Türk Hava Yolları yönetimi, nihayet yavaş yavaş büyüyen bir tehlikenin farkına vardı ve geç de olsa ilk hamlesini yaptı.
Çünkü THY yönetimi, 64 buçuk yaşındaki birkaç pilotun ego savaşı ile başlayan macera arayışının, ileride başına dert açabileceğini öngördü.
Çünkü kötü niyetli birkaç kendini bilmezin eline geçecek bu gücün THY’de işleri arapsaçına çevireceğini fark etti.
Çünkü THY’nin her yıl grevle boğuşan bir havayolu adayı olacağı ihtimali ufukta belirdi.
Çünkü THY’nin her grevde milyonlarca dolar kaybetme ihtimali inceden tedirginlik yarattı.
Çünkü yolcu memnuniyetini en önde tutan THY, her yıl binlerce yolcusunu grevden dolayı mağdur edebilirdi, THY yönetimi buna da daha fazla duyarsız kalamadı.
İyi de oldu…
THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, açık ve net bir şekilde “THY çalışanlarının sendikası Hava İş’tir” diyerek alternatif arayışlar peşindeki çalışanların, birilerinin kullanımına girmesinin önüne geçmek için ilk adımını da attı. Bir süredir THY’den böyle bir adımın gelmesini bekliyordum açıkçası. Ortalığı boş bulan emeklisine çeyrek kalmış bir tayfanın, umut tacirliği yaparak THY sonrası istikballerini garanti alma gayretiyle başlayan macera arayışlarının, bundan sonra yavaş yavaş çözülmeye başlayacağını düşünüyorum.
Ama bu çözülme sürecinde sakın ola birilerinin dolduruşuna gelerek fevri girişimlerde bulunmamaları konusunda THY çalışanlarını da uyarmak istiyorum.
THY içinde küçük de olsa örgütlü bir kalkışma yaşanacağı şeklinde kulağımıza gelen söylentiler hayata geçirilirse THY yönetiminin tıpkı 2012’deki 305 olayı gibi, çok can yakacağını ve deyimi yerindeyse ‘kelle’ koparmaktan geri durmayacağını sanıyorum. Önceki yazılarımda THY yönetimini uyarırken, bir taraftan da çalışanları tehdit ettiğim şeklinde yorumlar oldu. Böyle bir gayret içinde hiç olmadım ancak görünen tabloda THY yönetiminin topa birden ve çok sert girmesinden, uyarılarımda haklı olduğum anlamını da çıkarabilirsiniz.
Şunu açıkça söyleyebilirim ki, THY yönetiminin işin ciddiyetine varmasındaki en önemli etken, geçen hafta uçuş ekipleri arasında bir iş bırakma tarzı eylem hazırlığına ilişkin söylentilerdir. O söylentiler öncesinde bizzat Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın sahaya inerek olaya el koyması da o güne kadar ciddiye almadıkları oluşumun iyi niyetli olmayan kişilerin, söylemlerini artık eylem boyutuna geçirme ihtimalidir. THY ilk rauntta bu tehlikeyi başarıyla savuşturdu. Zira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kulağına kadar giden bu tehlikenin, eylem safhasına geçmesine müsaade edilmesi THY yönetimi için de son derece sıkıntılı bir ortam ortaya çıkarabilirdi.
Tabi bunları söylerken alternatif oluşum adı altında ortaya çıkan bir takım fırsatçının, mevcut ortamdan beslenmelerinin önüne geçmek için de hem THY’ye hem de Hava İş Sendikası’na büyük iş düşüyor. Bundan sonrası için çalışanların sendikalarıyla bütünleşmesi, sendika yönetiminin de özellikle uçuş işletmede yaşanan sıkıntıları kulak ardı etmemesi ve masaya yumruğunu en sert şekilde vurması gerekiyor. Her iki taraf da şunu gördü ki, kanserli hücreler vücudun en zayıf düştüğü anda ortaya çıkmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor!
BYLOCK MAĞDURLARI DÖNÜŞ HAZIRLIĞINDA
Türk Hava Yolları geçen yıl Mart ayında 26 kişiyi bylock kullandıkları gerekçesiyle işten çıkardı. Ancak geçen süreçte aralarında pilot, kabin memuru ve teknisyenlerin de bulunduğu bu kişilerin hemen hemen tamamının mor beyin mağduru oldukları kesinleşti. Şimdi THY’ye düşen görev, binlerce mor beyin mağdurunun mağduriyetlerinin giderilerek kamuya döndüğü bir ortamda, masum olan bu isimlere kucağını yeniden açmasıdır. Duyumlarıma göre THY yönetiminde buna ilişkin bir çalışma başlatıldı. Şu an için kesin olarak hepsinin döneceğine dair bir bilgi olmasa da THY yönetim kurulunun, dosyaları inceleyerek ‘mağdur’ olanların dönüşüne olanak sağlayacağını duydum. Büyük bir aksilik olmazsa o isimlerin tamamına THY kapıları yeniden açılacak ancak geçen sürede yaşadıkları maddi manevi kaybın faturasını kim nasıl ödeyecek işte onu bilmiyorum!
Facebook Yorum