06 Mayıs 2019, Pazartesi
Servet BAŞOL
Servet BAŞOL [email protected]

Tarihlerden Mayıs.!

Tarih: Şubat 1923

Yani; Kurtuluş Savaşından dört ay sonra, yani Cumhuriyetin ilanından dokuz ay önce.

Mustafa Kemal, Amerikan milletine hitaben, Lozan Konferansının kesintiye uğramasının ardından, ABD Senatosuna aşağıdaki mektubu göndermiştir:

"Büyük Amerikan Milletine,

Siz zulüm ve zorbalığı kendi vatanınızdan uzaklaştırdınız. Siz, uzun ve kanlı bir mücadeleden sonra kendi özgürlük ve bağımsızlığınızı kazanarak halk egemenliğine dayanan demokratik bir devlet ve güçlü bir uygarlık kurdunuz.

Yer kürenin diğer tarafında diğer bir ulus var ki, o da aynı özgürlük, aynı bağımsızlık ve aynı demokrasi uğrunda mücadele ediyor, kan döküyor. Bu ülkünün arılık ve yüceliğine karşı düşüncelerinizi yanıltmak istiyorlar. Bu propagandayı yapanlar, ya birtakım cahil tutucular veya yeni kazandığımız özgürlüğü kaldırmak ve bizi ondan mahrum etmek isteyen gizli ve açık düşmanlarımıza alet oluyorlar. Yalanlara ve iftiralara inanmayınız.

Özgürlük ve bağımsızlık uğrunda savaşan ve tıpkı sizler gibi dünyada ilerleme ve adaleti sağlamak için samimi bir surette mücadele eden Türk halkına kalbinizi açık bulundurunuz."

Gazi Mustafa Kemal

Bu mektup, Amerikan Senatosu'nun 26 Şubat 1923 günkü oturumunda, Senatör Mr. Oven'in önerisi üzerine, okunarak zapta geçirilmiştir. Bundan dört hafta sonra, Mustafa Kemal, ünlü ‘TIME’ dergisine kapak olmuştu.

Bu dostluk eline en anlamlı cevap, tam onbeş buçuk yıl sonra geldi. 10 Kasım 1938'de, Türk Milleti, acıların en büyüğünü yaşıyordu, Atatürk ölmüştü. Durum, bütün ülkelere resmen bildirildi.

Afganistan'dan Finlandiya'ya, Japonya'dan Letonya'ya kadar bütün ülkeler cenazeye en üst seviyede heyetlerle katılacaklarını bildirdiler.

Atatürk'ün en çok savaştığı ülke İngiltere, özel bir zırhlı ile gönderilen ve başında, onun Anafartalar'da denize döktüğü kıtaların komutanı Mareşal Lord Birdwood ve İngiltere'nin Akdeniz Filosu Başkomutanı Oramiral Dudley Pound olmak üzere kalabalık bir heyet ve12 subay 160 erlik bir tören kıtası ve 56 mevcutlu bir bando ile katılırken, düşman Yunanistan, başında Başbakan Metaxas olmak üzere, 12 kişilik yüksek bir heyetle cenaze töreninde bulunacağını açıkladı.

ABD'den ise, uzun süre cevap gelmedi. Sonunda, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Protokol Dairesi, 18 Kasım 1938'de, Ankara'daki Büyükelçiliği'ne gönderdiği yazıda, törende ABD'yi, sadece Büyükelçi'nin temsil edeceğini bildiriyordu.

Yazıda, asıl enteresan olan ifade, şöyle idi:

"ABD Büyükelçiliği’nden alınan bir telgrafta Amerikan hükümeti adına cenaze töreninde kullanılmak üzere, 300 dolarlık bir çelenk yaptırılması için büyükelçiliğe yetki verilmesi önerilmiş, ancak ABD dışişleri bakanlığı bu bedeli yüksek bulduğundan, büyükelçiliğe 200 dolar harcama yetkisi verilmiştir."

http://blog.milliyet.com.tr/izmirli97

 

1914 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti'ndeki Fransız okullarının sayısı yaklaşık olarak 500 civarındaydı ve bu okullarda 59.414 öğrenci eğitim görüyordu.

1820’lerde Anadolu’nun hemen hemen bütün illerinde açılmaya başlanan okulların sayısında zaman içerisinde büyük bir artış olmuş, 1845’de 7 okul, 1895’de de 20.496 öğrencisiyle 423 okul açılmıştır.

1859 dan itibaren Amerikan doktorları Anadolu’da 9 hastane ve 10 dispanser açmış olup hasta sayısı yaklaşık 40 bin kişi idi.

Bu sayı 1913’de de 26.000 öğrencisiyle 450-460 okula ulaşmıştır.

Osmanlı Devleti'nin Amerika ile imzalamış olduğu 1830 tarihli ticaret anlaşmasının 4. maddesinde yer alan “Amerikan vatandaşlarının Osmanlı makamlarınca mahkeme edilemeyişi” hükmünden istifade ediyor olmaları, ABD vatandaşlığına geçip bu ülkede ticaret yapmaya devam edenler için önemli bir ayrıcalıktı!

T.B.M.M.’nin, Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu ile toplam 2148 yabancı okulların dönemi bitmişti.

Aslında 200$’lık çelenk bile gerekmiyordu cenaze merasimi için. Yine de neden böyle söylediğimi daha iyi anlamak için bakınız: NedenHarfDevrimi.htm

Bu Mayıs ayı itibariyle 57. Alay’ın şahadetiyle ile başlayıp 29 Ekim’e kadar sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti kuruluş öyküsü, bu günleri sıradanlaştırmamamız açısından önemlidir.

1911-10-23 İtalya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan edip dünyanın ilk hava gözlem uçuşunu ve topçu atışı yönlendirmesini Yüzbaşı Piazza ile gerçekleştirdi.

1911-11-05 İtalyan Yzb. Gavotti, imparatorluk sınırları içerisinde yer alan Trablusgarp’ı bombaladı.

1911-12-15 Uçağa karşı ilk topçu ve taciz ateşi Osmanlı birlikleri tarafından, Yb. Roberti’nin uçağına karşı açılmıştır.

1912-07-03 Yeşilköy'de (Ayestefanos) Hava Okulunun (uçuş okulu) açılmasıyla Türk Ordusu, uçucu subaylarını ülkesinde yetiştirmeye başlamıştır.

1912-08-25 Atğm. Manzini uçağıyla denize düşerek ilk hava harp kurbanı oldu. Türkler tarafından tutsak edilen Moizzo, tarihin ilk hava esiri oldu (10 Eylül 1912). Moizzo'nin uçağı Nieuport, Türkler tarafından tarihte ele geçirilen ilk düşman uçağı oldu (10 Eylül 1912).

1920-08-15 Vecihi Hürkuş İstiklal Savaşının ilk keşif uçuşunu ve son uçuşunu yapmıştır. Bu büyük ve önemli tarihin 85. yıl dönümünde (15.08.2005) PTT kişisel anı pulu bastı.

1923-06-XX Vecihi Hürkuş, Türk toprakları üzerine gerçekleştirdiği ilk yolcu seferinde Edirne - Caproni Breda arası dokuz yolcu taşıdı.

1925-01-25 Vecihi K VI Havacılığa gönül vermiş, Kurtuluş Savaşı'na tayyareci olarak katılan Vecihi Hürkuş, kendi tasarladığı Vecihi K VI adlı uçağı imal etti (1924 İzmir).

1925-xx-XX Türk Tayyare Cemiyeti’nin Ankara-Akköprü’de kurduğu marangoz atölyesi, daha sonraları Planör imalathanesi halini aldı.

1925-08-15 TOMTAŞ, Alman Junkers Flugzeugwerke A.G firması ve Türk Tayyare Cemiyeti (TTaC)'nin ortak girişimi olarak kurulan bir şirkettir. I. Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle ayrılan Almanya’nın Versay Antlaşması ile kısıtlanmış uçak imalatları sonucu elindeki birikimlerini eski müttefikleri olan Türkler’e aktararak havacılık çalışmalarına devam etme istekleri büyük etken oldu. Kayseri Uçak ve Eskişehir Bakım Tesisleri kuruldu.

1926-04-23 Türk Havacılığının gereksinimi olan teknik personelin eğitilmesi amacıyla Türk Tayyare Cemiyeti, “Tayyare Makinist Mektebi”ni hizmete açtı.

1926-10-06  120 Alman ve 50 Türk’ten oluşan ekip, fabrikayı 1926 yılında üretim için tesis etmiş ve 1932 yılına kadar burada 15 adet Junkers A-20 imal edilmiştir. Bunlar tamamen metal yapım olup Türk Hava Kuvvetleri‟nin ilk telsizli uçaklarıydı. 1932’ den sonra ilk anlaşma Amerikan Curtis-Wright grubuyla yapıldı. II. Dünya Savaşı’na kadar içlerinde Alman Gotha 145, İngiliz Miles-Magister gibi uçaklarında bulunduğu 112 adet uçak imal etti. II.Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Amerikan yardımı sebebiyle uçak üretimi durduğundan yeni projeler devreye konulmadı, tesisler Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi oldu.

1926-xx-XX TOMTAŞ ile aynı dönemde Tayyare Tamirhanesi olarak açılan Eskişehir’de, Fransa’da eğitimini tamamlayarak yurda dönen Selahaddin Reşit (ALAN) Bey’in tasarımını yaptığı MMW-1 tipi eğitim uçağının üzerinde çalışıldı. Uçağın prototipi 1932’de tamamlandı. Hızı 200 km/saat, havada kalma süresi 2,5 saat olan ve bazı parçalarının Kayseri Fabrikası’nda imal edilen uçağın uçuş testleri tamamlanamadan proje yarıda kesildi. Fabrika, Uçak bakım faaliyetlerine 1960’lı yıllardan sonra jet uçak ve motorlarının bakımlarını üstlenerek devam etti.

1932-04-21 Vecihi Hürkuş, ilk Türk Sivil Tayyare Mektebi’ni kurar. İkisi kız olmak üzere 12 öğrenci kaydolur. 27 Eylül 1932’de eğitim ve öğretime başlanır. Kalamış’ta bir hangar ve uçuş alanı olarak kullandıkları küçük bir sahası, bir de Fikirtepesi’nde uçuş alanları vardı.

1933-08-XX Bedriye Tahir GÖKMEN, Vecihi Sivil Tayyare Mektebi mezun olan ilk kadın pilotumuzdur.

1935-10-XX İlk paraşütçü Yıldız Uçman Rus R-5 uçağından yaptığı atlayış ile Türkiye'nin ilk kadın paraşütçüsü oldu.

1937-06-12 Emrullah Ali Yıldız ilk ödülünü, tek kişilik planör ile 18 saat 35 dakika havada kalarak Türkiye rekoru kırarak almıştır. Bu rekor İlk Türkiye rekorudur. Daha sonra iki kişilik planör ile yanında muallim namzedi Sezai GÖKSU ile birlikte 12 Haziran 1937’de 14 saat 20 dakika havada kalarak,13 saat 59 dakika olan dünya rekorunu 21 dakika daha fazla uçarak kırmıştır.

1942-xx-XX Etimesgut Uçak Fabrikası'nda 1200 işçi ve Türklerin yanında başta müdür Wedrychowski olmak üzere 35 kadar Polonyalı mühendis ve teknisyen görev alır. Atatürk Orman Çiftliği arazisinde 60.000 m2'lik bir alanda kurulur. Lisansör firma İngiliz De Havilland'dır. Makineler İngiltere, Amerika ve İsviçre'den temin edilir. Tamamı yerli tasarım uçaklar geliştirmek üzere bir etüt bürosunu da içermektedir. 6 yüksek mühendis, 4 mühendis ve 11 teknik ressam olmak üzere 21 kişilik bir ekipten oluşan bu birim, 1952 yılına kadar 16 tip uçak tasarımı gerçekleştirmiş, bunlardan 12'si sonuçlandırılmış ve bu süreçte 126 adet Türk tasarımı uçak üretilmiştir. Bu projeler arasında deneysel delta kanat planör gibi öncü teknolojilere sahip olan THK 13, Paris'te havacılık fuarında sergilenmiş ve ilgi görmüş, ambulans / turizm uçağı olarak tasarlanmış olan THK 5/5A Danimarka'ya ihraç edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin uçak üretmekten vazgeçtiği 1950'li yıllarda THK-16 kodlu ve Mehmetçik isminde eğitime yönelik bir jet tasarımının THK tarafından geliştirilmekte olduğu bilinmektedir.

8 Ekim 1948 tarihinde Marshall Planı imzalanır.

Atatürk’ün ölümünden 10 sene sonra Amerika Birleşik Devletleri, II:Dünya Savaşı galibi olarak, Avrupa’nın en büyük devletlerini savaş esiri aldığı gibi (İtalya, İspanya, Fransa, Belçika, Almanya vs..), geride kalan bir çok başka ülkeleri de savaşmadan esir almayı başarmıştır.

Son yıllarda övündüğümüz ne varsa, hepsi yabancı icadı, yabancı yapımı ve yabancı işletmeleri. Biz de onları iyi kullanıyor olmakla övünüyoruz.

Yetenekliyiz çünkü. Tek bir eksiğimiz var.

O da “Yunus 100” ayetini hiç okumamış olmamız.

www.servetbasol.com

Tarihlerden Mayıs.!

Yorumlar

Ş kağan ~ 5 yıl önce
Teşekkürler Servet Bey İşte böyle Ama kimin umurunda

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000