Star gazetesi yazarlarından Selim Atalay, arap saçına dönen A400M projesini köşesine taşıdı. İşte Atalay'ın o yazısı...
Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin ‘git-gel Ankara 6 saat’ ziyareti aslında Türkiye’nin AB’ye fazla uzak olmadığını, gerekirse günübirlik de gelinip gidilebileceğini gösterdi. Bu anlamda turistik reklam açısından faydası da olmuştur. Maksat gönüller bir olsun. Asıl, ziyaretten sonra Fransız gazetesindeki haber dikkat çekici. Hani Airbus’ın bir dev askeri nakliye uçağı projesi vardı: A400M. Yıllardır yapımı ve maliyeti uzayan uçak. Fransız Le Tribune gazetesi -İngiltere ve Türkiye A400M’yi yere çakıyorlar- diye başlığı atmış...
Gazeteye konuşan adı belirsiz ancak önemli kaynak demiş ki, projenin tamamlanması ve üretime geçilmesi için projeye katılan ülkelerden ek 1.5 milyar Euro istemiştik. İngiltere -Param yok, veremem- diyor... Türkiye de sıkı pazarlık yapıyor- ... Yani sanki bu iki ülkeden umut yok- gibi. Ama bu durum projeyi engellemeyecekmiş.
Türkiye’nin pazarlık yapması gayet normal. Bütçeler aşılmış, hedefler aşınmış... Türkiye sabırla ve projenin getirisini düşünerek pozisyon alıyor.
Türkiye için projede çekici nokta, imalata katılmak. Eğer bu uçak ihraç edilecekse, katılımcı ülkelerin gelirden pay alması beklenir. Üstelik projede zaten kurucu üye sayısı kısıtlı. Almanya-Fransa zaten var, İngiltere ile Türkiye mazeret beyan ediyor. Geriye kalıyor İspanya, Lüksemburg, Belçika. Bu arada eğer İngiltere’nin parası yoksa, İspanya’nın hiç parasının olmaması gerekir. Euro Bölgesi’nin durumu malum.
Ve de en önemlisi, bu uçak yapılıp uçmaya başladığında ne işe yarayacak?
Askeri nakliye-deyince, Avrupa içi seyahatlarde M400’ün kullanışlı olduğunu sanmıyoruz. AB Meriç kıyısında bitiyorsa, bu uçak o dar bölge için zaten fazla gelir. İhracat malıysa, astarı yüzünden pahalı. Şimdilik Suudi Arabistan ve BAE ayıp olmasın diye birkaç tane ısmarlamış...
Yok bu uçakla Almanya-Fransa deniz aşırı maceralara çıkmayı umuyorsa, bol şans... Önceki gün bir Bingazili’nin -Libya’ya yabancı asker gelsin mi- konusunda Guardian gazetesine sözlerini hatırlayalım: “Kimin geleceği konusunda aramızda yoğun tartışma var. Türkler konuşuluyor. Türk askerini hepimiz kabul ederiz. Türkiye Müslüman, bizlerle iyi ilişkisi var...”
Umulan, Libya’ya kimsenin gitmesine gerek kalmadan sorunun çözülmesi. Ancak burada esas nokta, isyan edenin de, isyan edilenin de kendiliğinden aynı ülkeye güvenmesi... Mahallede akla gelen ilk isim olmak, işte böyle birşey.
Libya’da kimsenin -Aman Türkiye gelecekse mutlaka M400A uçağıyla gelsin- diye bir derdi yok. Bingazili için Türkiye’nin AB ile kaç fasıl açtığı da önemsiz. Hatta AB sınırlarının Meriç’te bitmesi de önemsiz... Bingazili sınırı zaten çizmiş:
AB sınırı Meriç’te bitiyorsa, etkisi ve yetkisi de Malta’nın kumsalında biter.
Yorumlar Tüm Yorumlar (6)