11 Mart 2008, Salı 10:41:44

Havacılık zorlu virajda

Turizmdebusabah'ın yazarlarından Bahattin Yücel, yakın gelecekte sivil havacılık sektörünün sancılı bir döneme gireceğini belirtiyor. İşte Yücel'in yazısı...

Haklı nedenlerle eleştirilen, karayolu ağırlıklı ulaşım politikasının, ellili yıllardan bu yana ülkemizde serbest rekabetin gelişip güçlenmesi üzerindeki etkilerini, pek azımız fark ederiz.

Özellikle kullandıkları araçların nitelikleri her yıl yükseldiği halde, karayolu taşımacılığı yapan kuruluşların fiyatlarının, göreceli olarak artmayışı, bu konuda en anlamlı örnektir.

Son yıllarda havayolu ile yolcu taşımacılığında gözlenen, artışın temelinde de serbest rekabet koşullarının yaratılması gelmektedir.

Ancak bu sektörde ortaya çıkan son gelişmeler, serbest rekabetin, belirli çevrelerce farklı anlaşıldığına ilişkin, ipuçları vermeye başladı.. Kimilerine göre serbestlik, rakiplerin ellerinin, kollarının bağlanması, biçiminde yorumlanıyor.

Serbest rekabet koşullarının yerleşmesini amaçlayan, özelleştirmenin; ikiyüzyıl önce terk edilen ikta sistemini çağrıştıran uygulamalara dönüştürüldüğü, ülkemizde serbestlik kavramının uluslararası ölçülerden farklı gelişmesini, belki doğal karşılamak gerekiyor.

Ayakbastı ücretlerinin dolardan avroya çevrilerek gizli zam yöntemiyle, yüzde kırk oranında arttırılmasını, başka türlü açıklamak çok güç.

Bu konuda seslerini yükseltmeleri beklenen kesimlerden ses çıkmadığına göre, ortada yakınılacak bir sorun bulunmadığı anlamı çıkarılmamalı..

Asıl olumsuz gelişme; etkilerini sezona girerken hissettireceğe benziyor.

THY düşük tarifeli bir havayolunu hizmet vermeye hazırlıyor, basındaki haberlere göre. Adı bile belirlenmiş: ANADOLU.

ANADOLU'nun iç pazarda, bugüne kadar THY'nın aklına dahi gelmeyen yeni bir tüketici kitlesi yaratmayı başaran, özel havayolu şirketlerinin pazar payını almayı hedeflediği açık.

Verimlilik, uluslararası rekabet koşulları, yüksek faiz gibi tartışmaların sürdüğü, ekonomik göstergelerin uyarıcı sinyaller gönderdiği bir ortamda, arkasına aldığı kamu gücüyle hesapsız büyüyen THY'nın, bu tutumunu anlamak mümkün. Kamu gücünü elinde tutanların genetik hastalığı, bu yönetime de geçmiş olmalı.

Artan koltuk sayısına karşın, bir türlü aynı oranda yükseltilemeyen doluluk oranları nedeniyle, uğranılan zararların gizlenmesinde sona yaklaşılması, yönetimi böyle davranmaya zorlamış olabilir.

Filoda bu amaçla ANADOLU'ya verilecek uçaklar, gelir ve gider dengeleri ayrılmış hesaplarda gösterileceği için, ana şirket THY'nın operasyonlardaki başarısızlığının gizlenmesi sağlanarak, zaman kazanılacak. Öte yandan Ankara merkezli olacağı söylenen, uçuş planlarıyla özel havayolu şirketlerinin potansiyellerinden pay alınacak.

Aynı dönemde Türkiye seferlerini arttırmaya başlayan, yabancı bayraklı ucuz tarifeli şirketlerin (LCC), Türk bayraklı özel havayollarının yurt dışından aldıkları payları azaltabileceği olasılığını da yukarıdaki öngörüye ekleyince, ülkemizin sivil havacılık sektörünü parlak günlerin beklemediğini öne sürmek, kehanet sayılmaz.

Rekabet kuşkusuz, eşit koşullarda oluşur ve kurumsal çözümlerle sağlanır.

THY özelleştirilir, yeni yatırımcısı verimlilik hesaplarını yapar, istediği ürünü pazara sunar. Oysa bizde yapılan bu değil. THY hazineden sağladığı fonlarla, yeni uçaklar alarak, filosunu büyütür, Pazar payını arttıramayınca, özel sektörle eşitsiz koşullarda rekabete kalkışır.Ama gelin görün ki durum hiç öyle değil.

Üstelik bu yeni girişimi için gerekli uçucu personeli, özellikle pilotları, elindeki kadro sayısal açıdan yetersiz olduğu için, özel şirketlerden transfer yoluyla, sağlamaya çalışır.

Ne zaman sorusu aklınıza gelirse, onu da yanıtlayalım. Sezon arifesinde.

Merak ediyorum, bu ülkede Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bu gelişmeler karşısında, ne yapıyor?

Havacılık zorlu virajda

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000