ERCAN'IN ÖBÜR YÜZÜ

İşte Erçin Şahraman'ın kaleme aldığı o yazı:

Ercan ihalesiyle ilgili en çok yazı yazanlardanım.
Bu anlamda eleştirilerim ihaleyi kazanan şirketten çok bu ihaleye gerek duyan ve bile bile imzalayan hükümete.
Bir ihale açılmıştır ve doğal olarak başvurular olmuştur.
Ercan da hatanın önemli bölümü özelleştirme kararını verenlere ait.
Bu özelleştirmeye en başından karşı çıktık.
Nedeni çok basit.
Bu ülkede denetim yapacak, siyasi irade yok.
Bu ülkenin tek havaalanıdır söz konusu yer.
Yani rekabet ve dolayısıyla daha ucuz daha kaliteli bir hizmet yarışının olması mümkün değildir.
Hizmet ve fiyatta ne verilirse alınacak olan ancak odur.
Kaldı ki bu kurum zarar da olan bir kurum da değil.
Bu özelleştirmeyi düşünenlere bir kez daha sormak lazım;
“Kendi şirketiniz olsa bu şeklide satar mıydınız?”.
Bu ülkenin tek havayolu Ercan’dır.
Yani rekabet ortamı da yok.
Üstüne siz 25 yıl başka havaalanı açmamayı da garanti ediyorsunuz.
Bu noktada aranan neydi?
Bu alanda tecrübeli bir firma mı?
Yoksa en iyi fiyatı veren fakat hava taşımacılığında tecrübesi olmayan her hangi bir şirket mi?
Kimse, kimseye karakaşına kara gözüne bir ton parayı vermez.
Her şeyin bir maliyeti ve herkesin bu maliyeti karşılayacağı bir hesabı vardır.
Bu noktada amaç kar elde etmek ise elbette bu karın elde edileceği koşullarda yaratılacaktır.
Ve en basit yol fiyatlara yapılacak zamlardır.
Ve Ercan bugün yapılan zamlarla konuşuluyor.
Yani bir yerde korkulan oldu.
Ercan’ın yeni işletmecisi Taşyapı şirketinin sahibi Emrullah Turanlı Çarşamba günü bir basın toplantısı düzenledi.
Özelleştirmeyi yapanlar sessizken, savunma ihaleyi kazanan şirkete kaldı.
Sayın Turanlı “hizmet veriyoruz bunun karşılığı elbette olacak” diyor.
Doğrudur.
Ama bir alınması gerekirken neden beş alınıyor.
Esas mesele bu.
Konu ilk gündeme geldiğinde çeşitli ortamlarda nabız yoklamıştım.
Her kesimden insanla Ercan’ın özelleştirmesindeki sorulara farklı görüşlerle cevaplar aramıştım.
Mesela;
Yine ekonomist Sayın Ünal Akifler Ercan’ın özelleştirmesini şöyle değerlendirmişti;
““Özelleştirme bizim ülkemizde gitmez. İstikrarda var mı, ben anlamadım. Özelleştirme tekelleşme yapılması için yapılmaz. Biz Mağusa limanındaki hammalları denetleyemiyoruz en basiti. Geldiler Bakana hakaret ettiler. Seni biz kazandırdık dediler. Ben şahit oldum. Şimdi de Ercan Havalimanını verdiler. Kontrol edebilecekler mi? Edemeyecekler. Ercan suyun başıdır ve verdiler. Bunu alanlar kimdir? Daha önce bu konuda tecrübeleri var mı? Alanlar paralı olabilir. Ama yanlarında hiçbir kaydını bulamadığım bir ortakları var. Oda yama mı? Kim soktu oraya. Ben anlarım çünkü ihalelerde yapılacak hileler üzerine eğitildim. Anlarım ve üzülürüm. Bunlarda kılıf var. Bunları Sayıştay araştıracak. Devletin memurları iyi yönünü, kötü yönünü ortaya koyup açıklayacak. Herkes görsün".
KTAMS Genel Başkanı ve aynı zamanda Ercan personeli olan Sayın Ahmet Kaptan ise şu görüşleri paylaşıyor;
“Özelleştirmeden önce sadece yolcular üzerinden devlet kasasına gelen miktar 56 milyon TL’dir. Giderleri her şeyiyle hesapladığınızda 22 Milyon idi. Yani sadece yolcular üzerinden gelen miktardan giderler çıktığında 34 Milyon TL karda olan bir yer. Siz yeni sisteminizi kurmuşsunuz. İddiayla söyleyebilirim ki şuan da Ortadoğu’nun en gelişmiş radar sistemi Ercan da kullanılan radar sistemidir. Benzeri hiçbir yerde yoktur. Bir ocak tarihinde meydan devredildi. Peki, ne oldu ondan sonra? Yolcu başına 15 Euro alınmaya başlandı ilgili şirket tarafından. Ortada hiçbir yatırım da yoktur.
Ercan’a her gün ortalama 60-65 uçak ki yaz aylarında 80-85 uçak inip kalkar. Özel günlerde bu sayı daha da artar. Her uçak tekerlek kestiğinde yani kalkış yaptığında şirkete minimum 2000 Euro para öder. Bir günde bu miktar milyonlarca lira eder. Hiç olmayan vergiler gelmeye başladı şuan meydana. Mesela, pist ışıkları yakıldı ilgili uçuş şirketinin hanesine 35 Euro ekstradan yazılır. Yine daha önce olmayan bir şey daha, uçak yakıt almak için alana geldi. Alınan her fona şirkete yakıt parası dışında 4 Euro ödemekle mükelleftir. Her uçak ortalama 10 ton yakıt alır. 40 Euro da bunun için öder. Bunların hepsi ekstra vergilerdir. Peki, bu parayı kim ödeyecek? Bizler, bu fiyatlar biletlere eklenecek. Bunların hepsi somut göstergelerdir. Park yerinde park edilen araçlar için 5 TL ödenirdi, bu imzadan hemen sonra 6 TL oldu şimdi ise 8 TL. Havaalanların da 20 dakika park ücretsizdi bu şimdi 15 dakikaya düştü.
Uçakların konaklama sonrasında devlete ödedikleri miktar 3 dolardı. Özelleştirme sonrasında bu miktar 4 Euro oldu. Artış %120. Taksicilerden 3000 TL istediler bu sadece bu yıl içindir. Ve KIBHAS diye bir şirket var biliyorsunuz. Türkiye’den başka şirket getiriyorlar bu işi için. Temizlikte 74 kişi çalışıyordu. Üç vardiya olarak. 1 Ocak tarihinde 34 kişi işten çıkardılar. Çünkü sözleşmede ilgili madde yoktu. Her gün on altı bin beş yüz kişi geçiş yapıyor bu alandan nasıl tam temizlik yapılacak burada her an bulaşıcı hastalık olabilir. 150 kişi güvenlik için işe alınacaktı. Sözleşmede var. Fakat devletin ek mesaisine kadar ödediği polisler sağlıyor burada güvenliği. Biz bunları dile getirdik. Sözleşme elimizde. Herkes topu birbirine atıyor”.
Belli ki bu konu daha çok konuşulacak.
Hükümet yetkililerinin de artık açıklama yapması kaçınılmaz.
Her şey bir yana benim anladığım tek şey;
Bedeli yine halk olarak bizler ödeyeceğiz.