20 Temmuz 2008, Pazar
Ali KIDIK
Ali KIDIK [email protected]

Bitez Koyu mu, biten havacılık mı?

Yoğun iş temposunun verdiği yorgunluk canıma tak etmişti ki kendimi bir anda Bodrum’un Bitez Koy’unda buluverdim. Bu eşsiz doğa harikası yerde her şeyden uzakta kafamı dinleme hayalleri kurarken bu hayalimin sadece hayal olarak kalacağını bir kez daha anlamış oldum.

 

Havacılık sektöründe yaşanan ani gelişmelerin, ortaya çıkan kara tabloların içimdeki pozitif düşünceyi yenmesine fırsat vermeyeceğimi haykırdım kendi kendime. Biz havacılık ile özdeşleşmişiz; gecemiz gündüzümüz, suyumuz soluğumuz havacılıkla kaynaşmış artık.

 

Sevenimiz de, sevmeyenimiz de havacılık camiası içinde kümelenmiş durumda. Hal böyle olunca tatilde bulunduğum Bitez’in efe türküsü ile efelenme yerine sağduyulu bir yazı yazmaya çalışacağım.

 

Havacılığın en kötü tarafı yaşanan uçak kazaları. Uçak kazaları diğer ulaşım araçlarının yaptığı kazaların aksine medyanın daha çok ilgisini çeker. Sadece medyanın değil para kazanmak isteyenlerin de ilgisini çeker bu kazalar. Aklı başında olan hiçbir kimsenin arzu etmediği bu talihsiz olaylar en çok avukatların iştahını kabartır. Zira uçak kazalarında yaşanan ölümler sigorta şirketleri ve uçak imalatçılarının kâbusudur. Uçakta üretim hatası varsa üretici firma da sigorta firması kadar tedirgin olur. Hem ödeyeceği tazminatlar hem de uğrayacağı imaj kaybı üretici firmaları zor durumda bırakabilir.

 

En yakın örnek olarak World Focus Havayolları’nın Isparta’da düşen uçağının hemen ardından Amerikalı avukatlar Türkiye’ye akın ettiler. Neden? “Üretici firmayı mahkemeye verelim, yüklü miktarda tazminat alalım” diye.

 

Fakat bizde ise durum farklı. Sözü geçen yıl Irak’ta düşen Moldova tescilli Antonov uçağı ile ilgili gelişmelere getirmek istiyorum. Bu uçağın düşüş sebebi gen soru şeklinde meclis gündemine geldi. Evet, her şeyin açığa kavuşması için araştırma yapılmalı ve vatandaşın kafasındaki soru işaretleri ortadan kalkmalı.

 

Ancak ben işin başka bir boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Bu uçağa nasıl izin verildi? Bildiğiniz gibi Irak’ta yaşanan savaş ortamı uçuş güvenliğini imkânsız hale getirmişti. Irak’ta iş yapan firmaların işçilerinin ve ticaret yapmak isteyenlerin ulaşımını sağlamak amacıyla yapılmak istenen uçuşlarla ilgili bildiğim kadarıyla Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tüm şirketlere yazı yazmıştı. Irak’a uçmak isteyen şirketlerin müracaat etmeleri istenmiş ancak hiçbir Türk şirketi olumlu görüş bildirmemişti. Türkiye’nin dünyayı yayınlamış olduğu AIP’in GEN kısmı 3.2.3 bendinde şu ifadeler yer alıyor. “Tarifesiz uçuşlarda, uçuş hakkı taşımanın yapılacağı karşılıklı iki ülkenin hava taşıyıcılarına tanınır. Karşılıklı iki ülke taşıyıcılarının pazara yeterli kapasite arz edememesi durumunda üçüncü ülke hava taşıyıcılarına izin verilebilir

 

Peki, Irak veya Türkiye pazara kapasite arz edilbilmiş mi? Hayır. O halde 5. trafik hakkı denen başka bir ülkeye tescilli uçağın gerekli şartları sağlaması durumunda Türkiye’den uçmasında sakınca yok demektir.

 

Bu uçuşun gerçekleşmesi için uçuşa talip olan havayolu şirketinin kendi ülkesinde izni olup olmadığına, uçuşa elverişlilik belgesi olup olmadığına bakılır. Bu belgelerin içinde sigorta da mevcuttur. Dolayısıyla uluslar arası kurallar gereği ve ikili anlaşmalar gereği bir havayolu şirketi için o ülkeden olumlu rapor geliyorsa buna itibar etmek zorundasınız. Muhatabınız da o ülkedir.

 

Şimdi burada asıl değinmek istediğim konu şu. Hiçbir ülke ne kendi topraklarında ne de kendi topraklarından havalanan bir uçağın düşmesini arzu etmez. Bu sebeple hayatını kaybedenlerin acısını para kazanma uğruna siyasi şova dönüştürmenin anlamı yok diye düşünüyorum.

 

Burada izlenmesi gereken en tabii yol, acıların tazelenmesini gündemde tutmak değil acıları dindirmenin asıl yolunu bulmaktır. Bu asıl yolun öncelikle Moldova devletine açılacak dava, sigorta şirketine açılacak dava ve uçak üreticisine açılacak davadan geçer. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne açılacak davanın pek bir sonuç doğuracağını düşünmüyorum. 5. trafik hakkından doğan yükümlülükten dolayı verilmiş bir uçuş hakkından kaynaklanan kaza kırımın, Türk Sivil Havacılığı adına üzücü bir durum olduğunu kabul ediyorum. Bu uçuşun yasalara aykırı olduğunu ısrarla söylemenin de hukuken sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Yasalara aykırı olduğunu iddia etmek kendinizi hem hakim hem savcı gibi görmek anlamı taşır.

 

Bilgi Edinme Kanun gereği her şeyden bilgi edineceğim diye bir durumda söz konusu değildir. O zaman önüne gelen devletten bilgi istesin. Mesela, ben “Ergenekon davasını çok merak ediyorum sayın savcı lütfen belgeleri bana gönderin. Valla Genel Kurmay’ın  ne kadar topu tüfeği var onu da merak ediyorum lütfen o bilgileri de bana gönderin. Ha bu arada MİT’in çalışmaları ile ilgili bilgi edinmek istiyorum o çalışmaları da bana gönderin” mümkün mü?

 

Konu uzayıp gidecek. Aklın yolu birdir. Kimse kaza istemez. Ama herkes olmamasını ister sanırım.

 

Benim tavsiyem canları yanan insanların üzerinden siyasi şov yapılmamasıdır.

 

Bu arada Ali Sabancı’nın son açıklamaları ile şoke oldum. Kâhinler bile bu kadar kehanette bulunmuyorlar. Sabancı son günlerde popülaritesini kaybetmişti. “Oh” demiştik. Havacılığı havacılık edebi ile yapacak sanmıştık. Ali Sabancı medyatik olamayınca canı sıkılıyor sanırım. Önce “Onur Air’i yılsonunda alırız” diye çıktı ortaya. Hemen ardından şirketlerin batacağını söylüyor. Vallahi düşman olsa söylemez bu sözleri. Şirketlerin batmasının sana ne faydası var Sayın Sabancı? Bu batacak şirketler arasında İzAir’de var mı?  Yazık batmaması için yada şirketlerin zarar görmemesi için ortak hareket edelim tavrı yok. Umarız Sabancı yanılır.

 

Bir diğer konu Ankair ile alakalı. 3. uçağı getiremedikleri için uçuşları askıya alındı. Sivil Havacılık kuralları gereği doğru bir karar. Ancak bu 3 uçak kuralının değişmesi gerektiğine inanıyorum.

 

Değerli okurlarım, yazımın başında Bodrum Bitez Koyu’nda tatilde olduğumu yazmıştım. Bitez Koyu’nun keyfini yaşayamadım havacılığın bittiğini söyleyenlerden dolayı.

 

Saygılarımla, iyi haftalar diliyorum.

 

Bitez Koyu mu, biten havacılık mı?

Yorumlar

Air ~ 16 yıl önce
Hocam vallaha seni yıldırmak isteyenler var.Dikkatli olman lazım bazı siteler yok o imiş yok bu imiş diyen salaklar.Almanya'da orda burda kalarak Türk Havacılığının Oğlu imiş gösteriyolar.Yurt içinde olan olayları arkadaslar nedense yurtdısından daha iyi biliyolar.Bunlar marka köpekleridir.Reklam icin kendilerini elega ederler

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Tech_Steward ~ 16 yıl önce
Yorumunuz uygunsuz ve hakaret içeren unsurlara yer verdiğinden dolayı yayımlanmamaktadır.

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000