Hiç şüphesiz ki 2009 yılı, dünya ekonomisinin yansıması ile havacılık rakamları açısından son birkaç 10 yılın en karanlık yılı olarak tarihe geçecektir.
Her biten yılın ardından takip eden aylarda o yıla ait havacılık rakamları netleşir ve uluslararası farklı kaynaklar tarafından yayınlanır. En sağlıklı bilgi havalimanı büyüme oranlarından edinilebilir, zira gökyüzünde uçan tüm uçakların inmek gibi bir mecburiyetleri var...
Geçtiğimiz yıla ait ilk bakışta göze çarpan en önemli husus, dünya havacılık trafiğinin yolcu sayısı olarak yüzde 2,7 oranında azalmış olması. Tabii ki dünya gayri safi milli hasılası azalmaya başladıkça herkes böyle bir daralmayı tahmin ettiğini iddia edecektir ancak 2005-2007 arasında havacılık sektörü büyürken her nedense kimse böyle bir daralma senaryosunu göz önünde bulundurmuyordu.
Havalimanlarının matematiğinde denklem aslında çok basittir. Dünya ekonomisi kötüye giderse, havayolları yolcu kaybetmeye başlar ve havalimanları için de tehlike çanları çalar.
KÜRESELLİK YERİNİ BÖLGESELLİĞE Mİ BIRAKIYOR?2009'un karanlık günlerinin ardındaki tablo da bunu yansıtıyor aslında. Dünyada yolcu sayısı olarak ilk 150 içinde olan havalimanlarının rakamlarına bakınca, Kuzey Amerika, Avrupa ve Afrika'nın yüzde 5-7 civarında düştüğünü, ancak Güney Amerika, Asya-Pasifik ve Ortadoğu'nun yüzde 2-3 civarında arttığını görüyoruz. Genelde artış yaşanan hatlar ise, daha çok ülke veya bölge içi uçuşlar olarak gözüküyor. Bu durum, son yılların sihirli kelimesi 'küreselliğin' acaba artık yerini 'bölgeselliğe' mi bırakmaya başladığı sorusunu akla getiriyor.
Göze çarpan bir diğer gerçek ise, network havayolu olarak adlandırılan havayollarının ana üslerinin büyüdüğü. Diğer bir ifade ile küçük ve orta ölçekli havalimanları dünya genelinde yolcu trafiği kaybetmiş durumdalar. İkincil havalimanı olarak da adlandırılan bu limanlar, daha çok düşük maliyetli havayollarına (DMH) çeşitli fiyat avantajları sunarak zararlarını azaltmaya çalışıyorlar.
AVRUPA'DA BİR TEK ATATÜRK HAVALİMANI BÜYÜDÜİlk 100 listesindeki çarpıcı gerçekler arasında, Avrupa'da tek büyüme kaydedilen havalimanının yüzde 4,3'lük büyüme oranı ile Atatürk Havalimanı olması başı çekiyor. Bu konuda hiç şüphesiz en önemli katkı, THY'nin son yıllarda ben de dahil olmak üzere herkesi şaşırtan büyümesi. Özellikle daralan ekonomi süreçlerinde en önemli hamle, hizmet veya ürünleri aynı noktalarda konsolide etmekten geçer. Network havayollarının iş planları kökeni de hub-spoke (bir merkezde topla ve dağıt) olduğuna göre, zaten büyük havalimanlarının daha da büyümesi kaçınılmaz bir hal alıyor.
Peki, bu durum havalimanı yönetimleri açısından ne kadar iyi, işte o tarafı bence çok tartışılır. Zira havalimanları için, sadece bir veya iki havayolunun toplam trafiğin büyük bölümünü sağlaması her zaman bir risk oluşturur. İşin özeti, ilgili havayolları havalimanlarında kendi krallıklarını ilan ederler ve havalimanı yönetimleri de aslında bu işten hiç mi ama hiç hoşlanmazlar. Bu duruma örnek olarak BAA-British Airways veya Atlanta Havalimanı-Delta ilişkisi gösterilebilir.
Daha önceki yazılarımda havayolu birleşmelerin orta-uzun vadede bilet fiyatlarına olumsuz yansıyacağını vurgulamıştım. Dünya havalimanı rakamlarını analiz ederken, büyük havalimanlarında yaşanan network havayolları hükümdarlığının gelişmesi hususu bana orta-uzun vade içinde yolcular için uçuş alternatiflerinin azalacağını ve dolayısıyla fiyat rekabetinin negatif sonuçlar doğuracağını gösteriyor. Ülkemizde, havacılık sektörünün son yıllarda liberalleşmesi ve halen olgunlaşmakta olan bir sektör oluşu, şimdilik etkiyi azaltıyor, ancak orta ve uzun vadede neler olacağını hep beraber yaşayarak göreceğiz!
ATATÜRK HAVALİMANI'NIN ADI THY HAVALİMANI OLMALIAirport Council International (ACI) tarafından yeni yayınlanan güncel havalimanları trafik rakamlarını incelerken Atatürk Havalimanı'ndaki trafik rakamlarını görünce çok şaşırdığımı ifade etmeliyim. Atatürk Havalimanı 2009 yılında ağırladığı 29 milyon 854 bin yolcu ile dünyada 39'uncu konumuna gelmiş durumda. Tebrikler...
Ancak beni hayrete düşüren esas husus, Atatürk Havalimanı yolcularının yüzde 74,5 oranında THY tarafından taşınmış olması. Tamam, kabul ediyorum, havalimanı THY'nin ana üssü, ancak dünyada ilk 100 havalimanı arasında hiçbir havalimanında tek bir havayoluna bu oranda bağımlı olan yok. Korkarım ki bu oran THY'nin alacağı yeni uçaklarla daha da artacak. Bir havalimanının sağlıklı olarak büyümesi ve pazarlama stratejisini sürdürebilmesi için iki veya üç havayolunun ana trafik sağlayıcısı olması şarttır. Atatürk Havalimanı'nın iki numaralı havayolu ise yüzde 3,6 yolcu sayısı ile Atlasjet olarak gözüküyor. Bu istatistik bana artık Atatürk Havalimanı'nın neredeyse tamamen THY ile dolduğunu, hatta bundan böyle THY'nin de orada büyümek yerine başka stratejiler geliştirmesi gerektiğini söylüyor.
Sağlıklı oran, THY'nin toplam trafikte yüzde 45-55 arasında bir bandı tutturmasıdır. Görünen mevcut istatistiksel oran, ne havayolu ne de havalimanı açısından sağlıklı değildir. Tabii ki havalimanının sahibi THY değilse!
Tolga Turgut
Aksam
Yorumlar Tüm Yorumlar (13)