Ulusal havayolu şirketimiz THY’nin yönetimi “iddialı” oynuyor...
Daha geçenlerde bir açıklama yaptılar ve yakın bir gelecekte dünyanın en büyük havayolu şirketi olacaklarını söylediler...
Bu hedefe ulaşmak için de işin cilasını gerçekten iyi yapıyorlar...
Reklam filmlerinde dünyanın sayılı starlarını oynatıyorlar, Avrupa’nın en büyük futbol kulüplerine resmi sponsor oluyorlar...
İyi de... Sadece “cila”, dünyanın en büyük ya da en iyi havayolu şirketi olmaya yeter mi?
Bunun için “hizmet kalitesi”nin de yükseltilmesi gerekmez mi?
***
İnönü Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün düzenlediği “Medya ve Demokrasi” konulu konferansa katılmak için dün Malatya’daydım...
Uçağım, Atatürk Havalimanı’ndan önceki akşam 18.45’te kalkacaktı...
Pist uzatma çalışmalarının yarattığı karmaşayı bildiğim için hava meydanına iki saat önce gittim.
Ve bakın nelere tanık oldum:
1) Rezervasyon numarasıyla uçuş kartı alınan makinelerin önünde kuyruğa girdim. Gelin görün ki; milyonlarca lira harcanarak alınan bu makineler çalışmıyordu.
2) Uçuş kartımı alabilmek için bu kez bankoların önünde sıraya girdim. Sıra bana gelince öğrendim ki; bilgisayar sistemi çökmüş... Bu nedenle yolculara, elle düzenlenen uçuş kartı verildi.
3) Elle düzenlenen bu
kartlarda uçağın yanaşacağı “kapı”nın ve yolcunun oturacağı koltuğun numarası yazılı değildi.
4) Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, sora sora uçağımın hangi kapıdan kalkacağını öğrendim, beklemeye başladım. Bu sırada bir anons yapıldı ve tarifeli seferlerdeki gecikme nedeniyle uçağın 20 dakika geç kalkacağı duyuruldu.
5) Bir anons daha yapıldı ve kapıya gidip, koltuk numaramızı almamız istendi.
7) Kapının önünde uzun bir kuyruk oluştu ve 19-20 yaşlarındaki iki deneyimsiz delikanlı, 15-20 kişinin uçuş kartına koltuk numaralarını yazdı...
8) Bu işlemin çok zaman alacağını görmüş olmalılar ki; numara vermekten vazgeçip, kapıları sonuna kadar açtılar ve hiçbir kontrol yapmadan herkesi uçağa giden körüğe aldılar...
9) Biz uçağa binmek için bu kez körükte beklerken
aynı gençler bağırarak istediğimiz yere oturabileceğimizi söylediler.
10) O hengâmede 20 dakikadan fazla da körükte beklemek zorunda kaldık. Uçağa bindiğimizde ise koltuk numarası alan yolcular haklı olarak yerlerine oturmak istedi, küçük çaplı tartışmalar yaşandı.
11) Uçuş kartları, tıpkı sıradan otobüs firmalarında olduğu gibi, uçağın içinde toplandı.
12) Sonuçta 20 dakikalık rötar bu karışıklık nedeniyle
1 saate çıktı.
***
Uçaktaki anons sisteminin çalışmamasından, dergilerin bulmaca eklerinin verilmemesinden, diğer ufak tefek sorunlardan söz bile etmiyorum...
Ama yıllardır uçak yolculuğu yapan biri olarak, yukarıda saydığım ilkelliklere ilk kez tanık oldum.
Bir şirket düşünün ki; tanıtım için milyar dolarlık harcama yapıyor; durmaksızın uçak satın alıyor ya da kiralıyor...
Üstelik iç hat uçuşlarında, özel havayolu şirketlerinden iki kat fazla bilet ücreti alıyor...
Ama... Yolcusunun uçağa hangi kapıdan bineceğini ve hangi koltukta oturacağını bile belirleyemiyor...
***
Ben bu kalitesizliği ve “kalitesizliğe rağmen icraatı parlatma çabası”nı bir şeylere benzettim ama...
Acaba neye?
İki gündür düşünüyorum, bulamıyorum!
Mustafa MUTLU
VATAN
Yorumlar Tüm Yorumlar (52)