Türk Hava Yolları, yaptığı atılımlarla dünyaya adını duyururken, beri taraftan da etrafındaki beleşçilerle uğraşıyor. Neredeyse hemen hergün Türk Hava Yolları, yazılı basından bir köşe yazarına konu oluyor.
Bu konu da, bir kaç örnekle; THY'nin ne Barça sponsorluğu, ne Turkcell ve Türk Telekom'dan sonra en çok kâr eden şirket olması, ne yolcu sayısı bakımından Avrupa'nın en büyük 4. havayolu şirketi olması idi (istisnalar elbette var, ancak kaideyi bozmuyor). Köşesi olanlar, en ufak bir olayda, pire için yorgan yaktılar ve yakmaya da devam edecekler.
Türk Hava Yolları, bugünde bir köşe yazarının köşesini doldurmaya yardımcı oldu.
Tercüman Gazetesi köşe yazarı Ayşem Kalyoncu, Ahsen Unakıtan vakasından sonra kendisi de benzer bir durumla karşılaşmış. Ahsen Hanım'ın olayı için eleştirel bir yazı yazdığını da belirten Kalyoncu, galiba THY'ye aba altından sopa gösteriyor.
Köşe yazarlarındaki bu THY bağımlılığını AirportHaber yazarı ve Airport TV Haber Müdürü Murat Herdem, 14 Aralık 2009 tarihindeki yazısında gayet güzel açıkladı.
Önce Ayşem Kalyoncu'nun yazısını olduğu gibi yayınlıyoruz ve ardından da Murat Herdem'in yazısını tekrar hatırlayalım;
İşte Kalyoncu'nun bugünkü yazısı;
Ah! Ahsen Yenge...
AH...! Ahsen yenge ahin mı tuttu ne? Hatırlarsanız geçen yılın son bayramın da Ahsen Unakıtan yanlışlıkla THY'nın uçağı ile Kıbrıs yerine Ankara'ya uçurulmuş, ardından da THY yetkililerine bir araba dolusu fırça çekmişti. THY yetkileri özür üstüne özür dilerken, Ahsen hanım durumun telafisi için eşi ve kendine ömür boyu THY'dan pas bilet istemiş, ben de konu hakkında bir güzel yazı döşenmiştim.
Şimdi gelelim başıma gelen olaya...İstanbul Havalimanı'nda Karabük uçağının önünde CIP yolcuları olarak bindiğimiz otobüsten indirildik.
ELİ kolu valizle dolu olan bazı yolcular ve ben, Karabük uçağına çıkan dimdik yolcu merdivenini zar zor da olsa tırmandık. Tam son basamağa adımımı atıyordum ki sıranın en önünde duran yolcu bir an da geri döndü ve aşağıya doğru "yanlış uçakmış, dönün!" diye bağırmaya başladı. Neredeyse birbirinin üzerine düşecek olan yolcular oflaya puflaya dik merdivenden gerisin geri inmeye başladılar.
MEĞER bindiğimiz uçak Çanakkaleeye gidiyormuş. İzmir uçağı ise taaa uzakta görülen uçakmış.
Bismillah çekerek topluca uçağa doğru yürümeye başladık. Esen rüzgar ve soğuk yetmemiş gibi az daha araçların altında kalma tehlikesi yaşadık.Hani derler ya "b.. yoluna gitti Niyazi". Az daha bizlerde Niyazi oluyorduk.
TÜRLÜ badirelerle İzmir'e uçacak olan Marmara uçağına varmayı başarmıştık başarmasına ama şimdi de uçağa çıkmamız gereken merdivenlerin kapısı kilitliydi. Neyse kısa bir beklemeden sonra birileri bizi hatırladı ve sonunda uçağımıza binmeyi başardık.
BİZİ karşılayan hostesler "Az daha Çanakkale'ye uçacaktınız" şeklinde espri yapmaya yeltenmişlerdi ki yüzümüzde ifadeyi görünce kelimeleri yutmak zorunda kaldılar. Durumu kurtarmaya çalışan bir diğeri hostes ise "Aman canım sayımda zaten ortaya çıkardı. Merak etmeyin bir şey olmazdı" diyerek bizleri avutmaya çalışırken ben de şafak attı ve "Madem bîr şey olma imkanı yoktu, Ahsen hanımı Kıbrıs yerine Ankara'ya uçurmayı nasıl başardınız?" sorusunu patlatıverdim.
BİR anda kekelemeye başlayan hostes "Aaaa... ama aaaa... o konu başka, durum farklıydı" gibilerinden bir şeyler gevelemeye çalıştı.
Sorarım sizlere hakkında yazıp dalga geçtiğim "Sen misin benîm hakkımda yazı yazıp da dalga geçen" şeklinde düşündüğünü varsaydığım Ahsen hanımın, 2010'da da üzerimde ki kehaneti devam eder mi, etmez mi? Lütfen birileri bana izah etsin ve açıklayıcı bilgi versin. Yoksa 2010 yılı burnumdan gelecek...
İşte Murat Herdem'in 14 Aralık 2009 tarihli o yazısı
THY'NİN ASALAKLARI
Büyük Türk medyasının usta kalemleri(!) işin sırrını çözdü. Formül basit… ‘Önce yaz, sonra uç’…
Makarna fazla mı kremalı ya da yemekler fazla ısındığından dolayı sıcak mı? Yoksa etler mi kuru? Daha da ötesi hostesler çirkin ve kilolu mu? Veya uçağınız rötar mı yaptı?
O halde yapacağınız tek şey var. Uçaktan indikten sonra kalemi alıp başlayacaksınız bire beş katarak döktürmeye… Çünkü siz insanüstüsünüz ve bunlar çekilesi şeyler değil!
Kremalı makarnayı yememiş olsanız bile, ‘yedim midem bozuldu’ diyebilirsiniz.
Ya da ‘ haddinden sıcak yemek dilimi yaktı, dilimde beyaz pütürcükler oluştu, sizin yüzünüzden tat alma duyumu kaybettim’ yalanı da amaca ulaşmanızı sağlayabilir.
Veya, ‘Koridor kenarındaki koltuğumda afiyetle çayımı içerken kilolu bir hostes koluma çarptı, çay üzerime döküldü. Bilmem ne markalı İtalya’dan aldığım ceketim mahvoldu’ Bu da şık bir bahane olabilir…
Hatta, ‘ Uçağım on beş dakika rötar yaptı, Ankara’daki çok önemli toplantımı kaçırdım’ cümlesi de idealdir.
Tüm bunlar ne için mi? Özgürce, fütursuzca, pervasızca yazıp çizilen köşeler için tabi ki…
Oralarda THY uçaklarında yaşadığınız en küçük olayı abartarak yazınca ne oluyor? Yazının çıktığı günün öğlen sıralarında telefonunuz çalıyor. Arayan, THY Basın Müşavirliği… ‘X bey, yaşanan aksaklıktan dolayı özür dileriz. Hatamızı telafi etmek için sizi Paris’te ağırlamak isteriz.’
Yazar ile THY yetkilisi arasında aynen bu konuşma geçer. Evet, amaca ulaşılmıştır… Köşe kullanılarak bedava seyahat hakkı elde edilmiştir artık. Gerisi çok da önemli değildir. O uçuştaki personel ne olmuştur, sorgulanmış mıdır, azar mı işitmiştir, işten mi atılmıştır, mesaisi mi kesilmiştir?
Bu kısmı onları pek ilgilendirmez!
Onlar yazar geçer… İşte gördük… Uçuş sırasında kokpite girme isteği uçuş emniyeti gerekçe gösterilerek kibarca reddedilen bir yazarın THY kabin amirini nasıl yerden yere vurduğuna, nasıl kamuoyuna ifşa ettiğine hepimiz tanık olduk.
Peki, bunun sorumlusu sadece o yazarçizer takımı mı?
Hayır, asıl suç bunlara o fırsatı verenlerde… Eskiden böyle bir şey yoktu. Kimse de THY uçağında yaşadığı olayı bu kadar abartarak köşesinde taşımazdı. Ama eğer sen onlara bu imkânı verirsen, check-in işlemlerini bile diğer yolculardan öncelikli yaparsan, uçakta özel ilgi gösterirsen, ekonomi bileti business class’a upgrade edip golf arabasıyla uçağına kadar götürürsen, ona özel ikram sunarsan olup olacağı budur. Neden bu yazarçizer takımı diğer havayollarını yazmıyor? Atlasjet’e, Onur Air’e, Pegasus’a binmiyor mu bunlar? O uçaklarda hiç mi aksaklık olmuyor?
Sonuç olarak, bu kadar jeste karşın THY hakkında neden hala hemen her gün olumsuz yazılar çıkıyor? Sebebi çok açık… Işığı gören geliyor da ondan…
Facebook Yorum