Dün sendikamızı arayan birçok üyemiz yıllardır bordrolarında gördükleri sendika aidat kesintilerini göremediklerini biraz burukluk, biraz da kızgınlıkla bizlere ilettiler. Öncelikle belirtelim ki yasal olarak sendika aidatının kaynaktan kesilmemesi sendika üyeliğinin hukuki statüsünü hiç bir şekilde olumsuz etkilemez.
Ayrıca Ana Tüzüğümüzün 9 Maddesi gereği kesinlikle üyeliğin düşmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Hatta sendikalar yasası, işyeri değişse ancak işkolu değişmese bile çalışan yönünden sendika üyeliğinin devam edeceğini düzenlemiştir. Yine işten çıkarılanlar başka bir işkolunda işe girmedikleri sürece sendika üyesi olarak kalırlar. Aidat sendikamızla üyeleri arasında Ana Tüzük gereği oluşturulan bir bağdır. Sendika üyeliği ise Anayasal bir haktır ve engellenemez. Bu açıdan hiç bir üyemizin kaygı duymasına gerek yoktur.
İşverence yapılan bu işlemin nedenine gelince. Bilindiği gibi THY Teknik A.Ş’de işkolumuza yapılan tespit itirazı, THY A.O’da ise yetki işleminin ülkemizde çalışma yaşamında hiç rastlanmayan bir nezaketsizlikle sendikanın inisiyatifi dışında işverence başlatılması üzerine yetki işlemlerindeki eksiklikleri gidermek amacıyla sendikamızın yaptığı hukuki işlemler nedeniyle yetki işlemleri yürürlük süresinin sonu olan 31 Aralık 2008 tarihi sonrasına sarkmıştır. Yasa yürürlük süresi biten toplu iş sözleşmesinin yenisi imzalanıncaya kadar hizmet akdi yönünden geçerli olacağını düzenlemiştir. Bu yasayı yapanlar herhalde yıllardır taraf olarak masa başında toplu iş sözleşmesi yapmış işçi-işveren ilişkilerinde böylesine küçük hesaplarla hareket eden bir işveren hayal bile etmediklerinden bu konuya çokta önem vermemiş ve ayrıntıları düzenlememişledir.
İşte “basit ve küçük” hesaplarla hareket etmeyi kendilerine yöneticilik yaftası olarak takmış işveren mantığıyla yasanın bu yoruma açık hükmü maalesef temsilci izinlerinin kullandırılmaması, sendika aidatlarının kaynaktan kesilmemesi gibi uygulamalara dönüştürülmüştür. Bu uygulamalar tartışmalıdır, sendikamız resmi anlamda itirazlarını sürdürmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki bu basitçe sendikaya karşı bir tavır değil çalışanlara karşı bir tavırdır. Hayal ettiklerini dışa vurmuşlar sendikasız toplu iş sözleşmesiz dikensiz gül bahçesi istediklerini bir biçimde itiraf etmişlerdir. Konu ayrıca Yönetim Kurulumuzca değerlendirilerek üyelerimizin ortaya koyacakları tavır ile ilgili ayrıca açıklama yapılacaktır.
En temel kanun olan Medeni Kanunun "I-Dürüst davranan MADDE 2.- Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. II. İyi niyet MADDE 3.- Kanunun iyi niyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz."İlkelerini ayaklar altına alan bu tür uygulamalar hiçbir çağdaş işverenin aklına bile getirmediği işlerdir.
Yürürlük süresi sona eren toplu iş sözleşmesinin hizmet akdi yönünden geçerli olması aslında, tarafların kendisini ortadan kaldırmamaktadır. Taraflar eninde sonunda masaya oturacaklar ve eninde sonunda bu toplu iş sözleşmesini imzalayacaklardır. Bundan kaçılması mümkün değildir. Mevcut sözleşme hükümlerinin de tümden değişmeyeceği açıktır. Zaten THY’de işverenin yetki tespiti istemesi ile bu işyerinde çoğunluğa haiz olduğumuz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca tescil edilmiştir. Bu açıdan yetki ile ilgili herhangi bir olumsuzluk da söz konusu değildir.r Buradan açıkça ilan ediyoruz ki sendikanın hukukunu uygulayacağı zamanlar da gelecektir ve bu “küçük ve basit” ama kin dolu uygulamalar ile ilgili değerlendirmelerimizi üyelerimizle birlikte o zaman yapacağız. Hava-İş sendikasını bugüne kadar hiç bir güç ne korkutma, yıldırma, ne tehdit ne de parayla pulla terbiye edememiş bundan sonrada edemeyecektir.
Saygılarımızla
Türkiye Sivil Havacılık Sendikası Yönetim Kurulu
Yorumlar Tüm Yorumlar (10)