Akşam gazetesinin havacılık yazarı Tolga Turgut, bu haftaki köşe yazısında Limak'ın Priştina Havalimanı ihalesi almasını ve Atlasjet Havayolları'nında yaşadığı uçuş tecrübesini kaleme almış. İşte Turgut'un yazısı...
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işleten ISG konsorsiyumunun önde gelen ortağı Limak grubu, geçtiğimiz haftalarda ilk yurtdışı projesi olan Kosova Priştina Havalimanı'nın 20 yıllık işletme imtiyaz sözleşmesini imzaladı. Coğrafyası veya ölçeği ne olursa olsun, hangi Türk şirketi yurtdışında bir havalimanı işletmesini kazansa büyük heyecan duyuyorum.
Türk havalimanı yapım-yatırım-işletim şirketlerimizin mazisi en fazla 15 yıl geriye gidiyor ve bu kısa sürede gelinen nokta gerçekten takdire değer. Mutlaka şirketlerimizin geliştirmeleri gereken pek çok yönleri var, ne de olsa gelişim havacılığın doğasında bulunuyor. Ancak görünen o ki Limak grubu da sektörün büyük ağabeyi konumuna gelen TAV grubunun öncülüğünü yaptığı istikamette başarıya doğru koşuyor.
İmtiyaz anlaşması çerçevesinde Limak işletme hazırlıklarını 180 gün içerisinde tamamlayarak havalimanının işletmesini devralacak, diğer taraftan da 2012 yılına kadar 5 milyon yolcu/yıl kapasiteli yeni bir terminal inşa edecek. Havalimanını işletecek şirkette Limak yüzde 90 ile büyük ortak olurken, Fransa'nın Lyon Havalimanı'nı işleten Aeroport de Lyon yüzde 10'luk paya sahip olacak. Lyon'un projenin içinde olmasının muhtemel nedeni ihale şartnamesine göre yeterlilik alabilmektir diye düşünüyorum. Planlanan yatırım tutarı 140 milyon Euro civarında.
TAV GRUBU DA MAKEDONYA'DA İHALE KAZANMIŞTIHatırlanacağı üzere TAV grubu geçtiğimiz yıl Makedonya'da Üsküp ve Ohrid havalimanlarının yapım-işletim ihalesini kazanmıştı. THY ise Air Bosna Havayolu'na ortak olarak Balkanlar'da yatırım gerçekleştirdi.
Görünen o ki Türk havacılık şirketlerimiz atalarının yüzyıllar boyu yönettiği topraklarda tekrar atağa geçiyor. Ekonomik konjonktür itibariyle finansal durumlarının Avrupalı rakiplerine göre daha iyi oluşu ile cesaretleri artıyor. Söz konusu şirketlerimizin Balkanlar'daki yatırımlarda çok büyük karlar elde etmeyeceğini, ancak zararlı da çıkmayacaklarını düşünüyorum. Hiç şüphesiz ki, çok daha büyük projelere imza atmadan önce bir grubun portföy yaratması, yurtdışında yapım veya işletim tecrübesi kazanması çok önemli. Zira küresel dünyada sadece kendi ülkesinde kuvvetli olan şirketlerin küçük de olsa yurtdışı yatırım ve işletim tecrübesi olmadan büyük ihaleler kazanması mucizelere dayanır.
Uluslararası havalimanı yatırımlarında finansal veriler çok önem taşıyor. Ancak sağlıklı bir işletme dönemi geçirilmesi için de yatırım yapılan ülkenin tarih ve kültürü ile yakınlığı apayrı bir önem taşıyor. Bu nedenle gerek TAV gerek Limak çok büyük işletme hataları yapmaz iseler Balkanlar'da başarılı olacaklardır. Kanımca sektör ne olursa olsun Türk yatırımcılarının tabii yatırım hedef coğrafyası öncelikle Doğu Avrupa, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya coğrafyası olmalı.
Edindiğimiz bilgilere göre önümüzdeki aylarda gerçekleşecek Medine Havalimanı ihalesinde TAV ve Limak grubu ön yeterliliklerini almışlar ve bu sefer birbirlerine rakip durumdalar. Dilerim ki yakın bir gelecekte Türk yatırımcılarımız menfaatleri doğrultusunda böyle ihalelere beraberce de katılırlar. Sonuçta Türk şirketlerimiz içeride rekabet ederek birbirlerinin rekabet gücünü geliştirirken dışarıda güçbirliği yaparsa kazanan Türkiye olacaktır. Ne dersiniz çok mu hayalperestim acaba?
ATLASJET'E BRAVOGenelde çoğu uçuşlarımı THY ile yapmama rağmen zaman zaman diğer Türk bayraklı havayollarımız ile de uçmaya, bu arada da gözlemlerde bulunmaya çalışırım. Son bir ay içinde iki sefer Atlasjet ile İstanbul-İzmir uçuşları gerçekleştirdim. Bilet fiyatları aynı parkur için THY'den neredeyse yüzde 50 daha ekonomik. Servis kalitesi, güler yüzlülük ve müşteri memnuniyeti açısından da THY'den daha başarılı bulduğumun altını çizmek isterim.
7 Ağustos İstanbul-İzmir ve 10 Ağustos İzmir-İstanbul uçuşlarında işini çok seven Kaptan Pilot Ufuk Göker gerçekten beni çok etkiledi. Zira uçağın kalkışı öncesi ve uçuş esnasında yıllardır bu kadar içten bir şekilde yolcularına neşe saçan, bilgi veren ve yolcuyu sakinleştirip keyiflendiren bir kaptana rastlamadım. Belli ki işini, kurumunu çok seviyor ve keyif alıyor. Mutlaka onun gibi yüzlerce işini seven pilotumuz var, ancak her nedense bunu yolcuları ile bağ kurabilecekleri tek enstrüman olan mikrofondan yansıtmıyorlar. Hatta uçak rötara girdiğinde bile yolcuları bilgilendirme anonsu yapmadıkları oluyor.
Yaptıkları işin ne kadar stresli olduğunu ve sorumluluk gerektirdiğini biliyorum ama yolculara biraz daha anlayış, ilgi ve neşe ile yaklaşamazlar mı acaba?
Uçuşumu takiben, döndükten iki gün sonra telefonum çaldı. Atlasjet Hat Yönetim Departmanı tarafından, gerek uçuştan gerek servis ve personelden memnun olup olmadığıma dair küçük bir anket yapıldı. Çok şaşırdığımın altını çizmeliyim. Bir köşe yazarı olduğumu bilmeden, sadece yolcularından geri bildirim almaya ve kaliteyi artırmaya yönelik bu çalışma hakikaten takdire değer. Uzun yıllardır sektörün içindeyim ve yerli yabancı sayısız havayolu ile uçtum, şimdiye kadar hiçbir havayolunun yolcuları arayarak telefon ile böyle bir anket yaptığına şahit olmamıştım.
Böylesi bir tecrübeden sonra, tabii ki uçacağım parkurda Atlasjet alternatifim olursa önceliği onlara tanıyacağım. Kulaklarım ise Ufuk Kaptan veya benzeri yapıdaki diğerlerinin keyifli anonslarında olacak...
Tolga Turgut
Yorumlar Tüm Yorumlar (59)