Bundan iki yıl önce Körfez'in en güçlü havayollarından Emirates ile Avustralyalı Qantas havayolu şirketi, pilot bulamadığı için uçaklarının bir kısmını yere indirmek zorunda kalmıştı. Çinli havayolu şirketleri körfez ülkelerinde, körfezdeki havayolları da Türkiye ile birlikte Avrupa'daki birçok şehirde, Road Show denilen organizasyonlarla, uçakların pilotsuzluktan yerde kalmaması için birer ikişer pilot topluyordu. Pilotlarını kaptırmak istemeyen havayolları da zam üstüne zam yapıyor, ancak o şekilde pilotlarını elinde tutabiliyordu. (THY ve Pegasus da benzer politika ile pilotları ellerinde tutmayı başarmıştı)
Yakın geçmişte tablo aynen bu şekildeydi ancak Covid 19 pandemisi sonrasında ortaya çıkan manzaranın; hem içerdeki pilotları hem de pilot adaylarını, kısa vadede iyi günlerin beklemediğini ortaya koyuyor.
Birçok havayolu şirketi işe alım süreçlerini ve eğitim programlarını dondurma kararı alırken mevcut pilotların bir kısmı ile de yolların ayrılması planlanıyor. Havayolu şirketlerinin filo planlarını yeniden revize etmelerini gerektiren olağanüstü bir süreçte, pilotların bundan etkilenmiyor olması elbette düşünülemezdi. Bir zamanlar, havayolu şirketlerinin transfer edebilmek için ekstra bonuslar ödediği pilotlar ise, bugün mevcut işlerini koruma kaygısıyla gelişmeleri takip ediyor.
Ayrı şekilde pilot yetiştiren okulların da sektörün gittiği yeri merakla takip ettiğinin altını çizmekte fayda var. Özellikle son yıllarda, dünya genelinde pilot eğitimi konusunda olağanüstü bir potansiyel ortaya çıkmıştı. Türkiye'de dahi sayısız uçuş eğitim kurumunun yanı sıra birçok üniversitede pilotaj bölümleri açılarak, talebe yetişmenin gayretine girilirken, bu okullar, hatırı sayılır yatırımlar yaparak talebe yetişmeye çalışıyorlardı. Eğitim kadrosu, uçak filosu, derslikler ve simülatör yatırımları için milyonlarca dolar harcayan okullar, bugün bu yatırımların karşılığını nasıl alacaklarını kara kara düşünüyor olmalı.
Bunun en büyük sebebi tabiki ortaya çıkan talep düşüşü ve bunun sonucu olarak da filo sayılarının 2019'a göre kısmen azaltılacak olması...
En başta yakıt ve bakım maliyeti yüksek uçakların filodan çıkarılması ile havayolu şirketlerinin pandemi sonrası önemli oranda kapasite düşürecekleri açıkça ortada...
Yani bu kriz sonrasında birçok havayolu şirketinde; yakıt ve bakım maliyetleri yüksek olan Airbus 380, Airbus 340, Boeing 757, Boeing 767, Boeing 747-400 ve McDonnel Douglas serisi uçaklar ile birlikte eski nesil Boeing 737 ve Airbus 320 serisi uçakları önemli bir bölümünü artık gökyüzünde görmeyebiliriz.
Uçakların bir kısmının filodan çıkması ile hem yeni pilot ihtiyacının önemli oranda azalacağı hem de mevcut filolarda görev yapan bazı pilotlara ihtiyaç olmayacağını söyleyebiliriz.
Bütün bunların pilot eğitim sistemini alt üst edecek bir sürecin kapısını araladığının altını bir kez daha çizelim. Özellikle havayolu şirketlerinin Cadet adı verilen pilot yetiştirme programları, iş ortakları olan uçuş eğitim kurumlarının en önemli sigortası konumunda idi. Herhangi bir talep olmasa da, birçok eğitim kurumu bu programlar sayesinde faaliyetine sorunsuz şekilde devam edebiliyordu.
Şu anda Türkiye'de de pandemi sonrasında bütün cadet programlarının askıya alındığını ve belirsiz bir sürecin onlar için de geçerli olduğunu belirtelim.
Öyle sanıyorum ki, havayolu şirketleri Cadet programına devam eden pilot adaylarının eğitimlerini bir şekilde tamamlatacak ancak sonrasında en az bir buçuk iki yıl kadar bu programlara ara vererek elindeki rezervle yollarına devam edecekler.
İşte böyle bir ortamda uçuş eğitim kurumlarının ve hatta kontrolsüz şekilde ortaya çıkan bir takım organizasyonların geleceği de çok parlak olmayacak.
Sadece havayolları özelinde sektör değerlendirilirken uçuş eğitim kurumlarının da süreçten en ağır hasarı alacaklarını hatırlatalım. Bugünün şartlarında ayakta kalmak onlar için zor olacak ancak gelecekte bir kaç yıl öncesinde olduğu gibi pilot sıkıntısı yaşanmaması için bu kurumların korunması ve ayakta kalması da şart... Yurtdışında bazı havayolları, sistemin korunması için kıdemine göre en yüksek olan pilotların bir kısmı ile yollarını ayırdı. Bazı havayolları da “Last in firs out” sistemi ile sonradan işe aldığı bazı pilotları işten çıkarmayı tercih etti. Türkiye'de ise THY'nin 60 yaş üzerindeki bir kısım pilotu ücretsiz izne çıkarması belki de aşağıdan gelen potansiyelin önünü açmak için alınan bir karardı.
Çeşitli mağduriyetler ortaya çıkarsa da, bu sistemin korunması açısından havayolu şirketlerinin pilotların emeklilik yaşlarını bir miktar aşağı çekmesi doğru karar olacaktır. Bu karar, pilotluk mesleğine adım atan veya atmak üzere olan adayların geleceği dair kaygılarını da kısmen azaltacaktır. Gözümüzü sadece havayollarına çevirirken, uçuş eğitim kurumları başta olmak üzere sektörü destekleyen diğer yüklenicileri de göz ardı etmemek gerekiyor. Eğer bu pandemi sonrası eğitim sistemi çökerse, sektör toparlandığında kapı kapı dolaşıp yine pilot aramaya başlarız ve Türkiye tıpkı 10 yıl öncesinde olduğu gibi yine yabancı pilot cenneti olur. Hem de üstelik eskisinden daha maliyetli olarak...
Facebook Yorum