Öyle ki bir yazıda ulusal havayolu şirketinin başarılarından duyduğum memnuniyetten söz etmeyi düşünüyordum. Bu son olarak yakınlarda yaptığım Stockholm yolculuğu sırasında aklımdan geçti. Gidiş yolunda yanımda oturan bir İsveçli karı koca ile sohbet ettik. THY ile Singapur'dan gelip İstanbul üzerinden ülkelerine dönüyorlardı. Pek çok konuya değindik. Bu arada Türkiye'yi henüz ziyaret edemediklerini ama THY ile sık uçtuklarını söylediler. Karı koca, THY'nin "harika" bir havayolu şirketi olduğunda hemfikirdiler...
İsveç izlenimlerimi aktarmayı vaat ettiğim yazıda buna da değinmeyi tasarlamışken, ne yazık ki, geçen çarşamba günü Amsterdam'daki acı uçak kazası meydana geldi. Gerek hayatlarını kaybeden ve yaralanan yolculara gerekse THY'nin imajına kaçınılmaz olarak gelecek zarara çok üzüldüm. Gerçekte THY, kendi reklamını hizmetleriyle kendisi yapacak duruma gelmişti; doğrusu, Kevin Costner'li reklam filmlerine de ihtiyacı yoktu. Her bakımdan yazık oldu.
Hürriyet gazetesinin ertesi günkü manşeti duygularımı yansıtıyordu: "Nazar değdi..." (26 Şubat) Nazara inandığımdan değil, dostum Cem Kozlu'nun genel müdürlüğünden bu yana giderek daha başarılı bir grafik çizdiğini düşündüğüm bir Türk şirketinin başına gelenlerden duyduğum üzüntüyü ifade ettiği için. Kazanın sebebi insan kusuru muydu? Son 5 yılda yolcu sayısını 5 kat arttıran hızlı büyümenin getirdiği bir sonuç muydu? Yoksa kazada Boeing 737–800 tipi uçaklardaki yapım hatalarının mı rolü var? Eğer THY gerçekten iyi yönetiliyorsa, bu ve başka sorular en kısa zamanda aydınlığa kavuşturularak kamuoyuna bilgi verilmeli ve yanlışlar varsa derhal düzeltilmeli.
Şahin ALPAY /
ZAMAN
Yorumlar Tüm Yorumlar (28)