29 Ekim 2012, Pazartesi
Erdal GÜLMEZ
Erdal GÜLMEZ [email protected]

YAŞASIN CUMHURİYET

 

Merhaba,

Yaşasın Cumhuriyet… Yaşasın Demokrasi … Yaşasın Özgürlük …

Bugün havacılık değil  yazımın yayın günü olan 29 ekimin  ruhuna uygun  “cumhuriyet” i yazayım  istedim. İnsanların dili , dini, ırkı  ne olursa olsun bazı özellikleri ortaktır.Bu özelliklerinden biri , belki de  birincisi ,insanların özgürlüğüne olan düşkünlüğüdür. Bu nedenledir ki  ceza vermek istediğiniz insanları özgürlüğünden mahrum ederek hapse koyarsınız.

      Bugün ülkemizde özgür  olarak  yaşıyorsak  bunu ;  kurtuluş savaşında  canını veren şehitlerimize   ve  başta  Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK  olmak üzere  her şeyini ortaya koyan aziz atalarımıza  borçluyuz. Bu vesile  ile hepsini minnetle ve rahmetle anıyor, hepinizin cumhuriyet bayramını  kutluyorum.

                                                              **

Cumhuriyet kelimesi köken itibariyle Arapçadan , demokrasi kelimesi  ise   Fransızcadan gelmektedir. ( Demokrasi kelimesi TDK ‘ya göre Fransızca olmakla beraber  eski yunan’da demo / halk ve krasi / güç kavramlarının birleşimi ortak Latin kavramı olarak kullanılmıştır ) Görüldüğü üzere özgürlük ne salt  “batı” nın ne  salt “doğu” nun malı değildir özgürlük ,demokrasi ,cumhuriyet insanlığın ortak değeri ortak malıdır.

Yıllardır bir bölümü bilgi eksiği bir bölümü de ideolojik  nedenlerle   İslam dini  cumhuriyet  ve demokrasi karşıtı hatta düşmanı gibi gösterilmiştir. Gerçekte ise İslam dini  ile örtüşen  yegane  sistem demokrasi ve cumhuriyettir.

                                                                 **

632  yılı Hz.Muhammed (s.a.v) Veda Hutbesi :

"Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın  Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; beyaz  tenlinin siyah üzerine, siyahin da beyaz  tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.

1215 yılı İngiltere’de Manga Carta:

Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır

 

 

1776 yılı  ABD  Özgürlük Bildirisi :

"Bütün insanların eşit yaratıldıklarına; yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz ,Thomas Jefferson ".

1789 yılı  Fransız İhtilali :

insanların eşit doğmuştur  ve eşit yaşamaları gerekir , insanların zulme karşı direnme hakkı vardır, her türlü egemenliğin esası millete dayalıdır ve mutlak egemenlik  bir kişi ya da grubun elinde bulunamaz , devleti idare edenler  esas olarak millete karşı sorumludur , hiç kimse  dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamaz “

                                                                           **

Demokrasinin gelişim sürecinde batılı ülkelerin ciddi katkıları olduğu kesindir.Bununla birlikte aynı emperyalist batı zaman içinde doğrudan sömürmenin maliyetinin artması  ve  yan etkilerinden ( kontrol dışı özgürlük hareketleri )  çekinerek  dolaylı sömürgeye geçmiş               ( kendileri doğrudan yönetmek yerine ülkelerin yöneticilerini kontrol edebilecekleri  sistemler kurmuşlardır ve  kendi dillerini konuşan ,kendilerine hayran “elit”ler eliyle ülkeleri uzaktan yönetip sömürmeye devam etmişlerdir / Orta Afrika –Almanya , Kuzey Afrika – Fransa, vb )   Batı’nın ve Doğu’nun emperyalist ülkeleri  demokrasi havarisi kesilir sonra da Birleşmiş Milletler'de tüm dünyanın evet dediğine hayır der, veto eder  192  ülkenin oyuna karşı 1 ülkenin vetosu yeter.

 5 ülkenin (ABD, İngiltere, Fransa, Çin,Rusya )  kendileri için sağladığı bu özel durum hem batı hem doğu bloğu vetocu ülkelerinin  demokrasi adına anlattığı her şeyi sıfırlar hikaye durumuna getirir.Birleşmiş Milletler Meclisi’nin ve diğer tüm Meclislerin yapılanması, üyelerinin özgür aklı ve   eşit oyu ile  en doğruyu bulacak şekilde olmalıdır.

                                                                      **

Maalesef  demokrasi  çoğu ülkenin ve  liderlerin   2.tercihi durumunda. Lokalde yapıcı eleştiriler  “çatlak ses” olarak  görülüyor ve yaşama hakkı tanınmıyor. Globalde  ise  demokrasi ; Petrolü götürmek / demokrasi getirmek  şeklinde uygulanıyor.

                                                                         **

Peygamberimizin  ( s.a.v)  vefatı sonrasında halk toplanır ve nasıl yönetileceklerini tartışır.

İslam hukuku gereği  bir konuyla ilgili ayet ve hadis yoksa bu konunun  ortak akıl ile çözülmesi esastır. Halk yönetim konusunda ayet ve hadis olmamasının kasıtlı olduğu ve işin dönemin gereklerine göre ortak akla havale edildiğine karar verir.

Netice olarak halk toplanır ve Hz.Ebubekir’i  devlet başkanı olarak seçerler.

Hz.Ebubekir’in  vefatından  sonra  aynı yöntemle  Hz.Ömer ve  daha sonra Hz.Osman ve ondan sonra  Hz.Ali seçilir. Görüldüğü üzere İslam dini  demokrasi ile çelişmez hatta batı ülkelerinde feodal yapının hakim olduğu   derebeylerin zulmü altında yaşayan batı toplumuna karşılık aynı dönemde halk tarafından seçilen devlet başkanları  tarafından  yönetim gerçekleşmiştir.

Hz. Ali sonrası  tarihlerde ise  maalesef babadan oğula  geçen iktidarlar dönemi başlamıştır.Peygamberimiz (s.a.v) ve daha sonrasında Mekke ve Medine’de   Müslüman olmayan çok sayıda  insan özgür bir şekilde yaşamış ve her türlü ibadet ve ticaretlerini özgürce  yapmışlardır. Bu farklı grupların haklarını koruyan Medine vesikası  tarihin önemli anayasalarından  biri olarak kabul edilir.

                                                                       **

Rahmetli Uğur MUMCU’nun tabiriyle “ bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar”  nedeniyle  bunca sorun yaşanmıştır. Dinimizin kadınlara tanıdığı  her türlü hakkın zaman içinde ellerinden alınmasından tutun, ekonomik özgürlükleri için verilecek mehir parasının başlık parası haline getirilmesi utancına , uzaktan evlilik tavsiye edilmesine rağmen  akraba evliliği teşviği bağnazlığına kadar  bir dizi doğru diye öğretilen yanlışlar…

 Umuyorum ki daha anlayışlı, daha hoşgörülü , daha çok dinleyen,  daha nezaketli ,okuyan, araştıran ,soran ,eleştiren , kendi aleyhine de olsa  objektif olabilen gençler yetişecek  bu gençler ; hayatın gayesini bir şirkete “kapağı atmak “ olarak değil insanlığa hizmet olarak görecek…   insanlığı çok güzel   yıllar beklediğine inanıyorum.

Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır diyip bitirelim.

Cumhuriyetimizin ilelebet yaşaması dileğiyle…

Saygılarımla.

Erdal GÜLMEZ

YAŞASIN CUMHURİYET

Yorumlar

Kalem ~ 11 yıl önce
Kalemine Sağlık OG

Yanıtla

Kalan karakter 1000
ertugrul kaptan ~ 11 yıl önce
erdal bey, konuya evrensel degerler cercevesinde guzel bir açıdan bakmışsınız. tebrik ediyorum. yazılarınızın devamını bekliyoruz.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
İsim / Rumuz ~ 11 yıl önce
Erdal bey çok güzel yazmıssın eline sağlık

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Aviator-3 ~ 11 yıl önce
Gercekte Din'in devlete bagli ve devletin egemenligi altinda oldugu ulkelerde laikligin varligindan soz edilemedigi gibi askeri vesayet golgesinde icra edilmeye calisilan cumhuriyet rejimlerinin de cumhurun kendi kendisini yonettigi rejimler oldugunu dusunmek yanilgidir.Turkiye'de sag ve sol kavramlari dunyadaki anlamlarin cok disinda ve aldatici bir sekilde kullanilmaktadir.Aslinda sag degisim yapmaya calisan soldur,sol da bu degisimin karsisinda duran sagdir.Dikkat ederseniz elit kesimlerden hep sola oy cikar(Etiler,Bakirkoy,Yesilkoy,Kadikoy,Sisli)bunun karsiliginda gelismemis ve varos kesimlerden hep sag partilere oy cikar.Bu anlamda mevcudu savunma geregi duyan bu tabaka cumhuriyeti,laikligi koruma icgudusune kapilir.Ancak kendi yasam tarzlari ile uyusmayan diger ilkelerden Halkcilik,Milliyetcilik ilkelerine duyarsiz kalirlar.Devrimcilik ise sozde savunulur ama degisime karsi mukavement gosterilir.Ozetle sorun ekonomik olarak pastanin paylasilip paylasilmamasi sorunudur.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Aviator-2 ~ 11 yıl önce
Bu otekilestirmenin hakli bir gerekcesi olmadigi icin basariya ulasma sansi da yoktur.Eminim ki halkin %99 u musluman olan bir ulkede %100'un cumhuriyet rejimi ile ilgili bir sorun icerisinde degildir.Cumhuriyet cok genis anlami olan ve icerisinde birbirine zit yonetim bicimlerini (Krallik-Birlesik Krallik,Monarsi-Iran Islam Cumhuriyeti,Komunizm-Cin Halk Cumhuriyeti)barindiran bir kelimedir.Onemli olan halkin yararidir,halk devlet icin degil devlet halk icin varoldugu surece bu bir cumhuriyet rejimidir.Kendisini cumhuriyetci ilan eden kesimlerin dusunce yapisina baktiginizda,kendi ideolojik yapilarinin muhafazasi adina orduyu goreve cagirmaktan cekinmedikleri gibi,bu cagriya cevap alamadiklari zaman ayni orduya hakaretler yapabilmektedirler.Dolayisi ile Laiklik ve Cumhuriyet kelimeleri Turkiye'de varolan elit tabakanin baskalasmaya ugramasi sonucu baska elitlerin ortaya cikarak pastadan pay istemesine tepki olarak savunulmaktadir.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Aviator-1 ~ 11 yıl önce
Erdal Bey,yazinizin icerigide gercekten ilginc konulara deginmissiniz.Gunumuzde din ile arasi fazla sicak olmayan vatandaslar toplumun cogunlugunun musluman olmasi ve mahalle baskilarindan cekindikleri icin kendi ic dunyalarindaki hezeyanlari,baskalarina hakaret ederek ve bilinc altlarina yerlestirdikleri gudulerle yansitmaktadirlar.Once Laiklik kelimesinin arkasina sigindilar,kurumsal bir niteligi kisilestirdiler,taraftar toplamakta zorluk cekince cumhuriyeti kurumsal niteliginden soyutlayip kisilestirmeye calistilar.Halbuki ne laikligin ne de cumhuriyetin karsiliginda dindarlik vardir.Laiklik din ile devlet islerinin ayrisarak devletin tum dinlere ayni mesafede kalmasi ise muslumanlik ile catismamaktadir.Cumhuriyet de muslumanlik ile catismamaktadir ve hic bir muslumanin bu kelime ile ilgili sorunu bulunmamaktadir.Ancak yukarida sozunu ettigim kesim kendisine catisma ortami saglamak icin bu sihirli kelimenin arkasindan otekilestirmeye calismaktadir.

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000