Star Kıbrıs Medya Grubu Başkanı Ali Özmen Safa, Açık Gazete'nin yaptığı röportajda soruları yanıtladı. KTHY'nin batmasında siyasi partilerin sorumluluğu olduğunu belirterek Türkiye'ye yönelik eleştirileri "komplo teorisi" olarak niteledi. Perde arkasında yaşananlar nedir? sorusuna cevap verdi.
Siz bir zamanlar KTHY'yi de almak istemiştiniz ama olmadı. Şimdi KTHY'nin batışındaki perde arkası nedir? Bu konuda Türkiye'de hükümeti sorumlu tutanlar da var...
KTHY'de bir zamanlar Türkiye-KKTC ortaklığı söz konusuydu. Ortaklık anlaşmasına göre; ortaklardan biri diğerine teklif etmeden hisselerini satabiliyordu. Türkiye'de dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "Zaten kurum süreç içinde özelleştirilecek ve işi işadamları yönetmeli" felsefesiyle KTHY yerine Kıbrıs'ta en çok yatırım yapan bir işadamı olarak bana KTHY A Grubu hisselerini teklif etti.
Ben de ilk iş olarak 50 bin dolar masraf ederek uzmanlara KTHY ile ilgili bir fizibilite raporu hazırlattım. Buna göre kurumun optimum kazançlı çalışabilmesi için 5 uçak daha alınması, verimli bir personel yönetimi ve ekibin gençleştirilmesi gerekiyordu. Bizim KTHY'yi almamız durumunda şirket yeniden yapılanacak ve halka açılacaktı... Bütün bu yatırımlar için KKTC'nin elindeki bütün hisseleri de alabileceğimizi açıkladık. Bunun için de 50 milyon dolarlık teklif hazırladık.
KKTC'de dönemin başbakanı Mehmet Ali Talat ve ulaştırma bakanı Ömer Kalyoncu ile görüştüm. Bana A hisselerini tutmak istediklerini belirtip ihaleye de girmememi istediler. Hatta Kuzey Kıbrıs'taki bir restoranda yapılan toplantıda da dönemin CTP'li maliye bakanı Ahmet Uzun beni tehdit edercesine ihaleden vazgeçmemi istedi. Arkasından da gözdağı vermek için bütün şirketlerime müfettişleri göndererek teftiş ettirdi. Bu beni tam tersine hırslandırdı. Türkiye'deki dostlarım KKTC hükümetinin kararlı olduğunu ve bu ihaleye girmemin ekonomik olmayacağı yönündeki telkinleriyle de vaz geçtim.
Sonuçta KKTC 2005'te Türkiye'nin hisselerini satın aldı. O dönemde hükümet, KTHY'yi 30 milyon dolarlık öz sermayesiyle birlikte 64 milyon dolara maletti. Türkiye'nin hisseleri KKTC'ye satmadan önce uyardığını, zarar edilme durumunda faturayı Türkiye'ye göndermemelerini istediğini de biliyorum...
Ne yazık ki bu konudaki benim fizibilite çalışması yaptırdığımı bilmelerine karşın bana danışma gereği bile duymadılar. Oysa bir kahve içimi çağırıp danışsalardı, elimdeki raporları "ülke yararına" diye karşılıksız verebilirdim.
Bütün hükümetler KTHY'yi iyi yönetmediler ve siyasi arpalık olarak gördüler. KTHY'nin nasıl yönetildiği bugünkü sonuçtan da belli zaten. 2008'e kadar 60-70 milyon dolarlık borç yarattılar. 2008'den bu güne kadar da bu rakam 120 milyona fırladı. Bilançolara bakarak konuşmak gerekir. Her yıl zarar eden kurumda iyileştirme de yapılamadı. Şimdi siyasiler birbirlerini suçlamasınlar, komplo teorileri de üretmesinler. Üstelik Türkiye son ana kadar destek de oldu.
Hükümet, KTHY'de acil önlem alınması gereken zamanlarda bile popülist davranmaktan vazgeçmedi. Hatta son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dönemin Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy 130 işçinin tekrar işe alınmasının bir hata olduğunu bizzat dile getirdi.
Ne yazık ki gelinen durumdan yalnızca KKTC'deki bütün siyasiler sorumludur...
(Açık Gazete)
Yorumlar Tüm Yorumlar (11)