Ne Messi’li, Kobe’li reklam filmleri; Ne “Türkiye’nin yükselen yıldızının başarı” hikayesi; Ne de “Duydun mu şekerim Türk Hava Yolları artık dünyaya meydan okuyor” tevatürleri beni bu fikrimden vazgeçirebilir. Buraya kalın harflerle yazıyorum ve bundan böyle Türk Hava Yolları ile uçmuyorum!
Çünkü THY dünyaya değil kendi müşterilerine yani size, bize meydan okuyor. “Şeytan ayrıntılarda gizlidir” derler ya... İki gün önce başıma gelen birkaç ayrıntı; bu cilalı imajın üzerindeki pırıltıları söküp altından çıkan gerçek yüzü fark etmeme neden
oldu.
Londra Heathrow Havaalanı’ndan İstanbul’a uçacağım. THY kontuarındaki check-in kuyruğa girdim. 20 dakika bekledikten sonra sıra bize geldi; İngiliz kadın görevli “Ben sizin check-in’inizi yapamam, gidip önce self check’in makinesinden biniş kartınızı alın.
O kart olmadan da bavullarınızı almam” demez mi... Bu konuda ne bileti alırken THY’den yeni sistemi anlatan bir mesaj gelmişti ne de havaalanında bir görevli bizi uyarmıştı.
“O zaman beni 20 dakikadır neden bekletiyorsunuz” dediğimde ise aldığım cevap çok ilginçti: “Siz beklerken sezon indiriminde yaptığım alışverişi anlatmıyordum, çalışıyordum.”
Erkin Baba misali Fesüpanallah çekmekten bıkmıştım artık. “İngilizce konuşmak zorunda değilim burası THY ise bana Türkçe bilen bir görevli çağırın” diye diklenince, hanımefendi küstah bir tavırla “Gidin kendiniz bulun” dedi.
Allah, THY ile yurtdışına uçup yabancı dil bilmeyenlerin yardımcısı olsun. Anlayacağınız, böylesi durumlarda ne Kobe’nin ne de Messi’nin faydası oluyor. O sırada konuyla ilgili attığım tweet’e THY Basın Müşaviri Ali Genç anında “Detay alabilir miyim?” diye geri döndü. Burada kendisine teşekkür etmezsem gerçekten ayıp olur ama çözümlenen hiçbir şey olmadı.
İngilizlerden oluşan kontuar personelinin yüzü beş karış... Üstelik Türk pasaportu gördükleri zaman kaşlar daha da çatılıp, davranışlar iyice kabalaşıyor. Be kadın, sonuçta sen maaşını benim memleketimin şirketinden almıyor musun?
Kendi devletinin müessesesinde, elin İngilizinden fırça yemeye hevesli olanlar varsa onlara söyleyecek sözüm yok. Acaba British Airways ile uçan İngilizler ya da Lufthansa ile uçan Almanlar aynı mualemeyi görüyor mudur diye düşünmeden edemiyor insan...
Oysa benim gibi bir sürü Türk, Avrupa-Amerika hattında en pahalı havayolu şirketlerinden biri olan THY’yi, asık suratlı yabancılarla uğraşmamak ve yabancı dil sıkıntısı yaşamamak için tercih ediyor.
Global olma kompleksini aşıp kendi vatandaşına da saygı duymasını öğrenene kadar, istifa ediyorum THY’den...
İzzet Çapa / Hürriyet
Yorumlar Tüm Yorumlar (71)