13 Ekim 2018, Cumartesi 13:49:15

Kürşat Atılgan başkanlığa aday mı?

Türk Hava Kurumu Başkanı Kürşat Atılgan'ın başkanlığa yeniden aday olmayacağını açıkladı.

Türk Hava Kurumu Başkanı Kürşat Atılgan'ın başkanlığa yeniden aday olmayacağını açıkladı.

THK Başkanı Kürşat Atılgan'ın seçimli genel kurulda aday olmayacağı, eski Balyoz hükümlüsü Ahmet Bertan Nogaylaroğlu'nun aday olarak değerlendirilmesi yönünde tavsiyesi sonrası Nogaylaroğlu'nun aday olduğu belirtildi.

Atılgan'ı ikna çalışmaları sonuçsuz kalırken, Ahmet Bertan Nogaylaroğlu'nun başkanlığa tek aday gireceği öğrenildi.

Genel Kurul'da bir konuşma gerçekleştiren Atılgan yorulduğunu ve artık görev yapamacağını ifade ederek, Osman Yıldırım döneminde yaşananlara vurgu yaptı. 

Atılgan özetle şunları söyledi:

THK Vakfına başkan olmamın üzerinden kısa bir zaman geçmişti. THK Genel Başkanı Vacit Öktem Bey, ağır yükü taşıyamadı ve istifa etti. Olağanüstü seçime gidiliyordu. 118 delegenin desteğini aldığım ilk girdiğim seçimde THK eski genel başkanlarından komutanım İbrahim Paşa bana, ciddi bir başarı gösterdiğimi, THK delegelerinin seçkin insanlar olduğunu ve mücadeleye devam etmem gerektiğini söylemişti. Bu öğütü benimsedim.

Yeniden adaydım. Bu kez daha tecrübeliydim. THK Şubelerinin başkan ve yöneticilerini yerinde ziyaret ederek hasbihal etmeye karar verdim. Çok kısa sürede 25 bin kilometre yol kat ederek, şubelerimizin yüzde 80’ini ziyaret ettim.

Seçim yapıldı, sonuç sürprizdi. Mustafa San Bey ile reylerimiz eşit çıkmıştı: 252-252. Seçim yenilenecekti. Hayatımda hiçbir zaman hiçbir şeyi tesadüf olarak görmem. Her şeyin işaret ettiği bir şey vardır. Gelinen noktada  THK’nın meseleleri daha da büyümüştü. O gün içimde ittifak düşüncesi belirdi. Birleşmeli ve tek listeyle seçime gitmeliydik. Böylece daha rahat çözüm bulabilirdik. Şartları zorladık ama olmadı…Birleşmeyi başaramadık. Nihayet son seçimde sizler tarafından, THK genel başkanlığına getirildim

O dönem görevi başındayken gözaltına alınıp ‘rüşvet alma, zimmet, haksız mal edinme, nitelikli dolandırıcılık, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama,  görevi kötüye kullanma ve sahte belge düzenleme’, iddianamesiyle yargılanan devrin THK Genel Başkanı, mensubu olduğum Türk Silahlı kuvvetlerinden geliyordu. Tutuklamanın ardından medyada çıkan haberler, tablonun çok karanlık olduğuna işaret ediyordu. Bundan dolayı yakın çevrem, bu sorumluluğu üstlenmemem gerektiği konusunda telkinde bulunuyordu.

Beni tanıyanlarınız bilir, Hava Kuvvetlerindeki kariyerimden sonra bir dönem Milletimize vekillik yapma şerefine nail oldum. Yani az buçuk politikadan anlarım. THK genel başkanı adayı olarak delegelerin huzuruna çıktığım ilk seçimde, kazanacağıma inancım kesindi. Temaslarımdan edindiğim izlenimler bu yöndeydi. Seçim sonucunda genel başkanlığa seçilen Vacit Öktem Bey’in ancak üçte biri kadar rey alabilmiştim. Şaşırdım, hayal kırıklığına uğradım ama tecrübe sahibi de oldum.

O gün anladım ki THK, nitelikli delegelerden müteşekkil bir yapıydı. O gün bu gündür bu fikrim hiç değişmedi. Hatta takip eden zamanlarda gelişen olaylarla daha da güçlendi. THK Delegesi için en yüce şey THK’nın kendisi idi. Ne parti, ne fikir ne bir başka şey bunun önüne geçemiyordu. Siyasetin ülkeyi iyice ayrıştırdığı dönemlerde bile, büyük Türk Hava Kurumu ailesi 81 milyonu temsil ediyor olmanın vakarıyla asla hizipçilik yapmadı. Birbirinden farklı dünya görüşleriyle,  siyasetle haşır neşir olmalarıyla bilinen mensuplarımız dahi   âli THK menfaatleri doğrultusunda her zaman ittifak içinde oldu. Çok şükür, bugün de öyleyiz.

Vacit Bey’i genel başkan seçtiğimizde THK’mızın karşı karşıya olduğu meseleler merhum Müslüm Gürses’in tabiriyle ‘büyük meselelerdi’. İçerisi kaynıyordu. Bir bütünün parçaları olması gerekirken suni olarak ayrıştırılmış THK Genel Başkanlığı, Havacılık Vakfı, Vakfa bağlı şirketler ile THK Üniversitesi birbirini yok etmeye çalışan düşmanlara dönüşmüştü. Büyük yolsuzluk ve usulsüzlüklerin ardından çöken genel başkanlık otoritesi –ki bunlar bizler için artık iddia değil gerçektir-, geriye bölük pörçük ve kendi menfaatine iş gören bir enkaz bırakmıştı.  Durum her geçen gün kötüleşiyordu…

THK ve Türk Hava Kuvvetleri başından beri ikiz kardeşlerdir. Bu nedenle bir Hava Kuvvetleri mensubunun ikiz kardeşimizde sebep olduğu yıkımdan ötürü üzülüyor, kendimizi mesul tutuyorduk. Durumu düzeltmeliydik.

Vacit Bey’in seçilmesinin üzerinden henüz 6 ay geçmişti. THK Vakfında az evvel bahsettiğim çatışmacı yönetimden dolayı sorunlar büyümüş, yönetim birbirine girmişti. Bu sefer vakfın başına geçip işleri düzeltmem için davet edildim. Teklifi kabul ettim ve THK Vakfı Başkanı oldum.

Tarihindeki en büyük darbeyi yemiş, adı korkunç yolsuzluklarla anılır olmuş THK’da Bismillah deyip seçilmiş arkadaşlarla işe başladık. Samimiyetle, hüsnü niyetle, gayretle… Seçimleri ittifakla yapamamış olsak da, vazifeye ittifakla başlamaya önem verdik ve sağ olsun bir önceki yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızla birlikte biz yeni seçilenler ilk toplantımızı birlikte yaptık. Bayrağı teslim aldık. 

Önceki yönetici arkadaşlarımız, ne zaman ihtiyaç duyulursa desteğe hazır olduklarını samimiyetle ifade ettiler ve Allah için her fırsatta bu desteği verdiler.

Liyakati yüksek insanları işbaşına getirmek erdemlerin en yücesidir. Aksi taktirde olacak olanları kimse engelleyemez. Üniversite kurulduğunda rektöre ödenen maaş, bugünün rakamlarıyla ayda 460 bin lira idi (O günün parasıyla 146 bin lira). Bu şahıs bana, paranın tümünü kendisinin almadığını büyük bir kısmını bağlı olduğu başkanla paylaştığını söyledi. Rakamları bugünün değerleriyle aktarıyorum ki zihinlerinizde karşılık bulsun. Dönemin THK Genel Başkanı kendisine aylık 270 Bin lira maaş bağlatmıştı.
Liyakatten yoksun akrabalarını teşkilatımızda olmadık yerlere tayin etmiş, bunları öğretim elemanı gibi göstererek ek ders ücretleri ve fahiş harcırahlar ödeyip Kurumu milyonlarca lira zarara uğratmıştı.
Kıymetli delegeler,
Balık baştan kokmuştu. Kantinden, temizliğe, yüksek lisans programlarından diplomalara elimizi attığımız her yerde yolsuzluk vardı. THK olarak varlığımızın çok ciddi bir bölümünü Üniversitemize aktarmış ve talan ettiğimiz için mali açıdan acze düşmüştük. Devrin genel başkanının yakınları hem üniversite hem Kurumda bir saadet zinciri kurmuştu.

Bu olayların mahkemeleri ile uğraşırken acil çözülmesi gereken iki büyük mesele vardı. 1000’den fazla kişiye usulsüz yüksek lisans diploması dağıtılmıştı ve THK’nın Üniversiteye bağışladığı Ankara Macunköy’deki arsa, vicdanları sızlatacak bir yolsuzlukla elden çıkmıştı. Macunköy konusuna birazdan gireceğim ama bahsettiğim bu iki olay ve ‘bazı kişilere çok yüksek ücretler ödendiği’ gerekçesiyle, bütün gayret ve ricalarımıza rağmen Yüksek Öğretim Kurumu Üniversitemize 2016-2017 öğretim yılı için   1 yıl öğrenci almama cezası verdi. Bir sonraki yıl da kısıtlı sayıda öğrenci alabildik. Bu cezaların üniversiteye maliyeti 100 Milyon liradır.

Bu usulsüzlük ve yolsuzlukları yapanlar artık Kurum’da yok lakin geride bıraktıkları enkazı temizlemek çok sancılı ve yıllar alacak. Bütün bunların baş müsebbibi malum eski genel başkan, bugünlerde pervasız ve arsızca ortalıkta dolaşıp, tekrar genel başkan olup yarım bıraktıklarımı tamamlayayım diyor. Aman Ya Rabbi!

Aslında YÖK’ün verdiği öğrenci almama cezası adil değildi ve  zaten hırpalanmış olan üniversitemiz için durumu daha da zorlaştırdı.
Gelecekteki ihtiyaçlarını karşılaması için THK’nın Macunköy’deki çok kıymetli bir arsasını Üniversitemize bağışlamışız.
En büyük kavgayı bankalarla verdik.  Görevi devraldığımızda bir kısmı TL ve  Euro olmak üzere dolar cinsiden toplam kredi borcumuz 195 milyon usd idi. Vade ve faiz şartları inanılmaz kötüydü. En yüksek faiz hadleri uygulanıyordu. Kredileri kapatmamız için tehdit ediliyorduk. Hepsiyle büyük mücadeleler neticesinde piyasanın en düşük faizlerinde anlaştık ve borcu yeniden yapılandırdık. Milyonlarca dolarlık haksız faizi sildirdik.   Elimizde kıymet ifade eden mülklerin tümü borca karşılık ipotek edilmişti. Kredi kullanımlarında akla ve ahlaka aykırı hususlar vardı.

Mesela bir bankayla yapılan anlaşmada bankaya, THK’nın kredi kullanım şartlarını araştırmak için 750 bin dolar para ödenmişti.  Mevcut kredileri döndürmek için gereken aylık faiz 10 milyon liraları buluyordu. İşlerimizden ve toplanan bağışlardan öyle bir parayı artırmanın imkânı yoktu.

Geldiğimizde önümüzde bulduğumuz istisnasız hiçbir ihale kar etmiyordu. Kokuşmuş bir soygun düzeninin çarkları işliyordu. Bütün planlama art niyetliydi. Normal şartlarda düşük fiyatlara kiralama yoluyla yapabileceğimiz ambülans helikopter işi için çoğu sıfır helikopterler alınmış, bu satın almadan başkanın oğluna komisyonlar aktarılmış ve bankalara sırf bu işlemden ötürü her ay 5 milyon lira faiz öder duruma düşmüştük.

Vahameti izah için  münferit örnekler vermek isterim. Malum eski başkan, TUA şirketimizle takipçisi olmayan bir havacılık sitesi arasında reklam anlaşması yapmış. Anlaşmanın bedeli bugünün parasıyla 2 milyon lira. Üstelik para İngiltere’ye transfer edilecekti. Derhal iptal ettim. Takipçisi olmayan bu tetikçi site aleyhimde tezviratlar yapıyormuş. Gülüp geçiyorum tabii.

Çok büyük miktarlarda temin ettiğimiz yedek parça, motor bakım ve akaryakıt tedarik zincirlerine doğrudan müdahil olarak %20-30 arasında ilave indirimler aldık. Bu indirimlerin parasal karşılığı çok büyük meblağlardır. İçimiz acıyarak şahit olduk ki, Milletin kurumu THK sahipsiz bırakılmış. İtina gösterilmemiş.

Liyakatsiz ve ehliyetsiz kişilere bırakılmış. Biz gücümüzün son damlasına kadar sırtlandık, omuz verdik, ne pahasına olursa olsun bayrağı yere düşürmedik. Kuruma bu anlayışı hâkim kıldık.

Bu rüşvetçi anlayışı ortadan kaldırmak için verdiğimiz gayret inşallah sonuç  verecek. Sonrasında sırtımız yere gelmez. 

Bunca şeyi yaşarken bazen durup düşünme fırsatı da buldum. O zamanlarda THK için kendi kendime bir yerlerde görüp hatırladığım şu cümleyi telkin ettim: ‘Bu hayırlı ve ebedi eser; senin, ecdadının ve evladınındır. Ona yardım elini uzat, onu koru ve yaşat!’ Bir ibadet gibi bu telkin bütün zorluklarla mücadele etmemi mümkün kıldı. 

©AirportHaber

Kürşat Atılgan başkanlığa aday mı?

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000