Türk Hava Yolları'nın en kritik birimlerinden Ekip Planlama'da, çok ciddi haksızlık ve adaletsizlikler yaşandığına, geçen haftaki yazımda değindim. Yazının altına iliştirilen yüzlerce yorum şunu gösterdi ki, yazıda sadece buz dağının görünen kısmı varmış ve sıkıntı aslında çok daha büyükmüş...
Pandemi falan dinlemeden ballı yatılarla cebini dolduranlar ile neredeyse bir yıldan bu yana yatı görevi yapmayanların aynı şirketin aynı işi yapan çalışanları olduğuna inanabiliyor musunuz?
“Kör kör parmağım gözüne” misali, Allah'tan korkmadan, kuldan utanmadan işler çevirenler, bu adaletsizliğin baş sorumluları olarak orada duruyorlar.
Bir kurum içerisinde, içten içe büyüyen ve ciddi rahatsızlığa neden olan böylesine bir haksızlığa karşı, bu kadar suskun kalınmasını açıkçası anlamakta güçlük çekiyorum. Söz konusu yazının altındaki yorumlarda, yüzlerce çalışanın belli ki kimseye söyleyemedikleri haykırışları var.
Uçuş ekipleri şunu merak ediyorlar: “Neden aynı insanlar, hep daha çok para kazandıran uzun yatılara gönderiliyorlar?”
Soru çok basit belki ama bu sorunun cevabını verebilen yok... Hem kokpit hem de kabin için ilgili başkanlıklar ne iş yapıyorlar?
Öncesini geçtim, şu son 8-9 ay içerisinde, kimlerin ne kadar ve nerelere uçtuğunu, ne kadar yatı yaparak ne kadar maaş aldıklarını çıkarsalar, işin dramatik boyutu tüm çıplaklığıyla önlerine dökülecek ama yapmıyorlar...
Lufthansa dahil, dünyada birçok havayolu şirketinin kullandığı ekip planlama programı Carmen'in delik deşik edildiği bir ortamda, sorumluluk alanındaki çalışanların haklarını savunmak durumunda olan idareciler, adaletsizlikle mücedele etmek yerine adaletle aralarına sosyal mesafe mi koyuyorlar?
Nasıl bir havuz oluşturuluyor ki, aynı kişiler aynı güzel yatılara gönderilirken, diğer havuzlardakiler bir yıldan bu yana yatıya hasret bırakılıyor?
Şampiyonlar Ligi misali, birinci torbada kimler var? Hangi özellikleri, hangi başarıları, hangi ilişkileri dolayısıyla oradalar?
Bunları bi sorgulamak gerekmiyor mu?
Ocak ayı programından başlayarak...
Herkese eşit ve adaletli bir program çıkması, yatı seferlerinin adaletli şekilde dağıtılması için yeni yıl milat olmalı.
İç huzurun bozulmaması için bu elzemdir
Çalışanların şirketine karşı aidiyetini sarsmamak için bu elzemdir.
Keyfiliğin, adam kayırmanın önüne geçmek için bu elzemdir.
Tercih edilen yatıların hakkaniyetli şekilde dağıtılması için, mevcut havuz sistemini lağvetmek elzemdir.
Aynı kişilerin sürekli aynı kıyak uçuşlara gönderilmemesi vicdanen elzemdir.
Tabiki bugüne kadarki suistimali gerçekleştiren ilgili yöneticiler için derhal soruşturma açılması da elzemdir.
Bugüne kadar kimlere sürekli olarak hangi uçuşlar planlanmış, sistemin atadığı hangi uçuşlar kimlerden alınıp hangi ekiplere verilmiş, maaş skalasında kimler en önlerde yer almış önce bunların ortaya çıkarılması ve tabi sonrasında da bu haksızlığı, hukuksuzluğu, vicdansızlığı yapanlardan tek tek hesap sorulması gerekiyor...
Tabi hala vicdansızlığa rıza göstermeyen vicdanlar varsa...
SHGM'DE DÜŞÜK PROFİLLİ GENEL MÜDÜR OLMAZ
Sivil Havacılık Genel Müdürü Bahri Kesici, yeni yıl itibariyle yaş haddinden emekli oluyor. Devamında siyasetin içinde olur mu olmaz mı bilinmez ancak siyasilerin ve bazı çevrelerin, görevi süresince kendisinden oldukça hoşnut kaldığını söyleyebilirim. Havacılık sektörünün içerisindekiler olarak bizler kendisini; Sabiha Gökçen Havalimanı'nın kapasitesinin yüzde 70'inin kullanıldığı dönemde “Kapasite kısıtı kararı” alan ve pandemi döneminde bile bu kararını geri çekmeyen, yeni havayolu şirketlerinin Sabiha Gökçen'e uçma talebini geri çeviren bir kurumun genel müdürü olarak uzun yıllar hatırlayacağız.
Geçmişte Kayıhan Kabadayı, Topa Bilgettin Toker ve Ali Arıduru gibi tarihi dokunuşlarda bulunan ve hem kurumda hem de sektörde iz bırakan genel müdürlerin aksine, bu dönem için pozitif anlamda söylenecek çok fazla bir şey olmaması üzücü... Özellikle son döneminde, kurumun içerisindeki başıboş havanın hakim olmasında payı büyüktü. Eski Genel Müdür Yardımcısı Can Erel ile birlikte Esenboğa Havalimanı yakınlarındaki bir inşaat projesi ile ilgilendiği kadar kurumu ile ilgilenmiş olsa bugün hakkında çok daha olumlu cümleler kurulabilirdi. Ancak her nedense o enerjisini farklı alanlarda kullanmayı tercih etti. Herhalde bundan sonra da aynı alanda enerjisini değerlendirmeyi tercih edecektir.
Sivil Havacılık gibi özgül ağırlığı yüksek bir kurumun, alt kadrosunun istediği gibi yönlendirdiği düşük profilli genel müdürler yerine kadrosunu yönlendiren, daha güçlü ve dirayetli isimlere ihtiyacı var. Umarız bir sonrakinde, bu detaylara uygun bir isim tercih edilir.
Facebook Yorum