28 Şubat 2008, Perşembe 18:17:33

Çocuksuz uçmak gibisi yok

Bir süre önce uçaklara sınırlı sayıda çocuk alınması gerektiğini belirtin Akşam Gazetesi yazarlarından Elif Aktuğ, Miami uçuşu sırasında yaşadıklarını köşesine taşımış...

Uzun, çok uzun bir yolculuk oldu. İlk kısmı harikaydı, New York’a çocuksuz bir yolculuktan sonra geldim. Çocuksuz bir yolculuk kadar güzel ne olabilir acaba? Bir süre önce uçaklara belirli sayıda çocuk alınması ile ilgili yazmış ve birçok okurdan acımasız, iğrenç ve kötü kalpli olduğuma ilişkin e-mailler almıştım. Ne kadar haklı olduğumu THY ile uçarken bir daha anladım, business’te hiç çocuk yoktu ve huzur içinde ve üstelik durmadan nefis yemekler ve tatlılar yiyerek NY’a ulaştım. Saat bizimki ile gece on iki, oranınkiyle beşti. Buraya kadar iyi, bir saat bekleyip Miami’ye uçacaktım. Gecikme var, diye anons yaptılar. Bir daha, sonra bir kere daha. J.F.K’de üç saat kadar alanda, bir saat kadar uçağın içinde bekleyip; bizim saat ile sekizde Miami’ye ulaştım.

Havaalanlarında yerlere yatıp uyuyan insanlara her zaman sinir olurum, hatta uyuyan insanları toplayıp ülkelerine iade etsinler diye düşünürüm. Ancak öyle bir an geldi ki, yere yatıp uyumak ve geri kalan hayatımı havaalanının iç hatlarındaki pis halının üzerinde geçirmek istedim. Eşi-dostu görmek imkanım da olurdu nasılsa, burası İstanbullular için Ankara’dan daha sık kullanılan bir havalimanı hem. Uyku-aynı araba kullanırken bazen olur ya, öyle- bastırdı göz kapaklarıma, zor açık tutuyordum. Biraz televizyon seyretmeye çalıştım, kırmızı halıdan canlı yayın vardı. Oscar törenini Kodak Tiyatro’sundan seyretmeliydim ben, burada ne işim var diye haykırarak koşmak istedim. İngilizceden çok İspanyolca konuşulması da ayrıca sinirimi bozuyordu, burada çocuklu insanlar da vardı üstelik. Çocuklar yerlerde emekliyor, bir kısmı ağlıyor, bir kısmı meme emiyordu. Nihayet yolculuğun ikinci kısmı başladı…

THY ile uçtuktan sonra American Airlines berbat geldi, zorla bir içecek ikram ediyorlar, bizimkilere oranla birkaç beden büyük hostesten biraz çips istedim, üç dolar dedi vazgeçtim. Birkaç gündür buradayım neticede, zamanım sabah yürüyüş ve deniz, öğleden sonra dinlenmek ve yine yürüyüş, akşamları da Lincoln veya Delano Hotel civarlarında takılarak geçiyor. On bir gibi de uyumuş oluyoruz… Baştan sona huzur içinde, baştan aşağı kıpkırmızıyım. Felaket yandım, rüzgar olduğu için anlamadım havanın sıcaklığını ve çok kaldım güneşte.

Benim dertlerim bunlar şimdilik...

...

Elif AKTUĞ
AKŞAM

Çocuksuz uçmak gibisi yok

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000