Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, geçtiğimiz perşembe akşamı İstanbul'da MÜSİAD'ın "Ekonomi Basını Başarı Ödülleri" törenine hayli sinirli ve gergin girdi.
Kürsüye gelir gelmez, Türk Hava Yolları'na yüklendi. Konuşmayı kamera kaydından seyrettim. O bölüm aynen şöyle:
"Benim randevularıma zamanından önce gitme gibi bir hastalığım var. Saat 5'te yaptırmakta olduğum fizik tedaviyi yarıda kestim. 5'te çıktım Çankaya'dan. Havaalanına geldiğimde müjdeyi aldım. Dediler ki, THY uçağı geç gidecek. Alışık olduğum bir şey zaten. Tuhaf gelmedi. Sonra anons yaptılar, 40 dakika sonra uçağa alacağız. İsterseniz hiç kaldırmayın, dedim.
Sonuçta bizi İstanbul'a getirdiler. Zannettiler ki, ben İstanbul'a daha evvel gelmemişim, havada birkaç tur attırdılar bize. Dedim ki, ilave ücret isterseniz vermem. Gecikmemin temel sebebi Türk Hava Yolları. Hakkımı helal etmiyorum. Çünkü ben gittiğim her yerde, THY'yi en iyi şekilde tanıtmaya çalışıyorum.
Şimdi beni buraya geç getirdiği, sinir katsayımı, kolestrolümü yükselttiği için, geçmiş hiçbir hakkımı helal etmediğimi buradan ifade etmek istiyorum. Ve sizlerden özür diliyorum. Ucu ucuna yetişmeye çalışıyoruz her şeye. Dün de 2 uçağı diye gittik, Meclis'te nöbetimiz var. Saat 3'te uçak kalktı Mehmet, 3'te... Ve ben Meclis'e saat 5'te girdim. Böyle bir şeye kimsenin hakkı yok. Sebebi, gerekçesi ne olursa olsun, kabul etmiyorum. İlk defa da bu kadar sinirli konuşuyorum."
Mehmet kim mi?
Bakanın "Mehmet" diye hitap ettiği kişi Mehmet Büyükekşi, THY Yönetim Kurulu Üyesi.
Devletin bir bakanından, halen "Devlet Hava Yolları" olarak kabul edilen THY'ye bu kadar sert bir çıkış gelince, insan merak ediyor: Acaba gerçekten rötarlara mı sıkıldı, yoksa arkasında başka bir neden mi var?
Soruşturdum. THY'nin üst yönetimi Bakan'ın bu sözlerine hayli üzülmüş.
Ben o akşam, başka bir toplantı için Çırağan'daydım. Bakan'ın tepkisini oradaki gazeteci arkadaşlarımın tweet'lerinden öğrendim. Dışarısı hayli rüzgârlıydı, birkaç gündür etkili olan lodos hava, deniz ulaşımını epey aksatmıştı. Öğrendim ki, saatteki hızı 90 kilometreyi bulmuş.
Araştırırken öğrendim, THY vaktinde kalkış performansı ile "son 6 ayın" Avrupa birincisi. Greve rağmen yüzde 90'larda giden vaktinde kalkış oranı, son birkaç günde lodos yüzünden yüzde 50-55'lere düşmüş. Uçakların geç kalkışı da, havalimanı üzerinde tur atması da bu yüzden.
Hepimiz, ucu ucuna yetişmeye çalışıyoruz. Hele metropollerde... İstanbulluların şu son hafta yaşadığı trafik çilesini, yaşayan bilir. Yığınla insan, randevusuna yetişemedi, hastalar yollarda kaldı. Toplantılar iptal edildi. İnsanlar o gerginlikle birbirlerini kırdı, geçirdi.
Vekiller VIP'tir, lakin...
Milletvekillerinin, görev süreleri içinde ayrıcalıklı olmasını savunurum öteden beri. Maaşları şimdikinin en az iki katı olmalıdır. Şoför, sekreter gibi yardımcılara ihtiyaçları vardır. Seyahat ve konaklamaları ucuz olmalı, trafikte vesaire geçiş üstünlükleri bulunmalıdır.
Ama dedim ya, "görev süreleri içinde." Vekillik bitince görev de ayrıcalıklar da biter. Bitmelidir.
THY, dünyada hiçbir havayolunun yapmadığı bir kıyağı yapıyor, bizim parlamenterlerimize...
Bir dönem vekillik yapsalar bile hayat boyu uygun koşullarda "yer garantili" ekonomik bilet alırlar. Otomatikman "business class"ta uçarlar. İlk sıralardaki koltuklar (AnadoluJet dahil) onlar için rezervlidir. Ve yine yaşam boyu VIP Lounge'ı kullanırlar. Emekli olup "hiçbir önemleri kalmadığı" zamanlarda bile aileleriyle birlikte bu imkânlardan yararlanmaya devam ederler.
Vatandaş çoğu şeye yüzeysel baktığından iptal-rötar oldu mu isyan eder, hava yolunu topa tutar. Bir iki telefon görüşmesiyle bunun nedenini öğrenebilecek ve gerçekten hayati bir toplantıya yetişmesi söz konusuysa, iniş önceliği verilebilecek devlet adamlarının tavrını bu yüzden şaşırtıcı bulurum.
Gerçekten ucu ucuna yaşıyoruz. Randevularımıza çok titizsek, en az bir saat öncesinden yola düşmemiz gerekiyor. Yeterli olur.
Yorumlar Tüm Yorumlar (9)