilgi verdiyse yarın doğru bilgi de verebilir.
Boeing bu arızanın ardından gerekli açıklamayı yaptı. Diyelim ki altimetre sorunu nedeniyle Boeing’e üçüncü bir altimetre talebi geldi. Boeing bu altimetreyi koyamaz. İyice araştırır ve gerekli görürse bütün uçaklara koymak zorunda kalır. Zaten Boeing bu konuda çok rahat. Bu mesele kaza raporunda fazla yer kaplamaz. Ben olsam bu arızayı görünce devreden çıkarırım.
Zamana bırakırsak eğer, Boeing bu durumu ayrıntılı olarak açıklar. Açıklanan raporu derinlemesine değerlendirmek lazım.
”KAZA TEK BİR NEDENE BAĞLI KALAMAZ”
Bu kazayı yada diğer uçak kazalarını tek bir nedene bağlı olarak değerlendirmemeliyiz. Belki de olay 1 ay öncesine dayanıyor. Bunu bilemeyiz. Pilotun uçuş saatinde bir problem mi vardı, ailevi sorunları mı vardı? Bunları da düşünmek lazım. İkinci pilotun uçuşu devralması kaptanın inisiyatifine bağlıdır. Eğer ikinci pilot yönetimi aldıysa kaptan müdahale etmez ancak tecrübesini mutlaka yansıtır ve gerekli olan uyarıları bilgisi dahilinde ikinci pilota aktarır. Eğitim alan yardımcı pilot görevi devraldıysa kaptan mutlaka o uçağı kafasında uçuruyordur. Çünkü içinde yolcuları olan bir uçakta eğitim söz konusu.
KULE HATASI VAR MI?
Kulenin hatası olduğunu düşünmüyorum. Dediğim gibi hiçbir kaza tek nedene bağlanamaz. Kazalar basit değildir. Uçak kazalarını pilotlar yapar. Ama tabi ki kazayı kaza günüyle sınırlandıramazsınız. Uçuş bir bütündür. Otomatik pilotlar da bunların içinde. Otomatik pilotlar bizlere yardımcı olmak açısından çok önemli tabi ki.
Radyo altimetre konusunda görüşlerini devam ettiren kaptan pilot Erçakar; “radyo altimetrenin eksi göstermesi bir şeyi ifade etmez. Pilotlar arızalar olmasına rağmen uçağı uçurmakla yükümlüdür. Çünkü can taşıyor. Avrupa’da öyle eğitimler var ki, alana inerken ezberlemiş gibi hissedersiniz kendinizi. Kurallara ve söylenenlere uymak zorundasınız. Mesela New York’ta bir kontrolörün dediğini anlamaz ve tekrar etmesini isterseniz, New York’a inmeyi unutun.
Zaten bu kazada pilotlar radyo altimetrenin arıza yaptığını anlamışlar, çünkü açıklanan rapor kara kutunun dinlenmesiyle ortaya çıkarıldı. Kara kutu’ya yansıyan da pilotların arızayı anladığını fark ettiğidir. Anladılar ama fazla umursamadılar demek ki, çünkü önemsenecek bir şey değil bu. Kokpite girdiğinizde 10 bin feet yüksekliğe kadar tek kelime edemezsiniz. Ama yükseklik 10 bin feeti bulduğunda dün gece eğlendiğiniz yere kadar her şeyi anlatabilirsiniz.
”CESSNA 172 GİBİ UÇURURSUNUZ”
Havacılıkta olağanüstü durumlar yaşanabilir. Bu durumda tekrar söylüyorum, her şeyi kapatıp bir Cessna 172 uçurur gibi uçağı yere indirirsiniz. Eğer kaptan pilot, ilk kez uçtuğu ikinci pilota güven vermezse sağlıklı bir uçuş olmaz. Yardımcı pilota, ‘eğer bir fikrin varsa mutlaka söyle 10 kez yanlış söylersin ama 1 kez söyleyeceğin doğru şey bize yardımcı olacaktır’ diyerek ona güven vermek gerekir.
Bu kazanın sebebi ortaya çıktığında Sivil Havacılık gerekli cevabı verecektir.
”THY YÖNETİMİ GÖREVİ BIRAKSA YENİ YÖNETİM İŞİ ÇÖZECEK Mİ?”
Bir havayolu şirketinde yönetici olmak için o işin eğitimini almak gerekir. Ne kadar okumuş olursanız olun, o işin tahsilini görmüş olmanız gerekir. Şimdi bu kazadan dolayı THY yönetimi görevi bıraksa yeni gelecek olan yönetim olayı çözecek mi?
Ben Malezya’da 8 yıl görev yaptım ve öğrendim ki mevcut yönetim 16 yıldır görevdeymiş. Ama bazı durumları sorgulamak lazım. THY 22 kez ölümlü kaza yaşamış, bu rakam oldukça fazla. Beğenilmeyen Alitalia’nın en son kazası 1984 yılında yaşanmış. Yurt dışında Türk olduğunuzu söylediğiniz zaman THY çok kaza yaptı deniyor. THY’de 600 olan pilot sayısı 2000’e çıkmış. Bu planlanmış bir durum mudur? Bunları sorgulamak lazım.
”CİNAYET OLUR”
Pilotların uçuşlarda rahat bırakılması gerektiğini ifade eden Erçakar; “Bir pilot her şey mükemmel olsa bile istemediği alana inmez. Bu pilotun tercihidir. Kimse karışamaz. Eğer şirketler pilotlara inmesi gerektiği alan konusunda dayatmada bulunursa bu cinayet olur” dedi.
THY VE YABANCI PİLOT ALIMI
Türk Hava Yolları, yabancı pilot arıyorsa buna hazır mı onu düşünmesi gerekiyor. Bu durumda CRM eksikliği yaşanacaktır. THY gereğinden fazla büyüyor. Devlerle yarışmak için sürekli uçak almak değil, alt yapıyı sağlayıp iyi düşünmek gerekiyor. Havacılık ekip işidir.
Airport TV hakkında da görüşlerini ifade eden Erçakar; “Airport TV sektör için bir şanstır. Doğru yolda ilerliyor” dedi.
Program boyunca anlatılanların kazanın CRM eksikliğinden kaynaklandığını ve insan kaynaklı olduğunu ortaya çıkarmasının yanı sıra, farklı görüşlerin yayına telefonla bağlanıp tartışmaya ısrarla katılmasını isteyen Sefa İnan’ın çağrısına hiçbir kaptanın yanıt vermemesi ve programa bağlanmaması dikkat çekici unsurlardı.
Programının videoları gün içinde AirportHaber'de olacak...
Yorumlar Tüm Yorumlar (25)