Gelen cevap; “… Bu projede her ne sebeple olursa olsun ortaya çıkabilecek maliyet artışları hiçbir şekilde kamu tarafından karşılanmayacak; tamamen görevli şirketin sorumluluğunda olacaktır…” diyor.
İmza:
DHMİ Genel Müdürlüğü.
Bu cevaba sevindim.
Ama yeterli bulmadım.
Cevap iyi anlaşılsın.
Hiçbir kuşku kalmasın.
* * * *
Başbakan ve eski Bakan (Binali Yıldırım) istedi. Görevi havalimanı yaptırmak olan DHMİ Genel Müdürlüğü 3966 sayılı Kanun’a göre “Yap-İşlet-Devret” modeliyle İstanbul’a yeni havalimanı projesini hazırladı. İhaleye çıkmadan önce bütün detaylar en küçük noktasına kadar incelendi. Uzman kuruluşlardan görüş alındı.
Proje olgunlaştırıldı.
Şartnameler hazırlandı.
Sözleşmeler yazıldı.
İhaleye çıkıldı.
Yeni havalimanını; 10 milyar 247 milyon Euro harcayarak yapmak ve karşılığında onun mağaza, dükkan, otopark türü her kazancını ve devletin; “gelen uçak-giden uçak, gelen yolcu-giden yolcu, gelen kargo-giden kargo” başına alması gereken bütün vergi, harçları kendi adlarına 25 yıl boyunca toplayıp (mevcut Atatürk Havalimanı gelirleri veri alınarak 25 yılda toplanacak paranın 75 milyar Avro olması hesabı yapılıyor) bu havalimanın 25 yıllık “kiracı sahibi” olmak isteyen özel firmalar, şirketler, onların patronları, “yer görme belgesi alma mecburiyeti” içindeydiler.
Yeri gördüler.
Arazi yapısını tanıdılar.
Uzmanlarına incelettiler.
Zeminin altını keşfettiler.
Yapacakları havalimanını; pistler ve diğer tüm tesislerin, binaların günün en ileri tekniğine, teknolojisine, standarda ve kaliteye uygun olması sorumluluğunu aldılar. Sözleşme bu şartlarda imzalandı. Havalimanı temeli tantanayla, alkışla, başbakan yağlayarak bu sözleşmeye göre atıldı.
Böyle olması gerekirdi.
* * * *
Evet… Evet…
Bütün ihaleler netlik ister.
Halka hesap verebilir olur.
Böyle olması gerektiği için ben de geçen hafta bu köşede okurlarımın da ilgiyle okuduğunu bildiğim; “Altı cılk çıktı- Havuzlama- Yeni Bakan yatağa düştü” başlıklarıyla 3 yazı yazdım.
3 soru sordum.
Soru 1: İhaleyi kazanan 5 ortak şirket (Cengiz-Limak-Kolin-Mepa-Kalyon) havalimanı zemininin altının bataklık olduğunu bilmeleri gerekirken neden şimdi “altı bataklık çıktı, maliyet arttı” diye bağırıyor? Maliyetin arttığını söyleyerek bedeli DHMİ’ye yani devlete mi yüklemek istiyorlar?
Soru 2: İhaleyi kazanan 5 ortak şirketin, havalimanının oturacağı zeminin kot yüksekliğini 30 metre aşağı çekmek ve 1 milyar metreküp toprak dolguyu yapmaktan vazgeçme isteğini DHMİ kabul etti mi? Bu istek kabul edildiyse bunun anlamı şirketlerin cebine 2 milyar Euro kazanç aktarmak değil midir?
Soru 3: İhaleyi kazanan 5 ortak şirketle yapım sözleşmesi; “kaba bir keşif bedeli” üzerinden mi yoksa “kesin uygulama projesi çizilip anahtar teslimi bedel üzerinden” mi imzalandı? İkincisiyle yapıldıysa şirketlerin kot indirimi isteği neye göre kabul edildi?
* * * *
Benim 3 yazımın içeriğinden çıkan bu 3 soruya DHMİ (Devlet Hava Meydanları İşletmesi) Genel Müdürlüğü gönderdiği cevapla altını bir kez daha çiziyor ve “…Bu projenin yapımıyla ilgili tüm maliyetlerin görevli şirket tarafından karşılanma zorunluluğunun bulunduğu hususunun altını bir kez daha çizerek, açıklamalarımızın köşenizde yer almasını sorumlu gazetecilik anlayışınızın bir gereği olarak bekleriz.
Saygılarımızla…
DHMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ…”diyor.
* * * *
Sorumlu gazeteciliği seve seve yaparım. İşte yukarıda yazdım. Takipçisi de olacağım. Ama diğer 2 soruma da cevap bekliyorum: Kotu indirdiniz mi? İndirdiyseniz bunu kimin sözüyle yaptınız? Sözleşmeyi kaba bir keşif bedeli üzerinden mi yoksa “uygulama planı” üzerinden mi imzaladınız?
Belgeleri bekliyorum.
Necati Doğru / Sözcü
Yorumlar Tüm Yorumlar (11)