20 Mart 2023, Pazartesi
Servet BAŞOL
Servet BAŞOL [email protected]

GÖRGÜ

Ülkemizde düşünce neredeyse suç gibi algılanmakta. Sorgulama, düşün üretme ve uygulama hep birilerinin tekeline alınmış gibi görünmekte. Felsefe, mantık, kompozisyon gibi derslerin kaldırılmış olması, çeşitli düşüncelerin engellenerek tek bir yaşam tipi dayatılmasına yönelik sonuçları hedefler gibi.

Kutsal Cehalet

Rus yazar Çehov'un 1888 - 1889 yıllarında yazdığı eser; yazarın her zaman yarattığı özgün karakterlerin kusursuz betimlemelerinde hayat bulan, yaşamın ve içindeki insanın kendine has yapısını ele alan bir yapıttır. Ne alaka diyeceksiniz belki ama daha düzgün cümle kurup, toplum içerisinde kendilerini daha iyi ifade edebilsinler diye 2010 senesinde Siv.Hav.Yol.İşlt. Bölümü için hazırladığım Okuma Tiyatrosuna olan aşırı ilgi, bölüm dışındaki öğrencilerin de katılımları ile büyük bir boşluğu doldurmuştu. Yazılışı üzerinden 121 sene geçmiş olmasına rağmen o gün katılanlar hatırlar, farkında olmadan oyun oynayarak nasıl bugün takılmadan ve çekinmeden ders ve konferans verdiklerini sorgulamayacaklar bile.

Kutsal Cehalet ile anlatmaya çalıştığım bu idi.

Girişte koyduğum fotoğraf, kitaplığımın bir rafının küçük bir bölümünden. Neler mi var;

1941 senesi Dünya Klasikleri serisinden kitaplığımın bir bölümü. Şunu asla unutmayın. İkinci dünya savaşı var gücü ile devam etmekte, sınırlarımıza Alman Ordusu dayanmış, ekmek karne ile satılmakta. “İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Bunu başarmanın tek ama tek yolu ise okumak, kabuğunun dışına çıkmak ve değişik kültürlerin neyi nasıl başardığını görmek.

1941      Philoktetes - Sophokles

1941      Trakhis Kadınları - Sophokles

1942      Figaro'nun Düğünü - Beaumarchais  (Sat.Alış:16.08.1951)

1943      Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı -A. de Musset

1943      Elektra - Euripides

1943      Epinomis - Eflatun

1944      Albay Chabert - H.De Balzac  (Sat.Alış:25.10.1945)

1944      Barberine - A. De Musset

1944      Bilgiç Kadınlar - Moliere

1944      Candide - Voltaire

1944      Antikacının Ailesi yahut Gelin Kaynana - Carlo Goldoni

1944      Meneksenos - Eflatun

1944      Üç Kızkardeş - Anton Çehov

1944      Yanlız Gezerin Hayalleri - J.J.Rousseau

1945      Bir Aşk Sayfası II - Emile Zola

1945      Hikayeler I - Oscar Wilde

1945      Hikayeler II - Oscar Wilde

1945      Kontes D'Escarbagnas - Moliere

1945      Şehname I - Firdevs  (Sat.Alış:29.08.1949)

1946      Sokratesin Müdafaası - Eflatun  (Sat.Alış:1953)

1946      Wilhelm Tell - Schiller

1947      İlahinağme - Ferideddin-i Attar

1947      Şehname II - Firdevs  (Sat.Alış:7.7.1949)

1947      Üç Akçelik Kişi - Plautus

1948      Havariler - Renan

1949      Şehname III - Firdevs  (Sat.Alış:5.4.1951)

1964      Sibiryalı Kız - Xavier De Maistre

1966      Tütünün Zararları/Bir Evlenme Teklifi/Sayfiyede yaz/Ayı - Anton Çehov

Cumhuriyetimizin 75. yılı coşkusuyla yeni basımlar;

1998      Yaşlılık / Dostluk - Cicero

1999      Michael Kohlhaas -H. Von Kleist

2000      Apartman - Emile Zola

Elbet tüm kitaplığı buraya sığdıramazdım. Ama satın alınma tarihleri şunu göstermekte. Ailenizden öğrenirsiniz okumayı, görgü ve yenilenmeyi. Siz buna özen gösterdikçe, çocuklarınız, sonra da torunlarınız okumanın zorunlu bir kişisel eğitim olduğunu kavrayacak ve bu alışkanlığı devam ettireceklerdir.

 

“27 Aralık 1947 tarihinde ABD ile eğitimde bir işbirliği anlaşması imzalanır. Bu tarihten sonra 1950’li yıllarla birlikte eğitim sistemimizin felsefesinde/paradigmasında yüzeyde bir kırılma görülür. Birçok eğitimcimiz yetiştirilmek ya da yüksek lisans, doktora öğrenimi için ABD’ye gönderilmeye başlanır. Bu eğitimcilerimiz yurda geri döndüklerinde amerikan davranışçılığını eğitim sistemimize önerirler ve yerleştirirler. Eğitim sistemimiz o tarihten bu yana ABD etkisine girer. Aslında bu davranışçılık paradigması, pragmatist bir felsefe gibi gözükse de toplum kökenli bir sistemdir, Durkheim geleneği içindedir: birey, öğrenci edilgendir. Eğitim sistemimizdeki bu ABD etkisi ve davranışçılık 2000’li yıllara kadar artarak sürer.

12 Eylül 1980 sonrası çıkarılan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası, 1950’li yıllar ile başlayan eğitimde Amerikan etkisini yüksek öğretim alanı için kıta Avrupası/Fransız etkisinden Amerikan etkisine geçiş ile perçinleştirir.

Cumhuriyette okul duvarlar ve özel yönetmelikler arkasında kapalı bir yer olmak durumundadır. Çünkü bunlar olmazsa okul, onu her biri farklı yöne çeken sosyal, politik, ekonomik veya dinsel kuvvetler karşısında bağımsızlığını (yani laikliğini) kaybedecektir. Birisi insanı ortamından bağımsız kılmaya, diğeri ise onunla bütünleşmeye çalışan iki okul aynı okul değildir. Böylece, cumhuriyetçi okulun şöhretini aydın işsizler teşkil edecek, buna karşılık demokratik okul rekabet gücüne sahip bir aptallar topluluğu yetiştirecektir.

Eğitim, bireyin anlam arayışı yolunda beyninin, yüreğinin ve elinin özgürleştirilmesidir. Çünkü eğitim, bir sınır koyma uğraşısı değil, ufukları genişletme çalışması olmalıdır. İnsanoğluna yakışır bir eğitim, korkudan bağımsız bir eğitimdir. Korku dolu birey, özgür düşünme gücünü yitirir. Birey özgürlüğünü yitirince de yeteneklerini yitirir.”

M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi Yıl: 2009, Sayı: 29.

Görgü deyip de geçmeyin. Hangi dilde bakarsanız bakın önce Ahlak (Latince), sonra Töre (İtalyanca), sonra terbiye (İngilizce), sonra gelenek (Almanca) ve en son olarak da hareket tarzı (İspanyolca) olarak karşınıza çıkar. Demem odur ki, bunların hiçbiri birbirinden bağımsız sözcükler değildir. İçlerinden birini alıp diğerlerini atamazsın. Görgü Ahlak, Töre, Terbiye, Gelenek ve Hareket Tarzı demektir. Birinin içine sıkışıp kalamazsın. Kabuğunu kır, çevreni genişlet, konfor alanından çık, yeni kültürlerle tanış, işte o zaman neden görgü bu kadar kapsamlı ve önemli, göreceksin.

www.servetbasol.com

GÖRGÜ

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000