Yazmak İnsanı Düşündürürmüş. Keşke THY’ de Görevdeyken Yazmaya Başlasaydınız.

AırportHaber’de okudum. Hamdi Topçu Bey anılarını yazmış. Bu gün 30 Nisan. Kitap raflara daha düşmemiş.  Ak merkezde ki Remzi Kitap evi dâhil. Daha sonra Remzi kitapevinden aradılar sağ olsunlar. Kitap 10 Mayısta dağıtılacakmış. Bizimkiler aceleci davranmışlar. Her ne ise, sipariş verdim. Aynı gün elimde olacak.

Hamdi Beyin Kitabına Karşılama:

Yazım da yer vereceğim: H.TOPÇU, THY ANILARINI BİR KİTAPTA TOPLAMAYA NEDEN İHTİYAÇ HİSSETTİ bölümünü şekillendirebilmek için kitabı okumuş olmama gerek olmadığını yazımı okuyanlar anlayacaktır.  Sn. Topçu bu ihtiyacı neden hissetti diye hayli düşündüm. Kitap yayınlanınca söylenecek o kadar fazla şey olacağını düşünüyorum ki, , en iyisi yazının bu bölümünü şimdi yayınlamak. Gerekirse 2 nci bir yazı yazmak zor değil. Bu yazıda belirtilenlerin tersini kitapta okuyabilirsek kendisinden özür dilememem gerekecek. Zevkle yaparım bunu.

BİR İNSAN NEDEN KİTAP YAZAR?  

Evet,  para kazanma arzusu öncül nedenlerden biri  Daha kitap raflara düşmeden takip etmeye başlamama rağmen Hamdi Bey açısından bu amaca ulaşabileceğini  düşünemiyorum.. Ama birileri toptan alıp bir yerlerde  ücretsiz dağıtırsa onu bilemem?.

Yazma alışkanlığına sahip olmak böyle bir çalışmanın nedenlerinden biri olabilir desem?  Değil. Başka hiçbir denemesini okumadım ve duymadım. Yazma konusuna meraklı olduğunu da zannetmiyorum. İnsanın yazma kabiliyeti bir anlamda konuşmasından da hissedilebilir. Hamdi Bey sizlerde böyle bir his uyandırdı mı bilmiyorum?

Çalışma döneminde beraber yaşadığı insanlara teşekkür borcunu ifade ederek onları yüceltme isteği aslında anı yazmanın hoş ve zarif bir nedeni. Bu zarafeti de Hamdi Topçu beyle bağdaştıramadığı söylemem kabalık sayılmaz değil mi?

Türk Hava Yollarında görev alacak olan ilerdeki nesillere uyarılarda bulunup onlara bu konuda ders vermek. Bu hususta düşünmeye gerek yok. Bu konu Sn. Topçuyu çok çok aşar. Zira kendisi Sivil Havacılığı internetten öğrendiğini saklamamıştı.i.

Kişinin unutulup kaybolmasını istemediği gerçekleri dile getirmek istemesi: İnsanın kitap yazma ihtiyacı duymasının en güzel nedenlerinden biri olabilir. Düşündüm de Sn. Topçunun o çatı altında neden olduğu ve de unutulmamasını değil unutulmasını istemesi gereken gerçekler çok ama çok daha fazladır gibime geliyor.

Bu husus ile bağlantılı olarak bir takım yönetimsel özelliklerini ön plana çıkartmak sureti ile kendini anlatmak’ da anılarını kaleme alan bazı yazarlar için önemli bir neden teşkil eder. Hamdi Bey kitabında öne çıkan hangi kişisel özelliklerini anlatacaktır. İstihdamı azaltmak ve de saf dışı edilecek çalışanlara ilişkin belirleme kıstasını mı? Yoksa Sendikal seçim konusundaki büyük ustalığını mı? Yapboz sistemi ile sekilendirdiği THY Teknik ve Habom ikilemini ve de dene yanılırsa vazgeç çalışmasının Türk Hava Yollarına kaça mal olduğunu mu? Yoksa Sendika yönetimi korkusu nedeni ile şirketin Organizasyonu ile oynayan tek insan olduğunu mu?  Yoksa, yoksa ve yoksalar hayli fazla.. Sizce bunları yazabilir mi kitabında?

Bu vesile ile birlikte çalıştığı insanlarla toplum önünde hesaplaşmak, Evet bu tek taraflı bir haykırış.. Bildiğim kadarı ile THY İnsanlarının bir bölümü Sn. Topçu ile her gün rüyalarında zaten hesaplaşıyor. Üstelik şirkete kabul etmiş olmalarından ötürü kendilerini Hamdi beye borçlu hisseden dostlarının yakınları ve hemşerileri dışındaki çalışanlardan dua aldığını da hiç zannetmiyorum. Siyasilerin ricası üzerine Hamdi beyin işe kabul ettiği insanlar bu konudaki dualarını mutlak Hamdi beye ricacı olan siyasiye yönlendiriyorlardır. Dua alma konusunda çırak çıkacağı açık. Bunlardan bahsederken döneminde THY’ ye kaç adet Rizeli, Çayeli doğumlu ve toplamda kaç Karadenizli aldığını not düşer mi kitabına? Hesaplaşma Temel Kotil ile olacaksa  onu bilmem.

Pişmanlıklarını anlatıp rahatlamak: Anı kitaplarında nedense pek görülmez. . Bir insanın pişmanlıklarını kitap yazarak genele anlatması ve itiraf etmesi çok cesaret isteyen, olgun bir davranış.  Kaldı ki Sn. Topçu yaptığı hiçbir şeyden pişmanlık duyabilecek ve de bunu genele söyleyebilecek yaradılışta bir insan da değil. Bu konuya değinmeyecektir. Göreceksiniz.

Anılar, belli kişilerin yaşanmışlarını anlatmakla kalmaz, ayrıca o kişilerin yaşadığı dönemin toplumsal koşullarını, özelliklerini de yansıtır. Sn. Topçu THY’ de çalıştığı dönemde bağlı olduğu düşüncenin tüm özelliklerini yansıtan davranışların tümünü bünyesinde toplayan ve de bunları çalıştığı dönemde pervasızca sergileyen bir kişilik. Zira arkası sağlamdı. Hatası ise arkası daha sağlam birinin olabileceğini değerlendirmemesi ve Temel Kotil’ i fazla dikkate/ ciddiye almaması olmuştu. Eminim ki bunları anlatamayacaktır kitabında.

Daha önce aynı dönemde THY’ da Basın Müşavirliği yapan Sn Ali Genç THY yaşamını kâğıda dökmüştü. Kitabın adı Yüksek İrtifa idi. Ve de yanılmıyorsam kitabı yazmadan önce bir tek Temel Kotil ile görüşmüştü sn. yazar. Dolayısı ile herkes bu kitabı Temel Beyin yazdırdığını veya ağzından yazıldığını konuştu uzun süre. Haklılar mıydı?  Galiba nedense nalıncı keseri hep Sn. Kotil’ den tarafa yontmuştu her şeyi. Yine de bunun kaçamak yapabilecek bir tarafı vardı. Sonuçta kitabın üzerinde Temel Kotil yazmıyordu. Sn. Topçunun Yerel’ de Global’ e kitabının kapağının tam tepesinde ismi yazılı. Tam tepesinde. Yardım almıştır, almamıştır bu başka. Hamdi beyin kitabını da göreceğiz eğer oda diğeri gibi THY’ de iyi olan her şeyi ben yaptım diyorsa kötü. Hangisine, kime inanacağız?  Eminim ki Sn Topçu kitabında 2003 yılı öncesi THY yönetimlerine de  bir şekilde dokunacaktır

Kendisi ile aynı görüşte olmayan çalışanları  “var gibi yok”  farz eden Hamdi Topçu beyin THY’ den ayrıldığından bu yana doğru yaptığı bir şeyler de vardır hali ile. Kanaatimce THY’ den ayrıldıktan sonra sessiz kalması ve de kendisini unutturması bunlardan biriydi.

Tabii ki bu oluşumların tümünde Sn. Kotil’in büyük katkısı var. Ancak kabahat samur kürk olsa kimse giymezmiş derler ya. İşte o hesap. Temel bey şimdi uçak yapıyor / yapacak.

Acaba birilerine seslenmek mi istedi Hamdi Bey?  THY’ yi yerel statüden küresel çizgiye ben mi yükselttim, her şeyi ben yaptım mı diyecek kitabında? Yoksa bir hatırlatma mı yapmak istiyor. Ben buradayım mı demek istiyor? Aslında zamanlama güzel. Tam THY’ de tepe yönetim değişikli konuşulduğu sırada. Eminim ki Hamdi Bey kitabında THY çalışanlarına teşekkür edecektir.

Sn. Topçu: Yazmak İnsanı Düşündürürmüş. Keşke THY’ de Görevdeyken Yazsaydınız bari.  Hiç olmaz ise Türk Hava Yollarındaki bazı şeyleri de düşünerek yapardınız.

Sn. Topçu beni Çelebiden tanırlar. Çelebi’ den ayrılmamı takiben kendisinden randevu isteyip ziyaret edip iş istemiştim. Benden bahsedildiğini çok duyduğunu ve neler yaptığımı ( ? ) bildiklerini ve de dolayısı ile beni tanıdıklarını söylediler.  Size nasıl bir görev verebiliriz diye sorunca da isteğimin kendilerine danışmanlık ( ? ) yapmak olduğunu belirtmiştim.. Herkes ne derseniz size evet diyor, yakınınızda bir de farklı düşünen bir insan olsun demiştim. On gün içinde sizi cevaplarım demişti. Geri dönmeyi unuttular ( ? )

Aslında bu kitabı yazmasaydınız da olurdu Hamdi Bey İnanınki THY ‘nın kabullenmediğiniz insanları sizi hiçbir zaman unutamaz.  Malum insanlar “ Kendisini kötü ve aşağılanmış hissetmelerine neden olanları asla unutmaz” Başta sizi, Temel beyi ve de sizin devamınız olduğunu söyleyerek sizden sonra koltuğa oturan zatı nasıl unutabilirler ki?

Atlas Global Ve Çelebi: Yolcu Her Zaman Haklıdır Derler Ya.

Hayır, yolcu her zaman haklı değil.  Bu sözü ancak ona haklıymış gibi davranmak gerekir vb. şekilde yumuşatmak ticari mantığa daha uygun gibi görünüyorsa da, bana göre o da doğru değil. En doğrusu Yolcu’ da hizmet veren de hakkını ve hukukunu bilmeli. Belki okuyunca ne var bunda diyeceksiniz. Bu kadar önemli mi? diyeceksiniz.

Ben müşterinin bir çalışanı serzenişte bulununca şikâyetçinin Yönetim Kurulundan birinin arkadaşı olması nedeni ile Genel Müdürün olan biteni hiç araştırılmadan işten çıkarttığı birini hatırlıyorum. Eğer biraz araştırılsaydı bizim tepelerde dostu olan o şikâyetçinin yaptığını çalıştığı şirketin patrona anlatır ve ona ne yapılacağını seyrederdi. Bizim tepelerde oturana da en azından teessüf ederdi. O gün bu gün o tepedeki yalakayı adam yerine koymam. Genel Müdürle de tesadüf karşılaşmaları dışında da görüşmem.

Evet;  dün İstanbul Havalimanında bir hadise olmuş. Atlas Global’in uçağına hizmet veren bir Çelebi Hava Servisi mensubu hanım arkadaşımıza, hakaret eden yolcuya karşı Atlas Global ve Çelebinin tutumu benim açımdan her türlü övgüye değer. Belki de bir çoklarına göre basit olan olayı bu şekilde değerlendirmek için yukarıda anlattığım bir yaşamışı halen hafızada muhafaza eder durumda olmak gerekli.

ATLAS GLOBAL’İN TUTUMU EN ÜST SEVİYEDE TAKDİRE ŞAYAN. Hadi Çelebi kendi çalışanını koruyor. Ya Atlas Global. Tepkisini olabilecek en sert şekilde ortaya koydu.  Evet,  Atlas Global kendisine hizmet sunan Yer Hizmeti Şirketinin çalışanını korudu ve ona destek oldu.  Ve de kendine yakışanı fazlası ile yaptı. Elinde Atlas Globalin Bodrum – İstanbul dönüş bileti olan yolcunun bu uçuşu da Havayolu tarafından iptal edildi. Biletinin iptal edildiği mesaj ile bildirilen yolcuya ücret iadesi yapıldı. Atlas Global bununla da kalmadı. Ayrıca bundan sonra söz konusu yolcuya Atlas global tarafından hiçbir uçuş için bilet satılmayacağı teşkilatına bildirdi.. Keşke bu genel bir uygulama olabilse ve de diğer havayolları da buna destek verebilselerdi. Belki bu şekilde kendini bilmezlere çok daha etkili bir şeyler söylenmiş olurdu.

Atlasglobal Havayollarından yapılan açıklamada ise “İnsani değerleri her şeyin üzerinde tutan bir havayolu olarak, 25.04.2019 tarihli İstanbul(IST)- Bodrum (BJV) KK-42 seferimiz öncesinde yer hizmetleri personelimizin maruz bırakıldığı üzücü olayı şiddetle kınıyoruz. Yaşanan bu üzücü durumla ilgili gerekli işlemlerin yapılacağını kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz” ifadelerine yer verildi.

OLAYLA İLGİLİ ÇELEBİ HAVA SERVİSİ: HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATTI.  Çelebi Hava Servisi olayın ardından yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, “25.04.2019 tarihinde KK-42 İstanbul(IST)- Bodrum(BJV) sefer sayılı uçağın kalkışından önce, Çelebi Hava Servisi A.Ş’ de görevli bir çalışanımız, bir yolcu tarafından ağır hakaretlere uğramıştır. Saygı çerçevesi dışına çıkan bu olayı şiddetle kınıyoruz. Şirketimiz tarafından söz konusu yolcuya karşı ilgili hukuki işlemler başlatılmıştır” denildi. Hafta sonu Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının konuyla ilgili soruşturma başlattığı öğrenildi.

Evet, çalışanından yana olan bir şirket GÖRÜNÜMÜ VERDİ ÇELEBİ..Kutluyorum.

Şu anda çalışma yaşamımızda eksikliğini hissettiğimiz  “ mensubiyet duygusunun “ bu şekilde tesis edileceğine veya canlandırılacağına olan inancımla Atlas Global ve Çelebi yöneticilerine bu olaydaki çalışandan yana tutumları nedeni ile teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar.

Belki Sizin Şirkette Yoktur (?) Ama: Uzun Boylu Cücelerden Her Yerde Var.

“Zirvede hem yılanlar hem de kartallar bulunur, ancak birisi oraya süzülerek diğeri ise sürünerek ulaşmıştır.  Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan öte oraya nereden ve nasıl geldiğinizdir “ demiş Cenap Şahabettin.

Evet, “Eğile eğile yükselen cüce kalır “ sözü de deyişler sözlüğünün en dikkati çeken satırları arasında yer alıyor. Sağa sola bakın,  bu iki sözü doğruluğunu belgeleyen örneklere mutlak rastlayacaksınız. Düşünmesini bilmeyen, olayları yan yana koyup süzgeçlemeyi beceremeyen uzun boylu cücelerin zirvelerde olması bir yana, sizlerle ilgili karar verme yetkisine sahip olduğunu görmek ne kadar üzücü. Sizin açınızdan üzücüdür ama, uzun boylu cüceler açısından bu tabii ki bir başarıdır. Sürüne sürüne, eğile eğile gelmiştir onlar tepelere. Tırmanırken hayli gayret sarf ettikleri bir hakikattir. Dik durmamak ve iki büklüm görünümlerini bozmadan yükselmek için epey uğraşmışlardır.

Bunu nasıl başardıklarını anlatırken ise senelerce didindim, uğraştım, çalıştım derler. “Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi. Biri düşünmek, diğeri oturmak için.” Başarı hangi yuvarlağın hangi durumda kullanılacağını bilmekle ilgili. Bunu da söyleyen Ann Landers.   Uzun boylu cüceler; hangi konuda hangi yuvarlaklığın kullanacağını da zaman içinde unutmuşlardır. Esasen onların düşünmeye ihtiyaçları da kalmamıştır. Zira başkaları onlar için de düşünürler. Onlara düşen yalnız ve yalnız   “ Evet “ demektir. Tabii ki iki büklüm konumda.

Onların oturmaya yarayan yuvarlaklıkları ile düşünmeye çalıştıklarını sıklıkla görebilir ve hissedebilirsiniz. Zaman içinde, kullanılmaya kullanılmaya vücudun tepe bölümünde bulunan yuvarlak artık süngerleşmiş başka bir deyişle işe yaramaz hale gelmiştir. İşin tuhafı uzun boylu cüce de alt taraftaki yuvarlağı kullanmaya alışmıştır artık. Tanrının Kendisine düşünmek için verdiği yuvarlaklığın varlığını bile unutmuştur. Hani derler ya, vücudun tüm hareketlerini beyin yönetir diye. Bu ne kadar doğru bilemem. Görüldüğü kadarı ile bu yuvarlak onları yalnız iki büklüm tutmaya yarıyor.

Her ne ise, Bu kafalar hükümranlıklarını nasıl sürdürüyor, asıl sorun bu. Sürüne sürüne dostlarım. Sürüne sürüne ve de yüz süre süre.