Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım, Florya'daki sosyal tesislerde gazetecilerle bir araya geldi. İftar sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, 3. havalimanı inşaatının durdurulduğu yönündeki haberlerin maksatlı olduğunu belirterek, mahkeme kararının detaylarını paylaştı.
Atatürk Havalimanı'nda geçtiğimiz günlerde meydana gelen arıza nedeniyle yaşanan gecikmelerin de detaylarını paylaşan DHMİ Genel Müdürü Yıldırım, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
DHMİ Genel Müdürü S. Hüseyin Yıldırım'ın açıklamaları şöyle;
"ORDU-GİRESUN'DA SIKINTI YOK"
Biliyorsunuz seçim öncesi iki havalimanını açtık, sefere verdik. Birisi Ordu-Giresun Havalimanı, diğeri de Hakkari Yüksekova’daki Selahaddin Eyyubi Havalimanı. İkisi de maşallah iyi gidiyor. Yolcu sayıları üst seviyede. Çok rağbet gördü. Ordu-Giresun’un bir medyatik tarafı vardı. Deniz üzerine inşa edildiği için özel bir ilgi çekti. İkisinde de doluluklar üst seviyede. THY’nin rakamlarına özellikle Yüksekova’da yer bulunmuyor. Ordu-Giresun’da da doluluklar gayet iyi. Tabi bu bizi sevindiren bir durum. İnşallah yeni, yapılması planlanan havalimanlarında da benzer rakamları yakalarız.
Ordu-Giresun Havalimanı ile ilgili basında birçok haber çıkıyor. Bazen garip de haberler çıkıyor. Onla ilgili açıklık getirmek isterim. Ordu-Giresun Havalimanı’nda bir eksikliğimiz yok. Şu yapılmadı, bu edilmedi gibi şeyler doğru değil. Atatürk Havalimanı gibi her türlü donanımı yerinde olan limanlarda bile meteorolojik nedenlerden dolayı divertler, pas geçmeler her zaman görülen hadiselerdendir. Bir iki hafta evvel bir fırtına bulutu çöktü havalimanının üzerine ve 6-7 uçak divert etmek zorunda kaldı, Atatürk Havalimanı gibi bir yerde bile. Ordu-Giresun Havalimanı da hem deniz üzerine inşa edildiği hem de bölgeden görüş mesafesi belirli bir seviyenin altına düştüğü zaman ne olursa olsun uçakların inmesi söz konusu değil. Pilotun belli bir mesafeden ve belli bir yükseklikten pisti görmesi gerekir.
ILS cihazımızı biz kurmuştuk fakat testlerini yapamamıştık. O testler de tamamlandı. Başarıyla geçildi. ILS sistemimiz şu anda faal olarak devrededir. Orada bir sıkıntımız yok. Ayrıca NDB cihazımız da devrededir, faaldir. Sadece VOR cihazında sinyal kalitesi tutmadığı için onu yerleştirmedik. VOR, ve NDB dediğimiz cihazlar daha çok yön bulma kısmında kullanılır. Yaklaşma, iniş noktasında ILS esastır. Ama olmasa da iniş olur. Şöyle bir yanlış algı var; ILS olmazsa meydana inilmez. Öyle bir şey yok. Çeşitli usulleri var. Bunların hepsi pilotlara bildiriliyor, haritaları veriliyor. Ona uygun bir operasyon yapılıyor. Dünyanın her yerinde böyledir. Bunları kendimiz icat etmiyoruz.
Dolayısıyla şu kurulmadı, bu kurulmadı, şurası eksik kaldı, teknik eksiklik vardı onun için uçaklar inmiyor, havalimanı tamamlanmadı gibi şeyler tamamen hayal ürünüdür. Böyle bir şey yoktur. Zaten öyle olsaydı SHGM de oraya ruhsat vermezdi.
Yüksekova’da da sistemlerimiz yeterli olarak mevcut ama daha geliştirmeye çalışıyoruz. Arazinin çok dağlık olmasından dolayı, yüksek olmasından dolayı sorunlar oluyor, ama bunları aşmanın yollarını arkadaşlarımız arıyorlar. Ancak inişlerde, kalkışlarda bir sıkıntı yaşanmıyor. Bizi özellikle sevindiren bir hadise ise Yüksekova ile ilgili, İran tarafından da, Kuzey Irak tarafından da ciddi bir yolcu çekiyor havalimanı. Hem bölge için, hem de havalimanı için güzel gelişmeler bunlar. Sene sonuna kadar aşağı yukarı 140 bin yolcunun geçeceğini tahmin ediyoruz. Bu ciddi bir rakam. Ordu-Giresun Havalimanı için yılsonunda 160 bin civarı yolcu bekliyoruz.
3. HAVALİMANI'NDA SON DURUM
Medya, yorumunu, haberini yapmakta elbette hürdür. Olumlu ya da olumsuz yorum yapabilir. Baktığı açıya göre değişebilir. Bunlar en doğal hakkıdır. Ancak kasıtlı olarak, altını çiziyorum; kasıtlı olarak, olmayan bir şeyi olmuş gibi haber yapmak, gerçekten beni çok üzen, şaşırtan bir durum.
Haberi okuyan kişinin algısı; 3. Havalimanı durduruldu. Algı böyle olduğu için, ben de gittiğim her yerde bu soruyla muhatap oluyorum. Hatta Almanya’dan dahi bir televizyon kanalı bununla ilgili kurumumuzu aradı. Biraz da müstehzi bir tarzda sordu sorusunu.
Durdurulan bir şey yok. Haberi incelediğimiz zaman, bir Danıştay kararı var ama, o kararın tarihi Ekim 2014.
Olayı kısaca özetleyeyim; Acele kamulaştırma kararı vardı bir bölge için. Yeni havalimanındaki doğu-batı istikametinde uzanacak olan pistin yapılacağı yerde, bir köye yakın bir arazide acele kamulaştırma kararı alınmıştı. Buna bir itiraz olmuş. İtiraz şu; Niye acele kamulaştırma yapılıyor? Acele kamulaştırma ancak özel hallerde yapılır. Burada özel bir durum yok, savaş hali yok, şu yok, bu yok. Dolayısıyla acele kamulaştırmaya gerek yok. Bu itiraz da mahkemeden sonra Danıştay’a gitmiş. Danıştay da bunu usulden reddetmiş. Çünkü kamulaştırma başlamamış. Evet, karar alınmış ancak yapılmamış. Danıştay 6. Dairesi de; siz itiraz ediyorsunuz ama, itiraz edilen eylem ortada yok henüz. Dolayısıyla usulden reddetmiş bunu. Bunun üzerine davacılar, Danıştay Daireleri Kurulu’na müracaat edip, bu karara itiraz etmiş. Yani Danıştay’ın usulden reddettiği karara itiraz etmişler. Bu kurul da, siz bunu reddedemezsiniz, esastan görüşüp karar vermeniz gerekir diyerek bu kararı bozmuş ve iade etmiş.
Yani, Ekim 2014’te, Danıştay Daireleri Kurulu’nun, Danıştay 6. Dairesi’nin usulden reddettiği kararını, 3. Havalimanı durduruldu diye haber yaptılar. Bu hakikaten akıllara ziyan bir konudur. Daha sonra 6. Daire bunu esastan görüşmüş ve tekrar reddine karar vermiş. Bunun tarihi de Mayıs 2015’tir. Üstelik bu kararın temyiz yolu da kapalı. Son karar. Dolayısıyla 3. Havalimanının aleyhine değil, tam tersi lehine olan bir durumdur. Ama bu karar hiç yokmuş gibi, hiç bu süreç devam etmemiş gibi, bundan 6-7 ay önceki karara istinaden bir haber yapılıyor. Maalesef daha sonra bütün medyada yayılarak 3. Havalimanı durduruldu gibi bir netice ortaya çıkıyor. Bu üzücü bir şey. Bunun ne olduğu, neden yapıldığı ortada. Üzücüdür. Çünkü bu ülkemizin bir projesidir. Ülkemize, milletimize katkı sağlayacak bir projedir. Bu projeyi istemeyenler çok var.
Çünkü ben yurtdışına gittiğimde bu sorularla çok muhatap oluyorum. Geçen hafta Prag’daydım. Airport Council International (ACI) toplantısındaydım. Orada da en çok sorulan soru buydu. Kendi hazırladıkları sunumlarda da 3. Havalimanı konusunu gündeme getirip, ‘İstanbul’da yapılacağı iddia edilen, yapılması planlanan yeni havalimanı bittiği takdirde, Avrupa ve dünya sivil havacılığının dengeleri değişecektir diye rapor veriyorlar. Birçok sunum yapıldı, hepsinde de bu yer aldı. Bu kadar önemli bir hadisedir. Ve bir kısmı inanmak istemiyor. ‘Yapamazlar’ diyorlar. Takip edenler de rahatsız oluyorlar. Çok küçük bir kısım da memnun oluyor olabilir, onu bilemem.
Dolayısıyla böyle bir şeyi baltalamaya çalışmak, doğru bir iş değildir. Temennim, inşallah böyle kasıtlı haberler olmaz.
Krediler konusundaki haberler de maksatlıdır. 3. Havalimanı gecikmeyecek. Kredi işi tabii ki kolay bir iş değil. Ayrıca bizi bağlamıyor kredi durumu. DHMİ bir taraf değil burada. Kredi işi yüklenici ile bankalar arasındaki bir olay. Kredi sözleşmesinde bir taraf değiliz biz. Tabi yine de takip ediyoruz. Sberbank tarafından verilen 500 milyonluk kredi bizi mutlu etti. Üstelik Rus bankası. Yani bir dış kaynak söz konusu.
Sadece devlet bankaları projeye kredi verecek diye haberler de var. Devlet bankaları elbette kredi vermeli. Hem büyük bankalardır, hem de bu memleketin bankalarıdır. Dolayısıyla böyle bir projeye kredi vermeyecek de neye verecek? Bu gayet normal. Yani sadece onlar bununla ilgileniyormuş gibi hava yaratmak doğru değil. Ama dediğim gibi zor bir süreçtir. Kolay bir iş değil bu kadar büyük bir krediyi bu şartlarda; aşağısı savaş, yukarısı savaş. Böyle bir ortamda krediyi kotarmak başarıdır ve yapılacaktır. Şu anda hiçbir sıkıntı görmüyorum. Bunu net olarak söyleyeyim. Adım adım takip ediyorum. Tabii ki biraz zaman alıyor. Zaman alınca da herkesin aklına başka şeyler geliyor ama bu işler zaman alan işler.
3. Havalimanı’nın gecikmesiyle ilgili bir durum söz konusu olmayacak. İki hafta evvel bir teftiş yaptık. Orada da gördüğümüz harıl harıl çalışılıyor ve takvime de uygun ilerliyor iş. Tabi çok büyük bir proje olduğu için şunu söylemek lazım; küçük projelerde dahi beklenmeyen durumlar zuhur ettiğinde ufak çaplı sorunlar olabilir, böyle büyük bir projede de haliyle böyle şeyler olabilir. Olmaması için de her türlü tedbir alınıyor. Yani buradaki oynama bir iki ayı geçecek bir oynama olmayacak. Öngörümüz o şekildedir.
2018’in başında, ilk çeyreğinde operasyonlara başlamayı düşünüyoruz. Tabii bu ilk etap olacak. İki pist ve bir terminal olarak başlayacak. Daha sonra inşaat durmayacak. Üçüncü pist, dördüncü pist ve diğer ek binalar yapılarak bütün etaplar bittiğinde 150 milyonluk kapasiteye ulaşmış olacağız. İnsanlar gıpta ediyor bunu yapıyor olmamıza. Bundan daha küçük havalimanlarına başlayıp bitiremeyen, bitirip çalıştıramayan ülkeler var. Dolayısıyla bu şartlarda böyle bir proje yapıyor olmamız çok büyük bir başarı olacaktır. Katkısını da bittiği zaman hep birlikte göreceğiz.
3. Havalimanı maden bölgesi olduğu için bazı sıkıntılar vardı. Bu sıkıntıların ölçeği tam olarak bilenemiyor. Bunu bilmek için, çok sık aralıklarla hassas sondajlar yapmak gerekiyor. Bu da zaman alan bir iş. Tabi bunlar ilk teslim döneminde yapıldı. 1000-1200 kamyon ile bu işi halledeceğimizi düşünürken zaman baskısı ve işin m3 hacminin biraz daha büyümesi karşısında 2000 kamyona çıkma kararı aldı şirket. 2000 kamyona ulaşıldığında işler bir rutine oturacak. Hızlı bir şekilde zemin iyileştirmesini tamamlayarak binalara ve pistlere geçilebilecek.
Zaten şu anda terminalin yerleştiği yerde ciddi bir sıkıntı yok. Orası belli bir ölçüde ıslah edildi. Terminal inşaatına da başladılar. Çok gelişmiş metodlarla drenaj uygulanıyor. İleride su problemlerine ve sudan dolayı oluşacak çökme problemlerine yer vermeyecek şekilde tedbirler alınıyor. Terminal yapmak, pist yapmak problem değil. Zaman alan zemin ıslahıdır.
Şu anda bize gelen bilgilere göre herhangi bir havayolu şirketine ait terminal olmayacak. 2. Terminal yapılana kadar tüm yerli ve yabancı havayolu şirketleri tek bir terminal kullanacak. Airbus ve diğer şirketlere gelince bunların talepleri elbette değerlendirilir. Yerimiz müsait. Burada da komik bir durum var, bazen deniliyor ki bu kadar büyük bir araziye ne gerek var. Bu kötü bir şey mi? Şu an bizim şikayet ettiğimiz konu AHL örneğinde olduğu gibi. Yerimiz yok genişleyemiyoruz, ilave bir şey yapamıyoruz. Böyle olması mı daha iyi?
Orası zaten hiç bir şey yapılamayacak bir araziydi. Kimse oranın ıslahı ile uğraşmazdı. Ancak böyle büyük bir proje ile orası ıslah edilebilirdi. Bu da ülke için bir şanstır. Bu araziye büyük diye bir eleştiri getirmek doğru değil. Varsın büyük olsun, çevresini yeşillendiririz. Fuarlar, dünya çapında air showlar gibi çok çeşitli şeyler yapılabilir. İstanbul’da buradan daha uygun bir yer yoktu.
Bazen okuyorum; orada çok güzel göller varmış, o göller kurutuluyormuş, orada ki yaban hayat yok ediliyormuş. Orada göl möl yok arkadaşlar. Çukurların içerisine dolmuş su birikintileri var. Araziyi helikopter ile gezdim ufak tefek göle benzer yerler var elbette. Ama onlar su birikintisi. Eskiden açılan madenlerin çukurlarına dolan sular. Sonuç olarak şu anda ön görülen bir sıkıntı yok. 3. Havalimanı tüm hızı ile devam ediyor. İnşallah zamanın da orayı açıp uçuşlara vereceğiz. Herkes de bundan payına düşen mutluluğu mutsuzluğu alacak.
"AHL TRAFİĞİNİ ETKİLEYEN ARIZANIN NEDENİ SERVİS SAĞLAYICI"
SMART’ta gölge modunun beklenenden uzun sürdüğü bir gerçek. Bu kadar süreceğini ön görmemiştik. Beklentimiz bir ay gibi bir süre de geçiş yapmak üzereydi. Ancak ön görülemeyen bir iki teknik problem yaşadık bu da gayet normaldir. Çünkü bu durumlar sistemin ful kapasite kullanılmaya başlamasından sonra görülebilecek olaylar. Gölge moduna geçmeseydik böyle bir sıkıntı olup olmayacağını bilemezdik. Çünkü kağıt üzerinde ki gibi olmuyor işler. Dolayısı ile gölge moduna geçme kararımız aslında iyi oldu.
Çıkan problemlerin bir kısmı yazılım ile ilgiliydi onlar çok kısa sürede çözüldü. Fakat medyaya yansıyan, radar çöktü gibi durumlar ise tamamen bizim dışımızda gerçekleşti. Bize servis sağlayan firmanın sisteminin çökmesi sonucu olmuş bir hadisedir. O esnada Türkiye’de birçok servis durdu ama bunlar hissedilmedi. Bu arada şunun altını çizmek istiyorum, herhangi bir risk oluşmuyor. Çünkü böyle bir durumda kontrolör arkadaşlarımız hemen regülasyona geçer. Yani trafiğin arasını biraz açarlar. Ara açıldığı zaman uçaklar normalden fazla beklemeye başlar. On dakika ise yirmi dakika bekler. Yerde kalkış için 5 dakika bekliyor ise 15 dakika bekler. Bu o yüzden hissedilir. Radarlar devreden çıktı gibi bir durum yok. Bize verilen telekomünikasyon hizmetin de kesinti olduğu için böyle bir olay yaşandı.
Aslında iyi de oldu. Böyle bir şeyin olabileceğini beklemiyorduk. Ama olduğunu gördük. Dolayısı ile bunun tedbirlerini aldık. Zaten bu mod onun için var. Teknik hiçbir konu arızasız olmaz. Her zaman arıza olabilir mühim olan risk yaratmayacak şekilde arızaların tedbirini almak. Bizim yaptığımız da bu.
İstanbul hava sahasını kontrol eden trafik kontrolörü sayımız 240. Bu sayı gayet yeterli. Hatta asgari sayının biraz da üzerinde. Tabi bu hassas bir iş, insanların konsantrasyonunun yoğun olarak kullanıldığı bir iş. Zaten o yüzden iki saat çalışıyorlar sonra ara veriyorlar, dinleniyorlar. Tabi biz kontrolörlerimiz daha rahat ortamda çalışsın isteriz. Bunun için de elimizden geleni yapıyoruz. Şu anda 100 kişi daha alıyoruz eğitmek için. Tabi bu teknisyen gibi, pilot gibi sertifiye bir iş olduğu için herhangi birisini alıp oraya oturtamıyorsunuz. Uygun vasıflar da bir kişinin bunu öğrenmesi ve kullanılabilir bir hale gelmesi en az iki senedir. Dolayısı ile biz maksimum seviyede eğitim verebileceğimiz sayıda eleman alıp yetiştiriyoruz. Daha iyi şartlarda çalışabilmeleri için kontrolör sayımızı arttırmaya çalışıyoruz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)