07 Mart 2010, Pazar 09:28:35

Lufthansa, sendikaları by-pass mı ediyor?

Akşam Gazetesi havacılık yazarı Tolga Turgut, bu hafta köşesinde Lufthansa'nın grevi hakkında bir yazı yazmış. İşte o yazı...

Geçtiğimiz haftalarda havacılık gündemini meşgul eden en önemli konulardan biri, Alman Lufthansa Havayolu'nda 4 gün sürmesi beklenen, ancak ilk günün sonunda tekrar müzakere masasına dönülmesi ile şimdilik durdurulan pilotların grevi oldu.

Aslında şu sıralar Avrupa'nın mega üçlüsü diye tanımlayabileceğimiz British Airways, AirFrance-KLM ve Lufthansa'nın etrafında ciddi grev tehditleri dolaşıyor. British Airways'de kabin görevlilerinin rekabetçi çalışma standartlarıyla ilgili memnuniyetsizlikleri var ve muhtemel bir anlaşmazlık halinde greve gidilmesine sendika üyeleri yüzde 81 oranında destek veriyor. Fransa'da ise hava trafik kontrolörleri gelirlerini havayollarından elde ettiği ve bu gelirlerin azalması söz konusu olduğu için çok yakında üç günlük bir greve gidebileceklerini ilan etti. Konu Fransa olunca, zaten milletçe greve çok meraklıdırlar diye düşünmemek elde değil. AirFrance-KLM muhtemel bir grevde yüzlerce kısa-orta menzilli uçuşu iptal edeceklerini açıkladı.    

Gelelim Lufthansa'da neler yaşandığına... Okuyucularımız hatırlayacaktır, 6 Aralık 2009 tarihli yazımızda Lufthansa üst yönetiminin düşük maliyetli havayollarını (DMH) rekabet tehdidi olarak algılanmasıyla strateji değiştirdiğini vurgulamıştık. Lufthansa geçtiğimiz aylarda Climb2011 adı altında bir program başlatarak uçuş maliyetlerini yüzde 40 oranında düşürmeyi hedeflediğini ilan etti. Pilotlar ve onları temsil eden sendika Vereinigung Cockpit (VC) ise verimlilik ve üretkenliği artırarak maliyetleri maksimum yüzde 10 düşürmeye katkı yapacaklarını ilan etti. Tabii ki bu beyan, kuvvetle muhtemel emniyetten taviz vermeden çalışma saatlerinin optimizasyonundan geçiyordur.

Yönetim ve özellikle 2010 yılında CEO olması beklenen Franz, bu konuda çok ısrarcı. Zira grev başlayana kadar da geri adım atmadılar. Ancak grevin uzaması Climb2011 programı ile hedeflenen cirolara ulaşılamayacağı anlamı taşıdığı için tekrar müzakerelere oturuldu. Aslında havayolları ile sendikalar arasında yaşanan grev krizleri her zaman poker zekası ile halat çekme yarışı yapmaya benzer, zamanlama en önemli konudur. Güç ve ince zeka şayet doğru zamanlama ile birleştirilmezse bütün strateji başarısızlıkla sonuçlanabilir.

LUFTHANSA SENDİKALARI BY-PASS MI EDİYOR?

Son yıllarda Lufthansa grubu portföyüne Swiss, Austria, Brussels, Germanwings ve Lufthansa Italia gibi havayollarını katarak rekabetçi bir atılım içine girdi. Zira çoğu havalimanında Ryanair, Airberlin ve Easyjet gibi mega DMH'lerle rekabet etmek zorunda. Bunu sağlayabilmenin en önemli koşulu ise maliyetleri aşağı çekebilmekten geçiyor. Konvansiyonel geleneksel havayolu maliyetleri ile rekabet edebilmek mümkün olmadığından, ana şirket Lufthansa, bazı uçuşları DMH iş planına (sendika koşulları da farklı olan) sahip Lufthansa Italia'ya paslamaya başladı. Bu durumda ise VC sendika üyesi pilotlar haliyle çalışma şartları ve iş güvencelerinden endişe etmeye başladılar. Grevin ana sebebi de bu oldu.

Lufthansa grubu krizde rekabetçi olabilmek zorunda. Bu sebebi öne sürerek pilotlar sendikasına karşı mümkün olduğunca güç kazanmaya çalışıyor. Kanımca ciddi bir virajdan geçiyorlar ve eğer doğru bir momentum yakalanamaz ise bundan sonraki grev bir günden çok daha uzun sürer, Climb2011 hedefi de hayal olur. Grevin günlük maliyeti 25 milyon Euro, ancak endirekt maliyetler ve pazar kaybı tehlikesi ile bu rakam aslında çok daha yüksek.

THY 'FORMULA 1'E DE SPONSOR OLMALI

Ülkemizdeki yoğun ve gergin gündeme bağlı olarak futbol haricindeki spor dallarını takip etmeye enerjimiz kalmamış gibi. Geçtiğimiz haftalarda THY'nin İngiliz Manchester, Japon Urawa ve İspanyol Barcelona futbol takımlarından sonra bir de Yunan basket takımı Maroussi'ye sponsor olduğunu şaşkınlıkla öğrendim. Yanlış anlaşılmasın, hem pozitif hem de negatif fikirlerim var. Küresel dünyada marka olmayı becermek ve pekiştirmek için tabii ki yabancı takımlara veya organizasyonlara sponsor olunmalı. Öte yandan anlamakta güçlük çektiğim konu, Türkiye'nin uluslararası anlamda en değerli markalarından biri olan THY'nin burnunun dibindeki organizasyonlara neden sahip çıkmadığı... Geçtiğimiz hafta Quantas Avustralya Grand Prix'sine ana sponsor olduğunu açıkladı. Karlılık durumları THY'nin altında gözüküyor.            

Formula 1 gibi yüksek seyirci profiline hitap eden, televizyonlardan bir milyarın üstünde seyirciye ulaşan organizasyonlarda kendilerini tanıtmak amacı ile Etihad, Kingfisher, Qantas, Airasia gibi havayolları sponsorluk yaparken, Virgin gibi havayolları ise takım sahipliğine geçmiş durumda.

THY sürekli olarak olumlu anlamda büyürken marka gücünü aldığı Türkiye'yi tanıtma görevini de bence daha üst noktalara taşımalı. Formula 1'e neden sponsor olmuyor? Belki de Atina veya Japonya'da düzenlense olurlar, kim bilir?

Lufthansa, sendikaları by-pass mı ediyor?

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000