Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nü tanımlarken, ‘Türk sivil havacılık otoritesi’ olarak ifade ederiz. Çünkü Türk sivil havacılığını, düzenleyen, denetleyen ve gerektiğinde yaptırım uygulayabilen tek otorite, tartışmasız SHGM’dir. 1000’in üzerinde hava aracının ve yüzlerce diğer havacılık işletmesinin emniyet ve güvenlik sorumluluğu SHGM’dedir. Şirketlerin genel müdürleri de dahil olmak üzere form 4 sahibi yöneticileri SHGM’ye karşı sorumludur. Otorite gerek görürse, o kişileri görevden alma yetkisine sahiptir.
Kısacası SHGM’nin havacılık sektörü üzerinde münhasır olarak tam yetkisi sözkonusudur. En azından uluslararası ve milli mevzuat gereğince, yani kağıt üzerinde bu böyledir. Ancak son dönemde SHGM otoritesinin bazı uygulamaları nedeniyle sektör üzerindeki hakimiyetinin hissedilir şekilde cılızlaştığını ve azaldığını gözlemliyoruz.
Açıklayıcı olması açısından üç örnek vereceğim...
SHGM, son yıllarda artan yabancı pilot istihdamına yönelik eleştirilerden hareketle ve yerli pilotların da istekleri doğrultusunda bir genelge yayınladı. Buna göre Türkiye’deki havacılık işletmelerinde çalışan pilot sayısı kademeli olarak düşürülecekti. 2013 sonu itibariyle de şirketlerde sadece yüzde 10 kadar yabancı pilot çalıştırılabilecekti. 2013 yılını geride bıraktık ancak ortada yüzde 10 barajına uyan şirket var mı?
Yok...
Bırakın azalmayı yabancı pilot sayısının arttığını bile rahatlıkla söyleyebiliyorsak, SHGM’nin genelgesini pek de takan olmadığını düşünebiliriz!
Bir başka mesele...
Yaz sezonunda ve özellikle de milli ve dini bayram tatillerinde bilet fiyatlarının kontrolsüz şekilde yükselmesine yönelik eleştirilerden hareketle havayolu şirketleri ile görüşen SHGM, iç hatlarda tavan fiyat uygulaması başlattı. Buna göre 300 TL’nin üzerinde bilet satmama konusunda havayolu şirketleri SHGM’nin garantörlüğünde sözlü mütabakata vardı. Vardı varmasına ama bir kez daha otoriteyi kimse takmadı!
Önce Pegasus deldi, peşinden THY... SHGM, ‘tavan fiyat uygulaması devam edecek aykırılıklar önlenecek’ dese de kimse bu uyarıya da kulak asmadı, bir kez daha herkes bildiğini okudu...
Gelelim bir diğer konuya...
SHGM, yurtiçinde bazı uçuş noktalarını havayolu ile ulaşılabilir hale getirmek için teşvik uygulaması başlattı. Buna göre SHGM, şirketlere uçmak istedikleri iç ve dış hat noktalar karşılığında, potansiyeli düşük hatlarda uçma şartı koydu. İki yıl boyunca da bu hatlara başka şirketlerin uçmasına izin vermeyecekti. Şirketler, potansiyeli yüksek hatlara uçabilmek için teşvikli hatlarını seçti ve 20 noktaya uçuş başlatıldı. Ancak, teşvikli hatlara uçma sözü veren şirketler karşılığında kıyak hatları alınca teşvikli hatlara uçmayı da kesti. Tam bir şark kurnazlığı örneği!
Pegasus dışında, ne Atlasjet, ne Borajet ne Sunexpress sözünde durdu. Hepsi teşvik karşılığında aldıkları potansiyeli yüksek kıyak hatlara uçmaya devam ederken teşvikli hatları sessiz sedasız kapattı.
Mesela Onur Air...
Antalya-Batman, Antalya-Erzincan, Antalya-Malatya, Antalya-Sivas, Antalya-Elazığı, Antalya-Mardin uçmaya başladı, bunun karşılığında yurtdışı bazı frekanslar aldı. Ama bugün sadece bağlantılı olarak Antalya-Erzincan ve Antalya-Elazığ’a uçuyor. Diğerlerini kapattı!
Atlasjet, Sabiha Gökçen-Iğdır uçuşunu kapattı, Sunexpress İzmir-Batman uçuşunu...
Borajet Esenboğa-Gökçeada’yı, İzmir-İzmit’i, Sabiha Gökçen-Isparta’yı, Sabiha Gökçen-Sinop’u, Sabiha Gökçen-Uşak’ı kapattı. Bir tek Pegasus taahhüt ettiği hatları kesintisiz uçmaya devam etti.
Şimdi düşünüyorum... Acaba diğerleri akıllı da Pegasus keriz mi?
Bütün bunlar cereyan ederken SHGM bunun hesabını sordu mu? ‘Kardeşim siz bu hatlara uçma sözü verdiniz, diğer ballı hattı alınca bunları neden kapatıyorsunuz’ dedi mi?
Bildiğim kadarıyla demedi...
Yönetmelikte, ‘2 yıl boyunca bu noktalara mevcut şirket dışında kimsenin uçmasına izin verilmeyecek’ diyerek havayolu şirketlerini korurken oraya bir de ‘ Eğer potansiyeli yüksek hatta uçma hakkı alıp teşvikli hatta uçmayı durdurursan verilen hak derhal geri alınır’ diyerek bir yaptırım şartı koymadığı için herkes ballı hatlarını aldı, posası da yine SHGM’ye kaldı.
Geçmişte İstanbul çıkışlı potansiyeli düşük hatlara alınan slotların zaman içerisinde potansiyeli yüksek noktalar için kullanıldığına tanık olmuştuk. Örneğin İstanbul-Siirt için alınan slotun bir gecede İstanbul-Antalya slotu olarak kullanıldığını biliyoruz.
Böyle bir suistimal örneği hafızalarda dururken SHGM’nin yaptırım noktasında çok daha dikkatli olması gerekmez miydi?
Türk sivil havacılığı son yıllarda EASA nezdindi ciddi itibar kaybı yaşadı. Bir de bunun üzerine havacılık sektöründeki otorite kaybı eklenirse ortaya ciddi sorunlar çıkacaktır.
Facebook Yorum