Dünyada havacılık sektörü hızla geri gelirken operasyonel aksaklıklar da dikkat çekici seviyelere ulaştı. Havayolu şirketlerinin marka değerlerini korumak için ön plana koydukları 'müşteri memnuniyeti' hızlı geri dönüş sürecinde ciddi anlamda zedelenmiş görünüyor. Zamanında kalkış performansı başta olmak üzere uçuş iptalleri, bagaj aksaklıkları, bağlantılı uçuş sorunları, fazla bilet satışları (over booking), havalimanı alt yapı eksiklikleri ve hatta hasta yolcu transferlerinde yaşanan birçok sorun bu dönemde yolcu memnuniyetini düşüren temel sebepler olarak öne çıkıyor...
Operasyon sırasında yaşanan sorunların, hem uçuş öncesinde ve sonrasında; yer hizmetleri/yolcu hem de uçak içerisinde kabin/yolcu kavgalarının istatistiklerindeki artış uluslararası bazı araştırmalarda da sık sık rapor ediliyor. Havayolu şirketlerinin, pandemi sonrasındaki hızlı yolcu dönüşünde, rakiplerine karşı öne çıkabilmesi için, zor olsa da bütün bu sorunları yoluna koyması gerekiyor. Bunu yaparken havayolu şirketlerinin elindeki en büyük koz ise elbetteki maksimum özveri ve motivasyon göstermesi gereken çalışanlar... Ancak bunun kolay olmadığını da belirtmek gerekir. Mayıs ayından itibaren artan ve Haziran ayında son birkaç yılın en üst seviyesine ulaşan uçuş performansının sürdürülebilir olması açısından, önümüzdeki süreçte şirket politikaları önemli rol oynayacak. Başta ABD ve Avrupa olmak üzere, yaz sezonunun hemen başında birçok havayolu şirketinde yaşanan grev ve iş yavaşlatma eylemleri, diğer havayolları için de potansiyel bir tehdittir.
Bunun yanı sıra uçuş emniyeti risk değerlendirme raporlarının sonuçlarının da iyi irdelenmesi gerekiyor. Yanlış ticari hamlelerden çok, yorgun ve motivasyonu düşük çalışanların havacılık sektörü için en büyük tehlike olduğunu unutmamak lazım.
Kümülatif yorgunluğun getirdiği aksaklıkların, havayolu şirketlerini giderek artan bir grafikle etkileyeceğini, hızlı büyüme ve sıkı rekabet politikası izleyen bütün şirketlerin üst yönetimlerinin ön gördüğünü sanıyorum. Yorgunluk ve konsantrasyon eksikliği, havayolları açısından hem uçuş emniyeti hem de yolcu memnuniyeti açısından belki minör sorun olarak değerlendirilebilir ama sonrasında major sıkıntıların yaşanmaması için de bu kritik sürecin profesyonelce yönetilmesi zorunluluktur.
Ayrıca, iptaller, gecikmeler, tarifede sapmaların sadece yolcular açısından değil çalışanlar açısından da yönetilmesi zor bir süreci beraberinde getireceğini de unutmamak gerekir.
Türkiye'deki şirketlerin özellikle geçtiğimiz yılın sonlarından itibaren çalışanların motivasyonunun üst seviyede tutulması için üzerlerine düşen yükümlülükleri, belirli ölçüde yerine getirdiklerini söylemek mümkün... Ama görünen tabloda, maksimum özveri ve motivasyonla ortaya konulan yüksek performansın gerçekleşmesinde rol oynayan çalışanların, maddi ve manevi olarak taltif edilmesi, en çok bu dönemde önemli olacak.
Özellikle bu süreçte, küçük jestlerin iyi sonuçlar doğuracağı açık. Bu konuda THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat'ın iyi bir strateji izlediği ve çalışanlara, “ Birlikte kazanacağız, birlikte paylaşacağız” anlayışı ise geçerli bir metod gibi görünüyor. Açıkçası sektörün kalan kısmına da referans oluyor. Türk sivil havacılığının neredeyse yüzde 70'ini kapsayan THY ve iştiraklerindeki motivasyonun düşmemesi için bu metodun sürekliliği de önemli... Ayda ortalama 130 bin saat uçuş planlanan bir şirketin elbette sorunsuz olmasını beklemiyoruz. Özellikle en büyük sınavı planlama birimleri verecek. Dolayısıyla motivasyonu diri tutmak şart... Aynı şekilde diğer şirketlerin de bu konuda motive edici stratejiler benimsemesi Türk sivil havacılığının tümü için bu kritik süreçteki temel amaç olmalıdır.
Bugün asgari ücrete yapılan zam ve ortaya çıkan reel enflasyon sonrası oluşan beklentinin karşılık bulması da bu açıdan önemli...
Şunu biliyoruz ki, sadece uçuş ekipleri özelinde değil teknikten yer hizmetlerine, taşerondan iştiraklere kadar birçok alanda görev yapan çalışanlar insan vücudunun müsaade ettiği maksimum düzeyde performans sergiliyorlar ve haklı olarak karşılığını istiyorlar.
Yolcu memnuniyetlerinin bu denli düştüğü bir ortamda çalışanların motivasyonlarının düşmesi, işi arapsaçına çevirebilir. Dünyadaki örnekleri göz önünde bulundurarak adımları ona göre atmak gerekiyor.
Facebook Yorum