Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün, yurtdışından alınan pilot lisanslarının çevrilmesine ilişkin son taslak çalışması, sektördeki dengeleri değiştirecek gibi görünüyor.
Henüz talimat haline dönüşmeyen ve sektörün görüşüne sunulan taslağın ilk bakışta, Türkiye’deki yerleşik uçuş okullarının lehine, yurtdışındaki pilot okullarının aleyhine bir çalışma olduğunu söylemek mümkün…
Hem PPL ve ATPL gibi lisansları hem de tip eğitimlerini yurtdışından alan adayların teori derslerini ve sınavlarını geçersiz sayan taslağın, özellikle PPL (Hususi pilot lisansı), BPL (Balon pilot lisansı) ve SPL (öğrenci pilot lisansı) lisanslarını yurtdışından alan pilot adaylarının lisans çevirme koşullarını oldukça ağırlaştırdığını görüyoruz. Şöyle ki, 45 saatlik uçuş ile alınan (bunun 10 saati solo) hususi pilot lisansının Türk sivil havacılığının talimatlarına göre çevrilmesi için 100 saatlik uçuş koşulunu yerine getirmesine ek olarak iki dersten de tekrar sınavda başarılı olması isteniyor. Bunun tek bir anlamı var, o da tabiri caizse, eşeği yokuşa sürmek…
Açıkça olmasa da, kriterlerin ağırlaştırılması ile yurtdışından lisans almanın önü kesilmek isteniyor gibi bir hava söz konusu…
Yasaklamıyor ama zorlaştırıyor. Bunu, yurtdışından getirtilen cep telefonlarının kayıt işlemlerine, bir yıl içinde üç kat zam yapılmasına benzetiyorum. Yurtdışından telefon almayın denilemediği için, caydırıcı yöntemlere başvuruyorlar. Burada da benzer bir durum sözkonusu…
Taslağın içeriğinden, SHGM’nin ilk bakışta EASA’ya mütekabiliyet esasını uygulamaya çalıştığını anlayabiliyoruz ama, bugüne kadar gereksiz görüldüğü için uygulanmayan karşılıklılık esasının bugün gündeme getirilmesinin altında neler yatıyor, buna bir bakmak lazım. Avrupa’da eğitim alan yüzlerce pilot, bugün Türkiye’de farklı havayollarında SHGM’nin kendi talimatına uygun olara çevirdiği lisansla uçuyorken, tam tersi bir durumda Türkiye’den lisans alan kaç pilot Avrupa’da uçuyor ya da uçabiliyor?
SHGM eğer çevirme taslağını hazırlarken bu düşünceden yola çıkmışsa, bu çok mantıklı bir karşılık olarak görünmüyor.
Sektör içerisinde konuşulan genel kanı, taslağın Türkiye’deki uçuş organizasyonlarının baskısıyla hazırlandığı yönünde… Özellikle son birkaç yıldır, yurtdışındaki uçuş okullarına çok ciddi bir kayma sözkonusu idi. Birçoğunun eğitim kaliteleri tartışılır ama, hem daha hızlı hem de daha ucuza mal etme avantajı sunduğu için özellikle doğu Avrupa ülkelerinde lisans alan yüzlerce pilot bugün Türkiye’deki havayollarında görev yapıyor. Esasında, pilot adaylarının yurtdışına gitmesinin önünü bu şekilde kapatmaya çalışmak yerine, Türkiye’deki okullarının maliyetlerini düşürerek yurtdışı seçeneğini devre dışı bırakmak en doğru yöntem olabilirdi. Ama uygulamada, bırakın maliyetleri düşürmeyi, daha birkaç ay önce, pilot eğitim sürecindeki tepeden tırnağa her kaleme, astronomik zamlar yapıldı.
Pilot adaylarını içerde tutmak bir amaç ise, önce SHGM ve DHMİ'nin astronomik tarifelerinden işe başlamak gerektiğini düşünüyorum. Böylece, talimat geçerse, Türkiye' deki pilot eğitim kurumlarının ücretlere zam yapacağı beklentisi de boş çıkar, hatta ücretler aşağı bile düşer
Yukarıda da söylediğim gibi, taslağın talimata dönüşmesi halinde buna en çok sevinecek olan ATO’lar yani uçuş eğitim organizasyonları olacak. Ama bir gerçeği de göz ardı etmeyelim. Bu talimatın en büyük etkilenenlerinden biri de, SHGM üzerinde ciddi siyasi etkisi olan THY gibi bir dev... Biliyoruz ki, başta THY olmak üzere Pegasus ve Sunexpress gibi havayollarımız, filolarında görev alacak pilotların bir kısmını yurtdışındaki eğitim kurumlarından tedarik ediyor. Yani farklı ülkelere yetiştirmek üzere pilot yolluyor veya yollama projeleri var. Sadece sıfırdan yurtdışında pilot yetiştirme de değil, tip eğitimleri için THY’nin Avrupa’da birçok ülkeye pilot gönderdiğini de biliyoruz. Taslağın talimata dönüşmesi ile birlikte bu seçenek de devre dışı kalacak. Dolayısıyla bu işin en büyük etkileneni Türk havayolu sektörü olacak. Sadece bu nedenle, THY’nin böyle bir taslağa karşı çıkacağını ve yurtdışı seçeneğini elinde tutmak isteyeceğini tahmin etmek zor değil.
Eğer bu taslak talimata dönüştürülmez ve rafa kaldırılırsa, altından havayolu lobisi çıkar.
Bir de şuna değinmek gerekir. Yıllardır Türkiye’den sayısız pilot adayını yurtdışına götüren aracı simsarlar, bu ülkenin yüzbinlerce dolarını cebe indirirken ne vergi ödediler, ne mağduriyetlerde hesap verdiler. Tekne ile yurtdışına göçmen taşıyanlar gibi, korsan işe soyunan bu tiplerin de, şu süreçte ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Taslak, geçer ya da geçmez bilmiyorum ama hazır yeri gelmişken, hesabı sorulmadan cebe indirilen yüzbinlerce doların ve ortaya çıkan mağduriyetlerin de hesabı ayrıca sorulmalıdır.
Facebook Yorum