İzmir Alaçatı’da bir televizyon kanalı haber amaçlı çekim yapıyor. Haberin konusu ise, Türkiye’nin en popüler destinasyonlarından biri olan Alaçatı’da, uçak kiralayarak havadan muhteşem manzaraları izleyebileceksiniz falan...
Televizyon kanalı, o bölgede uçak kiralama işi yapan, Yıldız Air diye adını daha önce hiç duymadığım bir firma ile irtibata geçiyor. Haberi yapan kanaldan anladığım kadarıyla haberin içeriği “ Çok paramız var ve sabah akşam özel uçaklarla turlara çıkabiliyoruz” türünden olacaktı.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı, işin şov kısmı devreye girince haberin asıl içeriği çöpe gitti. O çekimden aklımızda kalan ise, yol ortasında araçtan inerek sağ kapının yanından çekim yapan bir kameraman ve ona şov yapmak için bütün uçuş kurallarını yok sayarak yerden birkaç metre yüksekte uçan sorumsuz bir pilot...
O gün o uçak birkaç santimetre daha aşağıdan uçsa neler olabilirdi düşünebiliyor musunuz?
Uçağın iniş takımları aracın ön camından içeri girse mesela?
Ya da yarım metre daha soldan uçsa, araçtan inerek sağ kapının olduğu bölümde çekim yapan kameramanın hali ne olurdu?
Düşünmek bile istemem...
Peki bunca sorumsuzluğu yapan, hem kendi hayatını hem insanların hayatını hiçe sayan kim?
Biraz tanıtayım...
Uçağın pilotu Alparslan Gökhan Mızrak...
Havacılık camiasının en değerli isimlerinden olan rahmetli Necmi Mızrak’la ne kan bağı olarak ne de havacılık adabı olarak bir alakası yok, bunun altını çizeyim.
Gökhan Mızrak’ın bildiğim kadarıyla ticari pilot lisansı yok. Amatör pilot lisansıyla (PPL) önce uçaklarda gözlemci olarak uçuyor, sonra da Yıldız Air isimli firmanın iki uçağının sorumluluğu ona veriliyor.
Otomobile çarparak zoru başaran (!) pilotun, kısa bir araştırmadan sonra geçen yıl da tarlaya acil iniş yaptığını öğreniyorum. Tabiki bu olabilir. Uçakta teknik bir sorun vardır ve havacılıkta acil iniş, en az normal iniş kadar olağandır. Ancak bu iki olay arasında dağlar kadar fark var çünkü bu ne bir teknik arıza ne bir meteorolojik hadise ne bir incapacity durumu..
Bu; ukalalık, kendini bilmezlik, umursamazlık, sorumsuzluk.. Ne derseniz deyin ama bu olaya havacılık içerisinde bir terim bulamazsınız!
Bir defa bu olay, havacılık kültürü ile bağdaşan bir hadise değil.
Çiğlik, görgüsüzlük, bayağılık...
Allah aşkına söyleyin bana...
Uçuş emniyetini hiçe sayan, kuralları alt üst eden, kendini akrobasi pilotu olarak hayal ederek hem kendinin hem uçağın limitlerini zorlayan bir pilotumsunun Türk sivil havacılığına gelecekte ne tür bir katkısı olabilir? Bir havayolunda uçtuğunu düşünün mesela!
SHGM’ye sesleniyorum...
Ben açıkçası bu pilota ne tür bir yaptırım uygulanacağını merak ediyorum. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün o görüntülerden sonra bu pilotun yerden bir metre bile yükselmesine müsade etmeyeceğine inanıyorum. Düşünün havayollarında bile incident durumlarında o olaylara sebep olan pilotların uçuşları kesilir, kurula çıkarılır. Kurul kararı sonrası uçuşa döner ya da dönemez.
Havayollarında böyle bir durum söz konusu iken, bu pilot şimdi hiçbir şey olmamış gibi koltuğa oturacak mı?
Bir sonraki saçma sapan uçuşuna ve emniyetsizlik hadisesine kadar bekleyecek miyiz?
SHGM’den rica ediyorum.
Hiç tanımadığım ve hiç karşılaşmadığım bu sorumsuz pilotun lisansını askıya almadıysanız bugünden tezi yok, alın... Ankara, Yenişehir, Çorlu ve Sivrihisar’daki havalanlarından yaptığı uçuşlarda sayısız disiplinsizliklerini duyduğumuz o pilottan Türk sivil havacılığına bir fayda gelmez. Yolunu açın, bırakın limon satsın...
Belki biraz ekşi limon satar ama en azından kimsenin canını yakmaz.
Facebook Yorum