26 Aralık 2022, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]
  • Bir yazısında Yılbaşında Süprizlere Hazır Olun Demişti Süprizi Aldık Ajanda Şikolata Birde Anahtarlık Haklı Cıktınız Ali Kıdık Bey.
  • özel sektöre promosyon ödemesi TBMM' de. Onu belemek gerek.
  • sayın çetin bey turkis cargo yeni bankaya geçiş yapiyor fakat banka promosyonu yok ne olucak bu halimiz
  • Bugüne kadar okuduğum yazılarınız içinde değer taşıyan satırlar bu makalenizde… Geçenler geçtiler, önemli olan geçenlerin yaptıklarından daha kıymetli bir şeyler yapabiliyormuyuz…
  • Şubat da thy kar payı ödemesi diye söylenti veya erken kapatma parası bilginiz varmı acaba ? Mutlu edin bizi..
  • Pandemi de zaten kaç maaş ikramiye alamadık kçö çalıştık bu yaz periyodunda prim olarak verilen 30bin aylarca konuşuldu. Şuanda tav, çelebi, havaş çalışanlarına Yılbaşı ikramiyesi veriyor. Biz neden alamıyoruz? Bunu gündem yaparmısınız lütfen. O kadar rekor kar açıklanmasına rağmen böyle arada jestlerle rahat nefes almak istiyoruz. Lütfen sesimizi köşe yazınızda dile getirin
  • KİŞİSEL KONULARI APH KÖŞEME TAŞIMAYI SEVMİYORUM. HEPSİ BU. ARADAN 20 SENE GEÇTİ. HALEN AYNI NOKTALARA TAKILI KALMAK DOĞRU DEĞİL.OLAN OLDU.YAŞANDI BİTTİ.
  • aslında her yazısı güzel ve anlamlı. Üye olursanız size de muntazaman gelecektir.Tavsiye ederim
  • Acar Baltaş beyin yazısı çok güzel.İyiki sayfanıza almışsınız. Diğer yazılarını da okuyacağım.
  • Üstad,yine çok güzel bir yazı yazmışsınız. Yazınızın ilk bölümünde insanımızdan bahsetmişsiniz,maalesef yazdıklarınız çok doğru. 70 yıldır ülkemizi çoğunlukla yöneten emperyalist uşakları siyasal islamcı,din tüccarlarının insanlarımızı bilerek cahil bıraktırıp,gerçek ve doğru eğitime,bilime,spor ve sanata,adalete,eşitliğe değer vermemeleri sonucu büyük oranda, zor üreten kolay tüketen,her işte kolaycılığa kaçmayı,bu yolda hak yemeyi marifet sayan,para ve çıkar için herşeyi yapabilecek,şarkkurnazı,fırsatçı,bencil,özenti,neme lazımcı, bana neci,şark kurnazı,biatçı, sorgulamayan,düşünmeyen,bizi biz yapan değerlerimizden uzak,kişisel çıkarı ülke ve millet çıkarından önde tutar bir toplum haline geldik ne acı ki. İşin kötüsü hiçbir şeyden ders almıyoruz ve alacağa da benzemiyoruz. Size ve ailenize iyi seneler dilerim. Saygılar,hürmetler.

Yeni Bir Yılın Eşiğinde



Her yıl sene sonunda ve yeni yılın başında yaşadıklarımız üzerinde düşünmeye ihtiyaç vardır. Bu yazı yaşadıklarınızdan çok memnun değilseniz ders çıkartmak için vesile olması amacıyla yazılmıştır.

Türkiye 1980’li yıllardan sonra fazlasıyla Amerikan kültürünün etkisi altına girdi ve bir anlamda Amerikanlaştı. Yüzyıllar boyu üç kıtaya egemen olan Osmanlı İmparatorluğu’nun birikiminden, Cumhuriyet dönemiyle evrensel değerlerle bütünleşen ve azınlıklarla zenginleşen kültüründen koptu. Erdem biriktirmekten mal ve para biriktirmeye geçti. Geçmişte mahrumiyet bölgelerinde görev yapmak, karanlığa ışık götürmek anlamına gelirken, bugün fırsatını bulup oralardan uzaklaşmak önem kazandı. Bedelli askerlik yapmak gururla dile getirilir oldu ve bunun yurttaşlık bilincini ortadan kaldırdığını kimse fark etmedi. Kalkan şehit cenazelerinin hep “ekmeğin fiyatını bilenler” olmasını kimse yadırgamadı. Başkalarının yararını gözetmek önemli olmaktan çıktı, kendi çıkarını toplumun çıkarının üzerinde tutmak doğallaştı. Özür dilemek erdemken, bugün ne pahasına olursa olsun bağırarak haklı çıkmaya çalışmak doğru sayıldı. Zayıf olanın yanında yer almak, onun için gözyaşı dökmek ve onu korumak makbul sayılırken, bugün güçlüden yana olmak, işine geleni, kendi görüşüne uyanı doğru ve adil kabul etmek doğal sayılır hale geldi. Tarihimiz cesaret, kahramanlık ve fedakârlıklarla dolu olduğu halde, pandemi döneminde beklenen kurallara uymak ve bunun için küçük fedakârlıklar yapmak, özgürlüğe müdahale sayıldı. Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülke, duygusal ve zihinsel olarak bölündü ve yurttaşlık bilincini yitirdi. Kısacası değerler değişti. Sorumluluk anlayışının yerini hak aldı. Başka bir deyişle, sorumluluk sahibi olmaya gerek duymadan “haklarımız” olduğuna inanmaya başladık.

Olmak yerine görünmek, göstermek ve gösteriş yapmak önem kazandı. “İmaj oluşturmak” bir iş alanı oldu. Kalıcı olmak değil, güncel olmak değer kazandı ve böylece derinliğin yerini yüzeysellik aldı. İnanç ve bilginin insanların farklı ihtiyaçlarına hizmet etmesi gerekirken, bilginin yerine inanç geçti. Bunun sonucunda kerameti kendinden menkul kişisel gelişim uzmanları, medyumlar ve astrologlar ana akım medyada başköşeleri işgal etmeye ve kanaat önderi sayılmaya başladılar.

En önemlisi de utanç duyulacak şeyler değişti. Fakirlik; aptallık, beceriksizlik ve tembellik sayılmaya başladı ve kader olarak kabul edildi. Bu duruma yol açan fırsat eşitsizliği ve gelir dağılımındaki adaletsizlik bütünüyle görmezden gelindi. Birçok özel üniversite, sınavları daha kolay yapması için hocalara telkinde bulunmayı iş hayatının gereği kabul etti. Bu öğrencilerin ödev ve tezlerini ücret karşılığı yapan internet siteleri kârlı bir iş alanı oluşturdular.

Olgunluk yolculuğu, kişinin hayatı boyunca sorumluluk üstlenmesi ve bunun için hazzını ve dürtülerini ertelemesiyle gerçekleştirilir. Oysa günümüzde insanların varlık nedenleri, haz ve anında doyum elde etmeye dönüşmüş durumda. Böylece duygu tatminine dayalı, dürtü temelli bir hayat, yeni norm oldu. Oysa insanlar hazza dayalı bir hayatın hikâyesi olmayacağının farkında değiller. Konfor ve varlık içinde yaşanan kolay bir hayat, kişiye potansiyelini tanıma, onu geliştirme ve gerçekleştirme imkânı vermez. Bu değerlendirmenin geçerliliğini sınamak için çevreye bakmak yeterlidir.

Para, sevgi, itibar ve saygı her insanın ihtiyaç duyduğu şeylerdir ancak bunlara emek vermek ve bunları hak etmek gerekir. Üretmek çaba gerektirir, oysa tüketmek haz verir ve zahmetsizdir. Üretmeden tüketmek hakkını kendinde görmek büyük çoğunlukla hayal kırıklığı yaratır. Bir hayatın içinde acı, üzüntü, hayal kırıklığı ve başarısızlık yoksa o hayat mantar gibi, kof ve boş bir hayattır. Bir hayatı anlamlı kılan, aşılan engeller ve üstesinden gelinen güçlüklerdir. Bu engelleri aşmak için verilen mücadele, kişinin kulak vermeye ve saygı duyulmaya değer bir hayat hikâyesi oluşturmasına imkân verir. Hz. Mevlânâ’nın dediği gibi, “Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisi olabilir”. Çünkü gerçek anlamda deneyim, istediğimiz şeyin istemediğimiz gibi olması sonucunda kazanılır.

“Tek ve biricik olmak…”



Her insan tek ve biriciktir. Her insan gerçekten bir mucizedir. Milyarlarca spermden birinin, belirli bir anda yumurtayla buluşması ve insanın olduğu kişi olma olasılığı, dokuz trilyonda bir ihtimaldir ve bu durum, bir insana Milli Piyango’dan dokuz defa büyük ikramiye çıkması mertebesinde bir mucizedir. Ancak tek ve biricik olmak, doğal olarak her şeye sahip olmak hakkını insana vermez.

Çocuklar uzmanların önerilerine uyan ebeveynleri tarafından tek, biricik ve harika olduklarına inandırılıyorlar. Bunun sonucunda da her şeyi yapabileceklerine, her şey olabileceklerine ve en kötüsü her şeye hakları olduğuna inanıyorlar. Ancak sahip olmak istediklerini hak etmeleri gerektiğini düşünmek bile istemiyorlar. Hayatın, içinde yer alan ödüllerin, zorluklar ve engeller aşılarak elde edilecek bir yolculuk olduğunu kabul etmek işlerine gelmiyor. Edinilmiş bir diplomanın onlara bütün kapıları açması ve dünya nimetlerinin kendiliğinden ayakları altına serilmesi gerektiğine inanıyorlar. Emanet kanatlarla ve kendi temellerini atmadan çıktıkları hayat yolculuğunda hayal kırıklığı yaşıyor ve bunalıma sürükleniyorlar. Böylece dünya, sorumluluk almadıkları halde, başarının ödüllerini hak ettiğine inanan ve bu gerçekleşmediğinde de dünyanın kendisine borçlu olduğuna inanan insanlarla doluyor.

Durup dinlenmeye ve kendini dinlemeye imkân vermeyen telaşlı ve kalabalık hayatların gürültüsü, insanların birbirini dinlemesini ve hissetmesini engelliyor. İnsanların birbirini anlamasına imkân vermeyen bu telaş, ilişkileri ve bunu yaşayanları müthiş bir sığlığa ve yüzeyselliğe sürüklüyor. Böylece birbiriyle aynı şeyi giyip modaya uyduğunu, üstüne üstlük farklı olduğunu düşünen insanların yaşadığı çelişki gibi, biricik ve özel zannedilen tekdüze hayatlar yaşanıyor. Bunun sonucunda kalabalıklar içinde içsel yalnızlığının üstesinden gelemeyen hayatlar, bunalım içinde çözümü “eller havaya” partilerinde, alışverişte, yemekte, dedikoduda, cinsellikte, madde kullanımında ve nihayetinde psikolog ve psikiyatr ofislerinde arıyor, yoga ve mindfullness etkinliklerinin dertlerine deva olacağına inanıyorlar. Daha naif olanlar da cinci hocaları, astrologları ve beyin formatçılarını tercih ediyor.

İnsanın ne istediğini bilmesi ve anlaması için iç sesini duyması önemlidir. Yaşanan hızlı ve kalabalık hayatın yarattığı gürültü içsesi duymayı engeller. Bazen gürültü içinde duyulan fısıltılar da kişinin işine gelmediği için, kendini dışarının gürültüsüne atmasına ve yukardaki döngüyü yaşamasına neden olur.

Bütün bunlar için belirleyici olan, kişinin hayat yolculuğunda yaşadıklarıdır. Çünkü başarı varılan nokta değil, kişinin yaşanan güçlüklerden öğrendikleri, kendini ne kadar geliştirdiği ve Everest’in Zirvesine yapılan yolculuk örneğinde anlattığım gibi, elde ettiklerini hak etmek için verdiği mücadeledir.

Sonuç

Gelecekte ne olacağını merak edenlerin bugün yaptıklarına bakmalarında yarar vardır. Çünkü gelecekte ne olacağı, bugünün nasıl değerlendirildiğine bağlıdır. Hayat sanıldığı gibi olaylara bakarak anlaşılmaz çünkü olaylar daha önce yapılanların ve yapılmayanların sonucudur. Kişinin günlük etkinliği, hedefine dönük zaman kullanımı ve çaba içeriyorsa, hedefin gerçekleşme şansı yüksektir. Aksi takdirde hayal kırıklığına uğramak kaçınılmazdır. Yaşadıklarımızdan ders çıkarttığımız ve bizi mutsuz eden davranış kalıplarını tekrarlamadığımız sağlıklı bir yıl dilerim.

Atatürk Havalimanının Çalışmaz Hale Getirilmesine Tabii ki karşıydık ama,

Evet karşıydık. Karşıydım ve halen de Atatürk Havalimanında pistin üzerine hastane yapılmasını ve de pistin kullanılmaz hale getirilmesini hazmedemiyorum. Üstelik Atatürk Havalimanında pistlere dokunmadan aynı hastaneyi yapılandıracak başka sahalar da mevcutken. Tabii bunun nedeni olarak IGA gösterilmiş ve konu ticari mülahazalarla açıklanmıştı. Kaldı ki Atatürk Havalimanı eski adıyla Yeşilköy havalimanı dünyanın en eski havalimanlarında biriydi ve faaliyetteyken 2018 yılında dünyanın en iyi 3 havalimanından biri olarak seçilmişti. Evet, 2018’ de dünya havalimanları klasmanında ilk sıralarda yer aldı ve 2019 Nisan’ında son tarifeli uçağın kalkışından sonra faaliyetine son verildi. Bizler orada yetiştik. Sivil Havacılığı orada öğrendik. Buna rağmen süregelen üzüntümüz bir tarafa İstanbul Havalimanının bu işi iyi yaptığını da söyleyebilmek gerek.

IGA açılışından bugüne kadar 35 36 adet sertifika ve ödül aldı. Buna ilaveten aldığı 2 adet tasarım ödülü ile de çalışmalarını taçlandırdı. Evet ben Turizm yayınlarının verdiği ödülleri ve bir turizm neşriyatının IGA için uygun gördüğü “Dünyanın en iyi Havalimanı” ödülünü vb. kesinlikle dikkate almadan bunları söylüyor ve yazıyorum. Mutlak ki IGA’ nın aldığı ödüllerin içinde dikkat çekecek ve bizi onurlandıracak başka ödüller de vardır. Ben bilmiyorum diyelim.

Ben IATA Genel Müdürü Willie Walsh’ ın Heathrow’ daki Çözülmeyen problemler konusunda Londra’ da yapılan Havayolları 2022 toplantısında yaptığı açıklamalardan ötürü bunu söylüyorum. İrlandalı bir havayolu yöneticisi olan Walsh Air Lingus ve British Airways’ in CEO’ luk görevinden sonra 2020 yılına kadar International Airlines Grup’un CEO’ luk görevini yürüten güvenilir ve saygın bir Sivil Havacılık uzmanı olup 2020 Kasın ayında IATA Genel Müdürlüğüne atandı.

Yukarıda da ifade ettiğim üzere Walsh, Londra’ da yapılan Havayolları 2022 toplantısında, geçtiğimiz yaz aylarında yaşandığı gibi uzun bekleme kuyrukları ve ziyaretçi kısıtlamaları yaşanması durumunda kellelerin uçması gerektiğini belirtti. Son dönemde Avrupa’ da yaz periyodunda sorun yaşanan tek havalimanının Heathrow olmadığını Hollanda, Almanya ve Belçika başta olmak üzere birçok ülkenin havalimanında benzeri sorunların yaşandığını ve söz konusu aksaklıkların Türkiye çıkışlı uçuşlarda yaşanmadığını ve sektörün dönemi başarılı ve üstün bir performansla sonlandığını ifade etti. Bu sözler, bu takdir benim için Turizm neşriyatlarının verdiği on ödülden daha önemli. Bana göre hakiki bir ödül. Reklam karşılığı olmayan bir ödül.

Evet, pek alışkın değiliz ama her oluşumu ayrı kompartımanlarda değerlendirmeğe alışmalıyız. Evet Atatürk Havalimanında yapılanları tasvip etmesek bile bu düşüncemizin İstanbul Havalimanında yapılanları   yine de gölgelememesi gerekir.

Evet, ne zamanki konu tekrar Atatürk Hava Limanında yapılanlara dönerse, bundan sonra ne fark eder bilmem ama karşıtlığımızı yine ortaya koyarız

IGA’ NIN Sn. Yöneticileri,

Daha kaliteli hizmetleriniz bizi mutlu edecektir. Teşekkürler ediyoruz.

Bu arada aşağıdaki iki hususa da fazla detaya girmeden değinmek isterim.

İnternet’ te İstanbul Havalimanı ile ilgili birçok yolcu şikayetleri yer alıyor. Siz onlara misafirlerimiz diyorsunuz galiba. Bu şikayetleri cevapladığınızı zannederim ama, benim gibi okurlar bunlara geri dönüş sağlanmadığını düşüneceklerdir. Verdiğiniz cevapları yayınlayın demiyorum. Bu sizin kararınız olur. Yine de ilgili ünitenizin bunlara “şikâyet …………tarihinde cevaplanmıştır” diye bir not koyması yerinde olacaktır. Buna ilaveten çalışanlarınızın bu yazıda yer alması gereken serzeniş ve şikayetlere de de eğilmelerini temenni ediyorum. Bunlar azaldıkça, havalimanı misafirlerinin de şikayetleri azalacaktır.

Sizler daha iyi bilirsiniz. Toplam Kalite, bir işletmede yapılan bütün işlerde, müşteri isteklerini karşılayabilmek için gerekli olan yönetim, insan, yapılan iş, ürün ve hizmet kalitelerinin bir sistem yaklaşımı içerisinde, tüm çalışanların katılımı, hedef ve fikir birlikleri sağlanarak ele alınması ve geliştirilmesidir. Ve de Kalite asla bir tesadüf değildir. Her zaman akıllı çabaların sonucudur. Evet tüm çalışanların katılımı sözü ne ifade ediyor. Veya çalışanlar hangi şartlar dahilinde IGA’ nın gayretine tam katılım sağlarlar? Bunu da siz benden iyi bilirsiniz?

Bu söz size abartılı mı gelir bilmiyorum? “Ne kadar iyi yönetici olursanız ne kadar usta ve bilgili olursanız olun şirketinizin geleceği bir noktada çalışanlarınıza bağlıdır” Bu eski düşünürler nedense çalışanlara ne de çok kıymet veriyorlar, öyle değil mi?

Yeni Bir Yılın Eşiğinde

Yorumlar Tüm Yorumlar (19)

Ali Kıdık Beyde (İGA'da) ~ 1 yıl önce
Bir yazısında Yılbaşında Süprizlere Hazır Olun Demişti Süprizi Aldık Ajanda Şikolata Birde Anahtarlık Haklı Cıktınız Ali Kıdık Bey.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP 5M ~ 1 yıl önce
özel sektöre promosyon ödemesi TBMM' de. Onu belemek gerek.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
5m ~ 1 yıl önce
sayın çetin bey turkis cargo yeni bankaya geçiş yapiyor fakat banka promosyonu yok ne olucak bu halimiz

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Ahmed ~ 1 yıl önce
Bugüne kadar okuduğum yazılarınız içinde değer taşıyan satırlar bu makalenizde… Geçenler geçtiler, önemli olan geçenlerin yaptıklarından daha kıymetli bir şeyler yapabiliyormuyuz…

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Tk ~ 1 yıl önce
Şubat da thy kar payı ödemesi diye söylenti veya erken kapatma parası bilginiz varmı acaba ? Mutlu edin bizi..

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Tgs ~ 1 yıl önce
Pandemi de zaten kaç maaş ikramiye alamadık kçö çalıştık bu yaz periyodunda prim olarak verilen 30bin aylarca konuşuldu. Şuanda tav, çelebi, havaş çalışanlarına Yılbaşı ikramiyesi veriyor. Biz neden alamıyoruz? Bunu gündem yaparmısınız lütfen. O kadar rekor kar açıklanmasına rağmen böyle arada jestlerle rahat nefes almak istiyoruz. Lütfen sesimizi köşe yazınızda dile getirin

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP CVP CVP ~ 1 yıl önce
KİŞİSEL KONULARI APH KÖŞEME TAŞIMAYI SEVMİYORUM. HEPSİ BU. ARADAN 20 SENE GEÇTİ. HALEN AYNI NOKTALARA TAKILI KALMAK DOĞRU DEĞİL.OLAN OLDU.YAŞANDI BİTTİ.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Üye olun ~ 1 yıl önce
aslında her yazısı güzel ve anlamlı. Üye olursanız size de muntazaman gelecektir.Tavsiye ederim

Yanıtla

Kalan karakter 1000
ÇOK GÜZEL ~ 1 yıl önce
Acar Baltaş beyin yazısı çok güzel.İyiki sayfanıza almışsınız. Diğer yazılarını da okuyacağım.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Sn Çetin bey ~ 1 yıl önce
Üstad,yine çok güzel bir yazı yazmışsınız. Yazınızın ilk bölümünde insanımızdan bahsetmişsiniz,maalesef yazdıklarınız çok doğru. 70 yıldır ülkemizi çoğunlukla yöneten emperyalist uşakları siyasal islamcı,din tüccarlarının insanlarımızı bilerek cahil bıraktırıp,gerçek ve doğru eğitime,bilime,spor ve sanata,adalete,eşitliğe değer vermemeleri sonucu büyük oranda, zor üreten kolay tüketen,her işte kolaycılığa kaçmayı,bu yolda hak yemeyi marifet sayan,para ve çıkar için herşeyi yapabilecek,şarkkurnazı,fırsatçı,bencil,özenti,neme lazımcı, bana neci,şark kurnazı,biatçı, sorgulamayan,düşünmeyen,bizi biz yapan değerlerimizden uzak,kişisel çıkarı ülke ve millet çıkarından önde tutar bir toplum haline geldik ne acı ki. İşin kötüsü hiçbir şeyden ders almıyoruz ve alacağa da benzemiyoruz. Size ve ailenize iyi seneler dilerim. Saygılar,hürmetler.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP SN.ÇETİN ~ 1 yıl önce
BİLMUKABELE SAĞLIKLI VE MUTLU SENELER DİLİYORUM.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000