Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, pandemi sürecinde uzun süre sessizliği tercih etmişti. Bu sessizliğini geçen hafta içerisinde art arda verdiği iki röportajla bozdu Aycı. Açıklamalarında iki önemli nokta vardı.
Birincisi finansman yaratmak için yaşlı uçakları ve yedek motorları satarak yeniden kiralamak...
Zaman zaman havayolu şirketlerinin başvurduğu Sat/kirala metodu yani...
THY bu yöntemi önceki yıllarda yine kullanmıştı. Ancak o günün şartlarında, hem uçakların hem de motorların piyasası bugünden iyi konumda idi ve değerinde fiyatlara satarak ciddi kaynak sağlanabiliyordu.
Fakat, bugün durum biraz farklı... Çünkü corona sonrasında uçak ve motor arzının yüksek olduğu bir ortamda, satıştan beklenen gelirin istenilen düzeyde olmayacağı açık. Tabiri caizse, bu dönemde uçak ya da uçak motoru satmak, Alaska'da buz satmak gibi...
Ancak THY'yi buna rağmen satışa iten etken, ne yazık ki acil nakit ihtiyacı. Tabiki, ekonomik açıdan bu satış için kötü bir zaman... Birçok havayolu, filosundaki yakıt ve bakım maliyeti yüksek yaşlı uçakları piyasanın aşağı doğru düşmesinden dolayı ucuza satmak yerine park etmeyi tercih etmesi de, işte bu sebepledir.
Aycı'nın üzerinde durduğu bir diğer önemli konu ise yakıt giderinden sonra havayolu şirketlerinin en büyük gider kalemlerinden biri olan personel maliyetine ilişkin açıklaması idi.
THY, kısa dönem çalışma teşviğinden faydalanılan üç aylık dönemde personeline, Nisan ayında yüzde 20, Mayıs ve Haziran aylarında yüzde 10 civarında maaş ödeyeceğini açıklamıştı. Normal koşullarda aylık personel gideri 100 milyon dolar olan THY, bu sayede personel maaş giderini üç ay için toplamda 40 milyon dolara indirmiş oldu.
Ancak 30 Haziran itibariyle eğer kısa dönem çalışma teşviği süresi uzatılmazsa THY Temmuz ayında yine 100 milyon dolar civarında maaş ödemesi yapmak zorunda kalacak.
THY'nin İşkur ödemesinden sonra önünde iki seçenek var. Birincisi personel sayısını azaltmak, diğeri ise personel maaşlarında kesintiye gitmek...
İlker Aycı'nın açıklamalarında, net ifade olmasa da, personel çıkarma seçeneğini kullanmamak için son ana kadar direneceğini anlıyoruz. “Tam olarak çıkarmayacağız” demiyor ama “çıkarmaya karşı direneceğiz” diyor. Bugünkü durumda, personele corona öncesi şartların sunulmayacağı da açıkça ortada...
Böyle olunca kesinti ihtimali ağır basıyor. Bunu zaten daha önce THY Genel Müdürü Bilal Ekşi de açıklamalarında ima etmişti.
THY'nin maaş planlamasında kapasite kullanımına paralel bir yöntem izleyeceği bir formül üzerinde çalıştığını biliyorum. THY'nin, pandeminin etkisini azaltması ile yüzde kaç oranında kapasite kullanacağı şu an için net değil. Ama bu yıl içerisinde beklenen maksimum yüzde 50 civarında bir kapasiteye ulaşılması... Buna paralel olarak çalışanlara da, kapasitenin yüzde kaçı kullanılıyorsa o oranda maaş ödemesi yapılması gibi bir fikir var masada. Ancak bunun özellikle uçuş ekipleri ve aslında daha çok pilotlar arasında ciddi bir soruna sebep olacağı muhtemel. Kargo operasyonunun yükünü çeken geniş gövde filosunda bile kendi içerisinde filo-filo operasyon yoğunluğu farklılık gösterirken, kısa mesafeli uçuşlar için kapasite kullanımının daha az olacağından dolayı, dar gövde filolarında görev yapan uçuş ekiplerinin maaşlarının yüzde kaçını alabilecekleri meçhul. Yani Airbus 330 filosu yüzde 70, Boeing 777 filosu yüzde 80'lerde uçarken dar gövde filosu yüzde 40-'lerde kalırsa, pilotlar arasındaki maaş makası da oldukça açık hale gelecektir ki bu da uçuş işletmede ciddi homurdanmalara ve bir kez daha pilotların aidiyetini sorgulamalarına neden olacaktır.
Facebook Yorum