Türkiye’nin ilk ve tek havacılık eğitim fuarı IFTE’nin son gününde sektörün önde gelen temsilcileri öğrencilerle buluştu.
11-12 Mayıs tarihleri arasından İstanbul WOW Convention Center’da düzenlenen Havacılık Eğitim Fuarı IFTE 2018’deki konferansa sektör temsilcilerinden akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk, yine kendisi gibi akrobasi pilotu olan kızı Semin Öztürk, TALPA Başkanı Ayhan Günal, UTED Başkanı Necdet Aksaç ve Onur Air Kabin Hizmetleri Başkanı Tülay Bulut katıldı.
Öğrencilerin merak ettiği konulara değinen konuşmacılar, geleceğin havacılarına icra ettikleri mesleklerle alakalı bilgi verdiler.
Türkiye’de havacılık anlamında bir şeylerin dünya ölçekleriyle örtüşmediğini ifade eden akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk, küresel alanda yaklaşık 1 milyon 500 bin civarında sivil hava aracının olduğunu bunlardan 350 bine yakının havayolu taşımacılığında kullanıldığını ve geri kalan sivil hava araçlarının genel ve sportif havacılık alanında kullanıldığını belirtti. Öztürk, “Dünya genelinde bu rakamlar karşımıza çıkarken, Türkiye’de bambaşka bir tablo ile karşılaşıyoruz. Ülkemiz tescilinde 500 civarında havayolu aracı buluyor. Bunun dışında ise sadece 60 genel-sportif hava aracı var. Rakamların dilinden konuştuğumuzda dünya ile aramızda ters giden bir şeyler olduğu görülüyor” dedi.
“Yine buna bağlantılı olarak ülkemizde pilot arkadaşlarımızın yolcu başına düşen eğitim saatlerinin de çok düşük olduğunu söyleyebiliriz” diyen Ali İsmet Öztürk, “Ticari uçuş lisansına sahip bir arkadaşımızın yaklaşık olarak 300 saatlik bir uçuş eğitiminden sonra B737 tipi tayyarenin sağ koltuğuna oturduğunu düşünürsek ve o uçakta da ortalama 100 yolcu olduğunu varsayarsak yolcu başına sadece 3 saatlik bir eğitimle binlerce kilometrelik bir uçuşa çıkıyor. Bunun nedeni de ülkemizde genel havacılığın istenen sevilerde olamamasıdır” ifadelerini kullandı.
“HEM BABAM HEM HOCAM”
Babası gibi pilotluğu tercih eden ve dünyanın sayılı kadın akrobasi pilotlarından olan Semin Öztürk de bu mesleğe nasıl atıldığını öğrencilere anlattı. “Babamın akrobasi uçuşları beni küçüklüğümden beri etkilemişti. Bende onun gibi akrobasi pilotu olmak istiyordum. Çok küçük yaşlarda babamla birlikte uçmaya başladım. Daha sonra PPL lisansımı aldım ve ardından ABD’de zorlu şartlarda akrobasi eğitimlerimi tamamladım. Şu anda 27 yaşındayım ve 6 yıldır aktif olarak uçuş yapıyorum. Havacılığa ilk adım attığım günden beri babam bana hocalık (koçluk) yaptı. Belli bir dönem fikir çatışması yaşadık. Tecrübe edinmeye başladıktan sonra kendi stiliniz oluşuyor. Özellikle o dönemde fikir ayrılıklarımız oldu. Ama şimdi orta yolu bulduk” dedi.
Denemekten asla sıkılmadığını ifade eden Semin Öztürk, “20 kez deniyorum. Baktım olmuyor. 21’inci sefer yine deniyorum. Asla denemekten vazgeçmiyorum” şeklinde konuştu.
OKULDAN MEZUN OLMAK İŞ BAŞLAMAYA YETMİYOR
Kabin memurluğu hakkında bilgiler veren Onur Air Kabin Hizmetleri Başkanı Tülay Bulut da havacılığın içinden gelen bir ailede yetiştiğini ve üniversite eğitimini yarıda bırakarak 33 yıl önce kabin memurluğunu tercih ettiğini belirtti. Bulut, “Eğitimimi yarıda bırakarak kabin memuru oldum. Üniversite eğitimi daha sonraki yıllarda tamamladım. Kabin memurluğu özveri, disiplin ve sabır gerektiren bir meslek. Bizim zamanımızda bunun okulu yoktu. Şimdi üniversitelerin bu alanı kapsayan bölümleri var. Ancak bu bölümlerden mezun olur olmaz maalesef kabindeki yerinizi alamıyorsunuz. Her şirketin regülâsyonlarından geçerek 1 aylık bir eğitim sonrasında kabinde görev yapabilir bir hale gelebiliyorsunuz. Havacılığın en büyük gerçeği de kurallara bağlısınız ve bu kurallarda hiçbir esneklik payı bulunmuyor. Dolayısıyla disiplini elden bırakamazsınız” dedi.
AİLELERİNİZİ ÜZMEYİN
Türk Hava Yolları’nda aktif olarak kaptan pilotluk yapan ve TALPA Başkanlığı görevini de yürüten Ayhan Günal, pilot olma hayali kuran gençlere tavsiyelerde bulundu.
Kaptan Pilot Ayhan Günal, “Biliyorum hepiniz gökyüzünde olma hayali kuruyorsunuz. Ancak bu alanlardaki okulları seçerken, dikkatli olun. Biz yıllar önce Anadolu Üniversitesi’nden mezun olduğumuzda şansımızın da yanımızda olmasıyla havayolunda uçmaya başladık. Şimdi çok sayıda uçuş okulu ve üniversite bu eğitimleri veriyor. Ancak bu alana yönelirken hem maddi hem de manevi anlamda ailelerinizi asla üzmeyin” dedi.
TALPA’nın Temmuz ayında olağanüstü genel kurula gideceğini hatırlatan Günal, “Olağanüstü genel kurulumuzda ülkemizdeki tüm pilotları kanatlarımızın altına almak adına çalışmalarımız olacak. Biz önerimizi sunacağız. Hazirun tarafından da bu önerinin kabul göreceğine inanıyoruz. İnşallah ondan sonra da gerekli adımları atarak derneğimize üye olmak isteyen pilotları aramızda görmek istiyoruz. 2,5 yıl önce göreve geldiğimizde bin 800 civarında olan üye sayımızı kısa sürede 3 bin 700 gibi bir rakama ulaştırdık. Mevcut şartlarda 6 bin 500 kadar üye olabilecek pilot varken 60 yıllık köklü bir derneğin bu rakamlarda kalması da düşündürücü. Biz sivil toplum örgütleri çatısı altında maalesef ki birlik olamıyoruz” ifadelerini kullandı.
STAJYER GELSE DE UÇAĞA DOKUNAMIYOR
Uçak Teknisyenleri Derneği Başkanı Necdet Aksaç da uçak teknisyeni olmak isteyen gençlere hitap ederek, “Bizler havacılığın en önemli hatta ilk halkalarındanız. Biz uçaklara ilk dokunan insanlarız. Biz uçağı hazır hale getiriyoruz. Daha sonra pilotlarımıza teslim ediyoruz” dedi.
Sivil havacılık liselerinde ve yüksekokullarında okuyan öğrencilerin sayısının yaklaşık olarak 12 bin civarında olduğunu ifade eden Aksaç, “Sektörün sınırlı sayıda ihtiyacına karşılık 2018 yılında mezun olacak öğrencilerle birlikte öğrenimine devam eden gençlerimizin sayısı 12 bin civarında. Üzülerek söylüyorum ki 15 ila 18 bini sektör istihdam edilememe tehlikesiyle karşı karşıya... Bu mesleğe yönelik bölümlerde okuyan öğrencilerin stajı konusunda da sıkıntılar var. Mevzuat ve kurallar gereği lisans sahibi olmayan hiç kimse uçaklara teknik anlamda müdahale edemez. Staja gelen gençlerimiz de ticari kuruluşlar için ne yazık ki külfet oluyor. Biz burada gerçekleri söylemek zorundayız. Staja gelip de uçağın en ufak bir yerine dokunamadan gitmeleri onlara bir şey kazandırmıyor. Bu nedenle okulların bu konuda farklı adımlar atması gerekiyor. SHGM tarafından uygunluğu olmayan ve yeterlilikleri yerine getirmeyen okullara öğrenci kabulü yapılmayacak olması da önemli bir gelişmedir” dedi.
Yorumlar Tüm Yorumlar (55)