11 Kasım 2013, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]
  • yazari anlamadiysan yoeumlari anlamanda beklenemez.Sende ayni tayfadansin anlasildi yazarin ne ictigibi bosver 5 ten sonra sen ne cekiyosun onu soyle
  • kabile zubukzadelerle dolmus tasmis.
  • Hocam ne anlatiyorsun vallahi birsey anlamadik.Kime ne diyeceksen acikca soylesene . Ayni kelimelerin bu kadar tekrar edildigi,bu kadar yorucu ve sıkıcı bir yazı okumadım.Havacılık desen değil,hikaye desen bize uzak..Dolayısıyla yazıya gelen yorumlarda kel alaka..
  • abi ne iciyosan aynisindan istiyorum :)
  • Değiştirsek de binlerce kez kelimelerin anlamlarını yine de bir avuç toprak doğumumuzun sebebi. O yüzden hüzünle ürperip aynı acıları duyuyoruz ıslak ve karanlıkta. Gözleri yok! Kayadan daha sert ruhların.Yanlızca bedenlerimizi kurtarıyorlar hiçe sayıp herşeyi.Kısırlaşan topraklarımızda uzaklaşıyor zeytin dalları. Göklerimizde karanlık. Ne ilk ne son günahkarlarız. Bir deniz aşsak belki arınacağız. Taylan Koç şiiri bu paylaştığım .Erenlere ithaf olunur.
  • bu kabilenin ozelligi bu altin tozunu gereken yere degil gereksiz yere savurmaktir .arada birde cahil cesaretiyle ese dosta ikram etmektir sagdan soldan kagit parcalari toplayip kabileye harcandi deyip cebe indirme aliskanligida var.bunlari yapanlar kizilderelilerkaynaklsrininbasi ve savascilari calarken gosterdikleri cesareti hesap vermek icin gelmeye gosteremediler

Kabilenin Dilek Gömü Çukuru ve ATA OTLAĞIN DENİZ ÖTESİNE TAŞINMASI

Duyuyoruz ki, soluk yüzlüler de aynı sıkıntıları yaşarlar ve beyaz adam ülkesinin çalışanları da sürekli aynı konulardan şikâyet ederlermiş. Eh kurumsal kabilede dâhil olmak üzere bizim tüm kabilelerimiz her türlü uygulamayı beyaz adamlardan aldıklarına göre içinde bulunduğumuz bu durumdan fazla şikâyetçi olmaya da hakkımız yok gibi.

Evet; Kurumsal Kabilenin kırmızı yüzlü yerlileri, güneşin doğup yeryüzünü ısıttıktan sonra yerini yükselen ayın alacakaranlığına bıraktığı ve saatler sonra ayın yavaş yavaş gökyüzünden çekilerek sonsuzluğu tekrar güneşin sıcaklığına terk ettiği dervi daimin adına gün diyorlar. Malum Deniz Aslanlarının hamilelik süresi 350 gün. Kırmızı yüzlüler Deniz Aslanının doğum yaptığı sürenin beş gün öncesine kadar geçen zamana  “sene” adını takmışlar.

Bu süre içinde Kurumsal Kabilenin avcı yerlileri, binlerce bizon avlıyor, etini ve derisini ayırarak hem kabilenin et ihtiyacını karşılıyor, hem de beyaz adama satıp kabilenin diğer gereksinimlerini karşılamak için bizon derilerini kurutup soluk yüzlülerin kullanımına uygun hale getiriyorlarmış. Kızılderililerin diğer bir bölümü ise toprağın altından  “ sarı toz “ çıkartmak için güneş yüksekte kaldığı zaman süresince madende çalışırlarmış. Beyaz adamla ilişkileri iyi olanlarda bu malzemelerin satışı ile uğraşarak kabileye beyaz adamların “ para “dedikleri o pis kağıt parçalarını getiriyorlar. Tüm bu çalışmaların zaman zaman ayın alacakaranlığında da devam ettiği anlatılıyor.

Böyle yorucu bir çalışma döneminin sonunda deniz aslanının doğum yapmasından beş gün öncesini takiben Kurumsal Kabilenin Kızılderilileri de tüm diğerleri gibi kendilerine verilen, aylık et miktarının, bizon derisinin, avlanma araç ve gereçleri ile ateş suyu ve her şeyin başı olan ve altın denen sarı toz miktarının artırılmasını beklerlermiş.

Nedense beklenen bu artım hiç ama hiçbir zaman Kurumsal Kabile Kızılderililerini tatmin edici boyutta olmazmış. Kızılderililer bundan ötürü Oturan Boğa ve Uyuyan Göl’ e çok kızarlarmış. Kabile Şamanı ise her zamanki gibi iki büyük şefin arkasına saklanarak Kızılderililere  “ onlar vermedi “ masalını okursa da kimse zaten ona inanmazmış.

Kurumsal Kabile yerlileri, bir yıl öncesine kadar aşağıdaki masalı anlattılar birbirine. Aralarında hep bunu konuştular. İşte bu ve bunun benzeri nedenlerden ötürü senelik istihkaklarımız artırılmıyor dediler ve hayıflanıp durdular. Değişen bir şey oldu mu?  Hayır. Her zamanki gibi konuşmaktan yoruldular ve de konuyu bizon derisine sarıp kabile sınırları içerisindeki ” dilek gömü çukur’una “  koymayı düşünmüşler. Çukuru açınca bir de ne görsünler ki?  Dilek gömü çukuru daha önceki senelere ait paketlerle dolu.

“Kurumsal Kabilenin merkezi Ata otlaktaki çadırlardaydı. Bununla beraber yakın uzak diğer otlaklarda da küçüklü büyüklü çadır grupları vardı. Oturan Boğa ise tüm genel yönetim çadırlarının bir arada bulunmasını isterdi. Bu güne kadar neden olmadı bilemiyorum. Şimdi anlıyorum ki uygun zamanda uygun bir yer bulamamışlar.( ? )

Bundan iki buçuk, üç sene kadar önce Oturan Boğa yine bu konuya yöneldi. Öyle bir otlak bulmalıydı / buldurmalıydı ki kurumsal kabilenin Kızılderili âleminde mevcut olan saygınlığı ikiye katlanmalıydı. Prestijli bir otlak bulunmalıydı.

Bu arada Ata otlakta at koşturacak, çalışacak yeni Kızılderili arayışları da sürüyordu. Bu arayışları seslendiren tam tamlar mesajlarında kabileye kabulün ön şartlarından biri olarak Ata Otlağa yakın bir ovada çadır kurmuş olunmasını şart koşuyordu. Bu vuruşlardaki mesaj Kurumsal Kabilenin Ata otlak’ tan fazla uzağa taşınmayacağını seslendiriyordu adeta. Veya kabilenin çalışanlarınca böyle yorumlanıyordu. Aksi büyük bir plansızlık olurdu ki, Kızılderili âleminde Kurumsal Kabilede her işin belli bir plan ve program içinde yapıldığını herkes yakından ve çok iyi bilirdi.

Bir gün tamtamlar güneşin doğuşu ile birlikte gümbürdemeye başladı. Haber önemliydi. Vuruşlar, Oturan Boğanın deniz aşırı uzak bir otlağa taşınma kararı verdiğini duyuruyordu Kızılderili âlemine. Kızılderililer üç, beş gün içinde yadırgadıkları bu duruma çaresizlikten alıştılar ve meraklarından birer ikişer yeni otlağı görmeğe gittiler. Prestijli olacağı söylenen yer Kızılderili dünyasının en önemli ulaşım aracı olan atların nallarının değiştirildiği, bakımlarının yapıldığı hani beyaz adamların sanayi sitesi diye isimlendirdikleri gibi bir otlağın ortasındaydı. Bu işten kimse bir şey anlamamıştı.

Oturan Boğanın adamları Ana otlağa girdiler ve çalışmaya başladılar. Dört duvar olarak teslim alınan Ana Otlakta kurulan çadırların içi birer müze haline gelmişti adeta. Heykeller bile getirilmişti uzak beyaz adam topraklarından. Her ne kadar eskiye bağlı Kızılderililer bu çıplak heykellerin Ulu Manituyu sinirlendireceğini söyledilerse de tabii ki onları dinleyen olmadı. Kısa bir sürede dört büyük, bir büyük yarısı çadırın düzenlenmesi ve süslenmesi bitmişti.

Her ne ise, öyle veya böyle Kabile yeni Otlağa taşındı.

Güneş defalarca doğdu ve battı. Hiç kimse buraya neden taşınıldığını halen anlayamamıştı. En enteresanı ilk günlerde Kızılderililerin düşündüğü üzere Kurumsal Kabile bu otlağı satın da almamıştı. Güneşin her otuz kez batışı ve doğuşunda beyaz adamların kira diye isimlendirdikleri bilmem kaç bizon derisi tutarına eş değerde ödemeyi Oturan Boğa sarı tozla yapacaktı. Aslında Kızılderili dünyası için bile komik bir durumdu.

Ve de en önemlisi Oturan Boğa bu kiraladığı bu otlak için büyük miktarda sarı tozu yalnız çadırların yapım ve süslenme bedeli olarak ödemişti. Bu bedele altı katlı çadır yapılabileceğini konuşuyordu herkes. Bu meblağın Kurumsal Kabile içinde nasıl paylaştırılarak ödendiğini tabii ki biz bilmiyoruz. Onu bilse bilse bu hesapların üstadı olan Gülen Timsah bilir.

Ha bu arada yazmayı unuttum. Geçtiğimiz günlerde Oturan Boğa reisinde katıldığı bir toplantıda iştirakçilerden biri diğer katılımcılara “ biz buraya, Ana otlağa neden geldik “ diye sormuş. Sizce bu kim olabilir? Bu suali soran bizzat Oturan Boğanın kendisiymiş. Bundan ne anlarsınız bilemem.

İnanmayacaksınız ama tıpkı geçmişte Merkez otlakta yapıldığı üzere, şaşırtıcı bir karar vermişler ve de Ana otlak’ da kiraladıkları dört büyük bir küçük çadırdan bir büyük ve bir küçüğünü boşaltmışlar. Meğerse yanlış hesaplama yapmışlar. Bu kadar zamandır bu gün boşaltılan yerlere ödenen kira ve çadırların yapımı için sarf edilen sarı tozu hiç düşünmeyin daha iyi. Daha da şaşırtıcısı, taşınmanın ana nedeni olan Ata otlakta ki eski çadırlarının yıkılacağı bilgisi de tam doğru çıkmamış. Üç senedir Ana otlakta boşaltılan eski büyük çadır boş duruyor. Sözün Kızılderilicesi üç senedir Ana Otlağa boş yere para ödenmiş.

Kurumsal Kabilenin bu denli büyük giderleri varken, çalışan savaşçılara daha fazla bizon derisi, ateş suyu ve sarı toz vermenin sizce bir anlamı var mı sizce. Bunu erenler bilir. Önerim gidip bu hususu Kurumsal Kabilenin güçlü şamanı Dağ Yılanına danışın. Size doğru yolu gösterecektir.

Kabilenin Dilek Gömü Çukuru ve ATA OTLAĞIN DENİZ ÖTESİNE TAŞINMASI

Yorumlar

msfr ~ 10 yıl önce
yazari anlamadiysan yoeumlari anlamanda beklenemez.Sende ayni tayfadansin anlasildi yazarin ne ictigibi bosver 5 ten sonra sen ne cekiyosun onu soyle

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP MSFR ~ 10 yıl önce
LÜTFEN İLGİLENMEYİN.BIRAKIN İSTEDİKLERİNİ SÖYLESİNLER VE YAZSINLAR. HİKAYE BİZE GÖRE DEĞİL DİYEN, MUTLU AZINLIKTANDIR. ZAVALLI BAŞKA NE SÖYLEYEBİLİR Kİ ?
zubuk kabilesi ~ 10 yıl önce
kabile zubukzadelerle dolmus tasmis.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
??????? ~ 10 yıl önce
Hocam ne anlatiyorsun vallahi birsey anlamadik.Kime ne diyeceksen acikca soylesene . Ayni kelimelerin bu kadar tekrar edildigi,bu kadar yorucu ve sıkıcı bir yazı okumadım.Havacılık desen değil,hikaye desen bize uzak..Dolayısıyla yazıya gelen yorumlarda kel alaka..

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP ??????? ~ 10 yıl önce
BİR YAZI SİZİ SIKIYORSA, YAPACAĞINIZ ŞEY ONU YAZANI BİR DAHA OKUMAMAK. ANLAMAMANIZA BİR ŞEY DİYEMEM. O DİREK SİZİNLE İLGİLİ. SİZ KİMSİNİZ BİLEMİYORUM. EĞER İFADE EDİLMEYE ÇALIŞILANLAR SİZE UZAKSA NE MUTLU SİZE.
... ~ 10 yıl önce
abi ne iciyosan aynisindan istiyorum :)

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP .......... ~ 10 yıl önce
YAZIDAN BİR ŞEY ANLAMADIĞINI SÖYLEYENLER VAR. KUSURUMA BAKMAZSANIZ BEN DE YORUMUNUZU ANLAYAMADIM. AFFEDİN.
Ayşegül Öztopuz ~ 10 yıl önce
Değiştirsek de binlerce kez kelimelerin anlamlarını yine de bir avuç toprak doğumumuzun sebebi. O yüzden hüzünle ürperip aynı acıları duyuyoruz ıslak ve karanlıkta. Gözleri yok! Kayadan daha sert ruhların.Yanlızca bedenlerimizi kurtarıyorlar hiçe sayıp herşeyi.Kısırlaşan topraklarımızda uzaklaşıyor zeytin dalları. Göklerimizde karanlık. Ne ilk ne son günahkarlarız. Bir deniz aşsak belki arınacağız. Taylan Koç şiiri bu paylaştığım .Erenlere ithaf olunur.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP A.OZTO.. ~ 10 yıl önce
KORKARIM BAZI KAFALAR BUNU DA ANLAMAYACAKLARDIR.ERENLER ANLASA BİLE ANLADIK DİYEMEZLER. TEŞEKKÜRLER
misafir ~ 10 yıl önce
bu kabilenin ozelligi bu altin tozunu gereken yere degil gereksiz yere savurmaktir .arada birde cahil cesaretiyle ese dosta ikram etmektir sagdan soldan kagit parcalari toplayip kabileye harcandi deyip cebe indirme aliskanligida var.bunlari yapanlar kizilderelilerkaynaklsrininbasi ve savascilari calarken gosterdikleri cesareti hesap vermek icin gelmeye gosteremediler

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000