"Çanakkale Geçilemez, Geçilmemeliydi..." Bundan tam 99 yıl önce Gelibolu Yarımadası'ndaki bu haykırış, yokluklarla mücadele eden bir ülkenin yeniden diriliş çağrısı oldu.
Birinci Dünya Savaşı'nda daha önce pek çok cephede savaşan Türk askeri için Gelibolu Yarımadası'ndaki savaş adeta yeniden doğuş oldu. Ülkenin dört bir yanından sadece ''vatan'' sevgisi için sevdiklerinden kopup gelen binlerce kahraman Mehmetçik, gözlerini kırpmadan bu topraklar için şehit düştü.
Bu kara parçasını ele geçirebilmek için dönemin ''yenilmez donanmasıyla'' Çanakkale önlerine gelen itilaf kuvvetlerinin hesaplayamadığı tek şey, vatanı için canlarını seve seve feda edecek Mehmetçik oldu. Üzerindeki kıyafete, ayağındaki delik çarığa aldırış etmeyen Türk askeri, Çanakkale Boğazı'nı basitçe geçeceklerini düşünerek gelen İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ile diğer ülkelerin askerlerinin karşısında dimdik durdu.
Süngüsü kılıç, sırt çantası kalkan oldu
Zaman gelip mühimmatı biten, açlığından önce ülkesini düşünen kahraman Mehmetçik, topraklarına yabancı eli değmemesi için süngüsünü kılıç, sırt çantasını adeta kalkan olarak kullandı. Anaların, ülkesi için kurban olması amacıyla başlarını kınalayıp cepheye gönderdiği gencecik vücutlar, adeta ateş kusan toplara siper oldu.
Türk ulusu, kadını ve erkeğiyle cephede ve cephe gerisinde verdikleri mücadeleyle, Mustafa Kemal'in önderliğinde Çanakkale Zaferi'nden alınlarının akıyla çıkmayı başardı.
Facebook Yorum